Otelden içeri adımlarken heyecandan birbirine dolanan ayaklarını umursamadı Tekinsiz.
Sanki hala on üç yaşında bir oğlan çocuğuydu ve Alaca ile hiç bir teması yoktu.
Yoksa insanın avuç içleri terler miydi onu görebilecek olmanın heyecanıyla. Ya da bir insan nefesini tutar mıydı asansör beklerken?
Zaman onunla var olan bir kavram gibiydi ve bu gece bir kaç tatlı ateşli anı çalmayı umuyordu kendisini apar topar otele çağıran oğlanla. Alaca en iyisine karar verirdi zira Tekin o ne derse uygulama taraftarıydı. Özellikle son yediği haltlardan sonra arkadan iş çevirme suçluluğu ile Alaz "ÖL"dese Tekin en fazla şuna kafayı takardı. "Ne biçimde öleyim sahip?"
Kendini bile bile esaretli bir köle hissettiriyordu aşk. Özgürlükle kölelik dans etse sanki savrulan eteklerinden ve çıkan ayak seslerinden Tekinsiz'in aşkı seçilecekti. Öyle bir delilikle seviyordu bu oğlanı ve kızılca kıyameti de bu durumu o kadar iyi biliyordu ki ne derse ikiletmeden yapılacağının bilincinde ...Savuruyordu emirlerini.
Tekin,katı bir dille istememişti o semte dönmeyi. Alaca için fazla tehlikeliydi. Tekin varken sorun yoktu. Tekinsiz adımlarken kim onun üzerine adımlardı ki? Bela varsa Tekinsiz vardı ve Tekinsiz belanın kaynağıyken üstelik kim onun sözü üzerine söz söyleyebilirdi.
En tehlikeli kendisi değildi. O tehlikenin ta kendisiydi.
Lakin o olmadığı vakitler Alaca evde tekken Tekin hayatının en korku dolu dakikalarını yaşayacağını da biliyordu. Bu nedenle onun asla o semtte rezil rüsva bir evde olmasını istemiyordu. Bu nedenle Alaca mahalleye adımlamak istese de özgür hissetmek için....Tekin ona direnerek asla oraya dönmeyeceklerini dillendirmişti.
"Ama ilk ve en tatlı anılarımız orada.."diye cilve etmişti oğlan telefonda lakin Tekin o cilveli ses tonuna direnirken adeta canı için yalvaran bir esir gibi direnmişti sahibine.
"Olmaz."
Evet çok sert dille konuşmuştu. Olmaz diyebilmişti Alaca denen ayarsız enerjiye.
Ama Alaca'da ailesinin sahip olduğu evde asla istemiyordu Tekin'i. Çünkü babası sözleriyle ve fikirleriyle Tekin'i manipüle ederek eksik ve yetersiz hissettiriyordu. Onu olmadığı birine döndererek kendi kişisel maşası haline getirmek üzerine hayallere daldığını biliyordu. Kendisinin iki kızı vardı ,kızlarını süremezdi. Damatları desen politik ilişkilerle pamuk ipliğinde birer mantık evliliğinin ölü doğumuydu. Onlara asla iş güvenilmezdi zira para çekiyordu parayı. Bu yıkılış haberleri kızlarının da evlilik bitirmesi anlamına geliyordu.
Zira genelde her çocuğu mantık ve stratejik hamlelerle evlilikler yapmıştı. Bir tek isyankar Alaz harici.
O da zaten kişisel maşası olamayacak kadar göz önünde olan bir çocuktu. Fazla popüleribaşarılı ve dikkat çekici bir oğlandı ki...Üstüne bir de fazla nazik ve hoşgörülü bir yapısı vardı.
Babası için Tekin adeta göklerden gelen bir inci tanesi gibiydi. Hem kaybedecek bir şeyi olmayan hem piyasada yüzü tanınmayan,kapalı kapılar ardından büyütebileceği ve içeride bilgi kaynağı olarak kullanabileceği bir taze beden.Üstelik fiziksel olarak üstündü, zekası maharetliydi.
Bu nedenle Alaca biliyordu ki Tekin'i maşa haline getirme planı ilk girişimi olmazdı.
Zaten annesinin dırdırı da bitmek tükenmek bilmiyordu. Kendisi Galler Prensesi Diana gibiydi ve neredeyse herkes onun kişisel asistanıymış gibi emirler yağdırıyordu. Alaca bile annesinden bunalırken Tekin'in ona tahammül edemeyeceğini iyi biliyordu.
Bu yüzden Alaz iyi bir otel odası bulmuştu ikisi için ve yer yurt edinene dek otel odalarında sonsuz sevişme döngüsüne gireceklerini de iyi biliyordu.
Lakin planı bu sabah deli,asi bir fırtına olan Tekinsiz'in şirket basmasıyla son bulmuştu. Babası Orhan'ın odasını tabir yerindeyse basan Tekinsiz...Epey karıştırmıştı ortalığı ki Orhan Bey aceleyle aramıştı oğlunu o sabah.
"Seninki..."diye nefes nefese. "Hisseleri istiyor."
