Sorunlu bir ailede büyümüştü anne ve babası senelerce çocuk sahibi olmak için uğraşmış tedaviler görmüşlerdi sonunda Güneş'e hamile kalmıştı annesi. Bebeğin cinsiyetini öğrenmeye gittikleri güne kadar cennet gibiydi hayat kız olduğunu öğrendiklerinde ise cehennem başlamıştı adeta. O günün akşamı kederden içmeye gitmişti babası sarhoş kafayla eve gelip bağıra çağıra annesini dövmüştü sanki suç ondaymış gibi sanki bu bir suçmuş gibi... Güneş doğduğunda hastaneye bile gitmemişti babası erkek adamın oğlu olur gibi eril bir düşünce yapısı vardı çünkü. Büyürken de tıpkı doğarken olduğu gibi yalnız bırakıldı hastalıklıymış gibi bakıldı taşıdığı cinsiyetten tiksindi hep daha küçük bir çocukken bile. Kız çocuğu olmanın verdiği yük sadece babasının duyduğu nefretle de bitmiyordu. Aman kimseler duymasın, aman el âlem ne der, aman kimse hakkımızda kötü konuşmasın diye diye büyütmüşlerdi onu. Giyinmesine karışmışlardı bacaklarını kapat omuzlarını gösterme hanım hanımcık otur bacaklarını ayırma sesini yükseltme gülme hele kahkaha hiç atma oyunlarına bile karışmışlardı zıplama koşma edepli ol demişlerdi. Namusuna leke sürülmesin diye cam fanusa hapsetmişlerdi onu. Namusunu koru derlerdi hep küçücük bedenini karşılarına oturtup neydi namus nasıl korunurdu bilmiyordu bile.
Evlerinin yanındaki liseye göndermişlerdi gözlerinin önünde olsun da kontrol edebilsinler diye evden okula okuldan eve gitmişti dört sene boyunca, edinebildiği arkadaş sayısı bir elin parmaklarını geçmezdi onlarla da en fazla gizlice kaçıp gittiği beş on dakikalık market arasında görüşebilirdi çünkü diğer gençler gibi sinemalara kafelere konserlere gitmesine müsaade edilmezdi. Üniversite kazandı uzak şehre gidip orospu mu olacaksın başımıza kır dizini otur evinde dendi izin verilmedi, âşık oldu günah dendi dayaklar yedi ama dayandı ailemdir seçemem diye düşündü ta ki annesi babasının onu yaşça büyük bir adamla evlendirmeyi düşündüğünü ağzından kaçırana kadar. Zaten dolup taşan bardağı paramparça eden son damla o olmuştu. Daha fazla dayanamazdı önce bu evden bu aileden sonra ise bu toplumdan kurtulmak zorundaydı. Kararını verdi ve doğup büyüdüğü şehri evini terk etti. Başlarda annesi peşine düşüp onu geri dönmeye ikna etmeye çalıştı ama başarısız oldu ve dönmeye niyetinin olmadığına ikna olunca da peşini bıraktılar soran olursa da öldü dediler.
Evden kaçarken yanına aldığı parayla kendisine bir ev tutup bir de iş buldu. Üniversite mezunu olmadığı için fazla geliri olan işler bulamıyordu ama karnını doyup başını bir çatı altına sokmasına yetiyordu. Yalnız yaşadığı yıllarda yaşadığı ülkeye olan tiksinmesi iyice arttı uğradığı tacizler yalnız yaşadığını öğrenen sapıkların onu evinde bile rahat bırakmaması canına tak etmişti artık. Gitmek istiyordu, bu ülkeden insanlardan toplumdan herkesten kaçmak istiyordu. Zaten bu işe de bu yüzden bulaşmıştı çalışarak biriktirdiği para ile Beylikdüzü'den Eminönü'ne gidip bir çay içip dönebilirdi ancak. Marketten çaldığı küçük abur cuburları saymazsak daha önce hiç hırsızlık yapmamıştı ama filmlerde dizilerde gördüğü kadarıyla konuya hâkimdi. Yüzüne kar maskesini takip eline de baba evinden kaçarken yanına aldığı kurusıkı tabancayı alıp otoyola çıkacak 80 kilometre kadar gittikten sonra karşısına çıkan benzinliğe girip kasadaki kadına silahı doğrultarak paraları isteyecek ve benzinlikteki diğer çalışanlara yakalanmadan çalışır halde bıraktığı arabasına atlayıp hızla uzaklaşacaktı. Teoride mükemmel bir plan yapmıştı ama pratikte ne kadar düzgün ilerleyeceğini kestiremiyordu. Heyecan ve korkuyla karışık hislerle evden çıktı güç bela biriktirdiği parasının neredeyse yarısına mal olan kiralık arabasına bindi. Petrole yaklaşınca arabayı kameraların görmediği bir noktaya çekip kar maskesini taktı silahını da kolayca ulaşabileceği bir noktada tutup benzinliğe doğru tekrar harekete geçti.
Hızlı adımlarla arabadan indi benzinliğin marketine girip kasaya yaklaştı. Tam silahını çıkarmıştı ki kapıdan kendisi gibi elinde silahla birisi girdi. Gülmeye hatta kahkaha atmaya başladı karşısındaki adam.
Adam: " Maskeni tarz olsun diye mi takıyorsun yoksa binde bir ihtimal gerçekleşti ve aynı benzinliği mi soymaya kalkıyoruz?"
Güneş kasadaki kadına tuttuğu silahı çevirip karşısındaki adamın suratına doğrultup konuşmaya başladı.
Güneş: "Binde bir ihtimal gerçekleşmiş galiba..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Partners in Crime | AHDEN
FanfictionAynı benzinliği soymaya kalkışan iki acemi hırsız güçlerini birleştirip çaldıkları parayı beraber harcamaya karar verir. aşk tutku macera hepsi ve daha fazlası...