Bir Gizli Düş Gibi

4.5K 759 324
                                    


Tekin elindeki tornovidayı masanın üzerine sertçe bırakıp arkasına yaslandı.

Sinirliydi ancak neye ve kime olduğunu bilse dahi kendine kabullendirecek kadar mangal yürekli değildi. Öyle biri olduğunu varsaysa da son günlerde kendisine ait bir zerre bulamıyordu kendi içerisinde.

Zihninin her bir anında geçen gün yaşanılan tensel hazzın doruklarda dolup taşma hissi ve devamının gelmesi durumundaki arzuların bacayı sarmasının karşı konulmaz isteği mevcuttu.

Gözlerini her kapatışında görmesi gereken şeyin kapkaranlık bir boşluk olduğu günleri özlüyordu.
Şimdilerde gözlerini her kapanışında omzunun üzerinden ona bakan deniz rengi mavilerin içindeki bir damlacık kahvelere tutuluyordu.

Konumunu kendine hatırlatma gereksinimi duyarak tekrar anımsadı kendisini,ne olduğunu ve neye ait olabileceğini.

Buydu.
Bu kadardı Tekin.
Daracık bir dükkanda üzerinde gazete kağıtları serili plastik bir masada oturuyordu. Tek ayağı kırık,üç ayağından zar zor destek alarak bebek beşiği gibi tıngır mıngır sallanan...
Dükkanın içindeki yoğun egzoz kokusu,makine yağları ve yanık lastik kokusu. Alaca'nın gül tenine değmemesi gerekecek dek pisti işte.

Onun su berraklığı kadar aziz teninin ışıltısı yanında dünya kadar kirli,yorgun kalan suratını karşılaştırdı defalarca zihninde. Bu kaçıncı kıyastı,kaç defa ölçüp biçip tartmıştı bilmiyordu.
Yüzü gözü kirden ,isten tanınmayacak hale gelen suratı gülümsemeyi unutuyordu. Ellerindeki bereler,çizgiler,tırnağına dolan siyahlar ve karalar... Ruhuna bulanan bir nebze kir gibiydi.

Onun o zarif ellerinin yumuşaklığını hissedince kendisi epey nasırlı geliyordu kendine.

Tekin acıyla yutkunup dört duvarlar arasında çalan şarkıya kulak verip derince bir nefes soludu tekrar sigarasından.
Gitmek istediğinde gitmesine engel olacak kadar bağlanmıştı.

Saçlarındaki alaz alaz yanan renkli ışıltı ile gözlerindeki derya denizlerin bileşimindeki bir noktada Tekin doğruyu yanlışı bir kenara bırakmıştı. Dost ,ahbap veyahut yoldaş gözüyle dahi olsun Alaca ile kalmak istiyordu bir çare.

Ama nereye kadar?
Gerçek dünya zalimdi.
Kirli sokaklarda yanında arşınlayan Alaca,yanına yakışmıyordu. O,kıymetli ve muhafaza edilmesi gereken mücevher taşıyken kaldırımların köksüz çiçeği Tekin yakışmıyordu ona.

Alaca bir gün kendi dünyasına döndüğünde, Tekin eğrelti kalacaktı yanında...

Tabi hala görüşmek isterse.

Tekin acıyla sigarasından bir nefes daha alırken içindeki hop oturup hop kalkan bu heyecanın,tatlı telaşın amacını ve gayesini anlamlandıramıyordu.

Alaca,iki cihanda yanında kalmalıydı.

Usta içeri girip yorgun bakışlarını Tekin 'in yeşillerine sunduğunda kırışık alnı biraz daha kırıştı.
"Tekin,hallettin mi jantları?" diye sordu sigaradan pürüzlenen sesiyle.

"Bitti usta." diye mırıldandı Tekin yorgunca omuz silkerken.

"Akşama yeni araç gelecek,motoruna bakılacak." dedi adam tembelce.
"Bitirmeden çıkma."

Tekin yorgunca kafa sallarken dudaklarını birbirine bastırdı.
"Maaş noldu?" dedi bıkkınca.

Adam elini iki yana savurup dükkandan çıkarken tembelce savurdu kapıyı.
"Toplu veririm. Yapacak bir şey yok,alamadık ödemeleri. "

Tekin sinirle yumruklarını birbirine bastırırken bir küfür savurdu.
Üç aydır tek kuruş alamıyor,köpek gibi çalışıyordu üstelik. Bir lokma ekmek alabilecek metelik yoktu cebinde. Şayet Tekinsiz olmayı bıraksa acına iki büklüm midesi sırtına yapışık ölecekti.

Çalıntı(bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin