"Hazır mıyız? Hadee hadeee?"
Alaca avuçları arasında kavradığı başını ovaladı.
"Gece yarısına geliyor! Ne zaman biter bu saçmalık.""Aslında yeni başlamış sayılır."dedi Tekin kapı önünde oturup sırıtırken.
Renk cümbüşü!
Bildiği tek şey buydu Alaz'ın.
Rengarenk kıyafetler,çiçekli şalvarlar bolca pırıltı ve bas bas müzik.
Migreni canını okuyordu.
Daracık mahalle kalitesiz bir müzikle inlerken çalgıcılar bir yandan koro halinde bağıran çocuklar bir yandan !Kızlar mahalle ortasında göbek atıp naralar atarken düğüne mi spor salonuna mı geldiği belirsiz neon eşofmanlı gençler kaldırıma dizilip çekirdek çitliyor,etil alkol kokulu kaçak içkileri yudumluyordu.
Tüm mahallenin teyzeleri iri göbeklerini ve göğüslerini savura savura boyun kırıp göbecik atarken Alaz başta sevimli ve folklorik gelen bu olaya migren sancısıyla bakıyordu artık.
Dur durak bilmiyordu.
Sabah başlamıştı!
Hala devam ediyordu gece karanlığında."Sevdiğimi aldım!" Şarkıcı tiz bir sesle bağırırken tişörtlerini şalvara sokuşturan tombul kadınlarlar hep bir ağızdan "Ha ha hay!"diye bağırıyordu.
"Ürküyorum artık."dedi Alaz kahkahayla.
Mahalle kaldırımlarında oturup evin önünde şöleni izliyordu.
Bir Roman düğünü epeyce gürültüydü hassas kulaklara.
Alaca ise ağrıyan başıyla kaldırım kenarına pineklemiş öylece duruyordu renk cümbüşüne."Damacanayı getir lan Sülo!"diye kükredi Tekin yakası açık gömleği yellerken.
Ağustos sıcağında gece saati fark etmiyordu pişmek için..."Kör falan kalırız!"dedi Alaca iri mavilerini Tekinsiz'e dikip.
"Yok yok,köpeköldüren içmiş adamsın Alaca bu sarsmaz seni." Tekin etil alkol dolu damacanayı koklayıp bardak ve buz getirmeleri konusunda iki oğlan çocuğuna azar çekerken Alaz yutkundu.
Çekingence damacanaya burnunu uzattı."Ne zaman bitecek bu şamata?"diye fısıldadı Alaz sitemle.
Tekin elindeki tespihi dolarken iki kere şangırdattı ağırca. Esmer yüzüne ise kıvrık bir çarpık gülüş kondurdu. Misket gözleri çapkın bir edayla kızılı baştan aşağı süzerken iç geçirdi.
"Benim kızılım ne zaman isterse o zaman biter."diye fısıldadı.
Elleri karanlık sokakta çarpmış gibi değdi bacakları şortla açık kalan süt rengi dizlere...Alaz titrek bir halde gözlerini yumdu.
"Tekinsiz....""Söyle cano."dedi Tekin pis bir sırıtışla.
"Huzur kaçıran ve eğlence bozan olmak istemiyorum ama hasta var bebek var...Yani bu kadar eğlence fazla değil mi?"
Dediği şeyin absürtlüğü ile kaş çattı zira son ses gürültüde ve insanların tepine tepine toz kaldırdığı sokakta huzurla uyuyordu çocuklar plastik sandalyelerin üzerinde."Ana karnından bağışıklıkları var onların cano,sen ise şimdi bitireyim."dedi Tekin düğünü işaretleyip.
"Yok,şimdilik...Idare edebilirim,bir kez evleniyorlar sonuçta."dedi Alaca mavişlerini yumup duvara yaslanırken.
"Bir mi? Eeey."dedi Tekin elini savurup.
"Allah'ın hakkı üç. Kaçanları saymadım.""Ne?"dedi Alaca sinirle.
"Normal mi bu sence?""Sıkılıp başkasına kaçıyorlar."dedi Tekinsiz omuz silkip.
Alaca sinirle dudaklarını birbirine bastırdı. Yumrukları sertleşirken dolu dolu mavilerini dikti cümbüşe.
"Alırım canını."diye homurdandı sinirle.
"Allah belamı versin ki alırım senin canını."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çalıntı(bxb)
Romance"Bizim gibilerin olayı bu oğlum. Sizin kader yazgınızdan artta kalan bitmiş tükenmiş mürekkeple yazılmış bizim kaderimiz. Biz sizden kalanları paklarız. Biz sizden kalan kırıntıları biliriz ancak. Hayatımız felekten çalıntı !"