"Vereceksin o istiyorsa."demişti Alaz ama kendisi de aslında tuhaf bulmuştu.Zira Tekin'in bırak şirket yönetmekle bir alakasını binlerce fabrikası olsa bir kez uğramayacağına kalıbını basar,imzasını atardı. Bu çikolata tenli esmerin gayesini anlamlandıramıyordu.
Borç havuzunda yüzen şirketin hisselerini üzerine alsa da kurtaramazdı ki.
Aceleyla arayıp ortalıkta fink atan serseri sevgilisini otele davet ettiğinde yatağa uzanmış sabırsızca parmaklarıyla oynuyordu kızıl.
Tekin odaya uçarcasına dalarken derin bir nefes verip sıyırdı gömleği ve ceketi bir kenara savurdu. "Geldim bebek."dedi heyecandan tizleşen sesiyle.
Ne bilsin... Alaca aceleyle otele çağırınca o da sikiş var umuduyla yolda ayak üstü ceketi soyunmaya başlamıştı. Otel,acil gel,Alaca...Parçalar birleşince tek resime odaklanıyordu aciz yüreği.
"Sevişmeyeceğiz."dedi Alaz sırıtıp mavilerini dikerken. "Önce konuşacağız."
"Sevişip konuşsak?"dedi Tekin yolda hayal kurmaktan kabarak erkekliği işaret edip. "Bir arkadaşa bakıp çıkmamız lazım da hocam."
"Tekin."dedi Alaz gözlerini devirip. "Babamı tehdit mi ettin."
"Azıcık."diye homurdandı Tekin yorgunca yatağa uzanırken. "Seninle kavga edince gözüm döndü ne yapayım."
"Ee?"dedi Alaca esneyip. "Şirketi üzerine aldın diyelim. Borç batağındaki bir yeri nasıl yöneteceksin."
"Valla ben sonuca odaklandım ,sürece değil ya."dedi Tekin burun kıvırıp sinirle dudak ısırırken.
"Ben düşündüm."diye fısıldadı Alaca hain bir gülüşle.
"Ne?"
"Borcu kapatabilmek için bir planım var."diye mırıldandı Alaca yavaşca Tekin'in gömlek düğmelerini aralarken kendisi de sakin kalamayan nefesiyle homurdandı arsızca.
"Ne zaman düşündün?"
"Seni beklerken."dedi Alaz sırıtıp. Yutkunup yeniden derin bir nefes verdi esmer tene bakınıp gözleri ışıldarken.
"Ne yapacağız biz Alaca?"dedi Tekin merakla süt rengi tene odaklanırken.
"Vurgun."diye yanıtladı Alaz sırıtıp.
"Hayır."dedi Tekin sertçe. "O mahalleye geri dönmüyoruz."
"Hadi ama Tekin."dedi Alaz gözlerini devirip. "Biz sevgili ve suç ortağıyız. Büyük düşün. Mekan sahibi ya da cinci hoca olmaya da gerek yok..."
"Ee o zaman nasıl vurgun yapacağız."
"Ben çok zenginim."dedi Alaz kikirdeyip. "Bilirsin etrafım para babası dolu."
"Yani.."dedi Tekin merakla.
"Elimde vergi kaçırmayı seven,işçisine ücret ödemeyen,kocasını aldatan ya da başkalarından çocuk peydahlayan bir çok insan var. "dedi Alaca göz kırpıp. "Bilirsin yüz binlerce lirayı bir elbiseye verir ama bağış günlerinde cimrilik eder. Hatta bağış parasından cebe atar..."
"O zaman.."dedi Tekin kahkaha savurup. "Yine hırsızlık ediyoruz ha?"
"Yok canım."dedi Alaz ellerini kaldırıp Tekin gibi ağır ağır hareketler yaparken burnunu çekti.
"Bizim raconda hırsızlık denmiyor ona. Ben Robin Hood'um."dedi Alaz sırıtıp.
"Zenginden alıp fakire veriyoruz."dedi Tekin göz kırpıp. "Bu doğru. Şerefsizleri dolandırıyoruz."
"Ve sanırım artık fakir pozisyonunda olduğumuz için zenginden kendimize çalıyoruz."diye açıkladı Alaz sırıtıp.
"Ama onların evi bizim mahallenin kraker evlerine benzemez,nasıl geçeceğiz güvenlikleri falan?"dedi Tekinsiz merakla.
"Çerez parası kadar bahşişi sizin çocuklara vererek dikkat dağıtıyoruz. Onlar dikkati üzerlerine çekerken ,biz arkadan sinsice kasaları boşaltıyoruz..."dedi Alaz dudaklarını esmerin göğsüne yaslarken.
"Kasan olayım da.."dedi Tekinsiz acıyla ve arzuyla Alaca'nın ellerini erkekliğinin kangren olmak üzere sertliğine avuçlatırken. "Boşalt beni."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çalıntı(bxb)
Romance"Bizim gibilerin olayı bu oğlum. Sizin kader yazgınızdan artta kalan bitmiş tükenmiş mürekkeple yazılmış bizim kaderimiz. Biz sizden kalanları paklarız. Biz sizden kalan kırıntıları biliriz ancak. Hayatımız felekten çalıntı !"