Tüm dünya toplanıp sana dünyanın en güzel iltifatlarını bağırırsa da aynaya baktığında zihnindeki karartıların sana fısıldadıkları kadarsındır....
İyi okumalar.
Sızlayan teniyle birlikte dişlerini sıktı.
Ağzına aldığı kumaş parçasını dişleri arasında sıkarken sesinin dışarı çıkmaması için iniltisini bastırdı."Yavaş."diye fısıldadı acıyla.
"Bu daha hızlı ol demek mi?"diye mırıldandı kızıl çarpık bir gülüşle.
Belini hafifçe ileri iterken elleri esmer teni kelepçelercesine biraz daha baskı uyguladı göğüs kafesinde.
Sıkıca sardığı vücudun içine kendini iterken burnunu köprücük kemiğine yaslayıp derince soludu limonlu kokuyu."Biri duyacak."diye fısıldadı Tekin gözlerini yumup.
Baygınlık geçirecek gibi hissediyordu. Elleri,ayakları boşa çıkarken başının döndüğünü hissediyordu.
Dudaklarını birbirine bastırıp yutkunurken teninin her karışında gezinen kızılın varlığı başının dönmesi için yeterli bir sebepti.Alaca,ellerini çarşafın altına uzattı.
Önce esmerin karnını avuç içleriyle okşarken eli yavaşça kasıklarından karnına uzanan iriliğe uzandı.
Çarpık bir tebessümle birlikte yeniden Tekin'i avucuna alırken sesli bir öpücük kondurdu omuzlarına.
"Sabah sabah bu kadar güzel olmasaydın."Tekin yarı uykulu halde hala aydınlanmayan havayla birlikte tebessüm etti.
Uykuyla uyanıklık arasında bir yerlerdeyken henüz bilinci bile açık değilken Alaz'ın dudaklarını hissetmişti boynunda.
Uykusundan kalçasındaki baskıyla uyanmıştı.Içindeki baskıyla birlikte dudaklarını ısırıp boğuk bir inilti koyverdi Tekin. Sevdiğinin elleri kalbi gibi yalnızca onun için var olan mahremdeyken gözlerini sıkıca yumup dudaklarından "Alaca.."ismini devirdi.
Ona kendi verdiği ismini veriyordu ziyadesiyle.
Alaz'ın ateş gibi yakan doğum ismini ne kadar seviyorsa da -kendisine ait olan diğer tüm detayları gibi- yine de en çok kendi verdiği isimle seviyordu onu.
Sanki varlığının bir parçası gibi hissettiriyordu böylece.
Sanki kendi varlığının bir yansıması olarak..."Seni seviyorum."diye mırıldandı Alaz yumuşak öpüşlerle Tekin'in koyu renk tutamlarına dudaklarını yaslarken.
Kendini biraz daha içeri bastırırken oldukça yavaş,sakin ve yumuşak hareketlerle okşadı oğlanı."Sana vurgunum."diye sırıttı Tekin içindeki ritmik gelgitle mayhoş bir edayla gözlerini yumarken.
Alaca kendini biraz hızlandırıp yine de çok sert olmayacak şekilde tempo tutarken Tekin'in dudaklarına dudaklarını gömüp kendini onun içine bıraktı.Sabahın yeni geldiğinin habercisi güneş alınlarındaki teni kurutmak üzere camdan içeri süzülürken Alaz yorgun ve uykulu başını esmerinin omzuna gömüp soluklandı.
Tekin ikisinin sıvısına bulanmış çarşafta hafifçe sırt üstü uzanırken uzun esmer kollarını porselen beyazı sırtı sarmalamak üzere doladı Alaca'ya.Nefesleri düzene girene dek gözlerini yumup uykulu bir sabahta gün ışığı perdeden yüzlerine doğru vururken yumdular gözlerini.
Yalnızca yeşillere açılan maviler yumulurken,yeşilli gözler kızıl tutamlara burnunu gömüp derin bir iç geçirdi.
İyi ki diyordu.
O rezil arabayı çaldım da yollarda kaldım da buldum.
*********************************
"Günaydın."diye mırıldandı Alaz.
Tekin tek gözünü açıp diğer gözünü yastığa basarken huysuzca uzanmaya devam etti."Hadiii,kalk havuza girelim."dedi Alaca havluyla yüzünü kurularken.
Havlunun yüzündeki baskısıyla bile allanmıştı ak ten.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çalıntı(bxb)
Romansa"Bizim gibilerin olayı bu oğlum. Sizin kader yazgınızdan artta kalan bitmiş tükenmiş mürekkeple yazılmış bizim kaderimiz. Biz sizden kalanları paklarız. Biz sizden kalan kırıntıları biliriz ancak. Hayatımız felekten çalıntı !"