Part 24: Depresyon

288 18 12
                                    

Güneş tam bir haftadır ikizlerde kalıyordu evden dışarıya bir adım bile atmamıştı hatta çoğunlukla ikizlerin evindeki odasından da çıkmıyordu. Arkadaşları ne yaptıysa genç kızın moralini bir türlü düzeltememişlerdi. Bu süre içinde Efe de birkaç kez Güneş'e ulaşmaya çalışmıştı ancak Güneş her defasında ısrarla reddediyordu. Kafedeki işinden istifa etmişti "Bu halde bir de işe gitmek istemiyorum." Demişti ikizler nedenini sorduğunda. Doğru düzgün yemek yemediği için de kilo vermişti gören ağır bir hastalık geçiriyor sanabilirdi öyle bir haldeydi. Çok sık kullanmadığı sigarayı kullanmaya tamamen başlamış ve odanın yerlerine içki şişeleri yığmıştı. Kötü bir depresyon geçiriyordu ve bu halden bir an önce kurtulması gerekliydi artık kendine zarar verme boyutuna gelmişti çünkü biraz daha böyle yaşamaya devam ederse sağlığından olacaktı.

"Hadi kalk kahvaltıyı bizimle salonda yap." demişti Ceren Güneş'i odadan çıkartıp odayı havalandırması gerekiyordu. Eren zor da olsa odadan çıkmaya ikna olan Güneş'i kollarında tutup adeta sürükleyerek salona götürürken Ceren de sigara dumanından gri bir katmanla kaplanan odanın pencerelerini açıp içeriye oksijen ve güneş ışığı girmesini sağladı bir yandan da içinden Efe'ye saydırıyordu. Güneş'in yanındayken Efe ile alakalı konuşamadıklarından onların da siniri içinde kalmıştı. Ta en baştan beri Ceren'in içinde bir şüphe vardı ama bu şüphenin gerçek olmasını beklemiyordu. Bir yandan da Efe'nin yapacağı açıklamayı merak ediyordu. Hiçbir şey yalan söylemesi için bahane olamazdı tabii ki ama sebep olabilirdi. Odayı havalandırdıktan sonra Ceren de kahvaltı yapmak üzere salona geçti. Bir haftada unuttuğu Güneş'in kahkahaları salona girdiğinde kulaklarını doldurmuştu şaşkınlıkla Eren' e dönüp "Oha nasıl başardın güldürmeyi?" dedi. Eren eliyle televizyonu gösterip "Ben bir şey yapmadım onlar yaptı." dedi. Ceren içten içe Friends açmak nasıl benim aklıma gelmedi diye düşünürken bir yandan da masadan tabağına kahvaltılık doldurup televizyonun karşısındaki orta sehpaya Güneş'in hemen yanına kuruldu. Birkaç bölüm izledikten sonra az da olsa morali yerine gelmişti Güneş'in daha az boşluğa dalıyor, daha az gözleri doluyordu ve en önemlisi uzun bir süredir sigara da içmemişti. Bir anda oturduğu armut koltuktan kalkıp konuşmaya başladı:

"Ben üniversiteye gitmeye karar verdim."

İkizler aynı anda "Ne?" diye tepki verdiler. Bir andan neden üniversiteye gitmek istediğini anlamamışlardı.

"Sürekli garsonluk yapmaktan sıkıldım. Lise mezununa da kimse iş vermiyor. Benim çalışmam lazım kendime gelmem lazım."

Odasına doğru yürürken kendi kendine konuşmaya devam etti.

"Kaç ay var acaba sınava? Şimdi başlasam hazırlanmaya ne kadar sürede bitiririm konuları, hangi kitapları almam lazım."

Odanın ortasına geldiğinde yere çöküp yatağın üzerinden dizüstü bilgisayarı aldı ve sınava ne kadar kaldığını araştırmaya başladı. Henüz eylül ayındalardı sınav ise hazirandaydı önünce uzunca bir süre vardı çalışabileceği. Okula gittiği zamanlar matematikte çok iyiydi acaba hala yapabiliyor muyum diye düşündü. Seneler olmuştu liseyi bitireli sınav sistemi bile değişmişti. Güneş hırslı birisiydi bir şeyi aklına koyarsa yapardı. Hemen duşa girip kırtasiyeye gitmek üzere hazırlandı. Evde depresyonda geçirdiği bir haftadan sonra ilk kez dışarı çıkıyordu. Ceren beraber gitmek için ısrar etse de kabul etmedi biraz sahilde yürüyüp tek başına düşünmek istiyordu. Kırtasiyeye gitmeden önce sahile indi dolaştı bankta oturup denize karşı sigarasını içti etrafta bir sürü çocuk vardı. Çocukların sesleri Güneş'in düşünmesine engel oluyordu. Denize baktıkça aklına Efe geliyordu ve siniri iyice artıyordu. Neden yalan söylediğinden çok o kızın kim olduğunu düşünüyordu. Sevgilisinin çok işim var seninle görüşemem deyip buluştuğu güzel kızı...

***

Efe'nin ise Güneş'ten pek bir farkı yoktu. Belki Güneş eve gelir diye bir haftadır Güneş'in evinin karşısındaki otelde kalıyordu. Yaptığı tek şey pencere kenarında oturup apartmanın kapısını gözetlemekti arada sırada gelip kontrol eden Ahmet dışında da kimseyle görüşmüyordu işe gitmiyordu. Ahmet bu sabah da Efe'yi kontrol etmek ve biraz da olsa yemek yemesini sağlamak için otele gelmişti.

"Günaydın ortak. Bugün nasılsın?"

"Soracağın soruya sıçayım Ahmet. Nasıl görünüyorum oradan bakınca bilmiyorum ama bok gibiyim."

"Kanka kusura bakma ama bok mu vardı da yalan söyledin kıza? Ben bile tanımıyorum lan buluştuğun kızı. Pardon gizlice buluştuğun kızı..."

"Saatlerdir bu koltukta oturuyorum ama hiç üşenmem kalkar seni döverim Ahmet. Ne demek lan gizlice buluştuğun?"

"Buradan bakınca nasıl göründüğünü söyleyeyim sana sevgilisinin arkasından iş çevirip güzel bir kızla buluşan bir şerefsiz gibi duruyorsun." Ahmet'in sözlerinden sonra Efe dediğini yaptı ve oturduğu koltuktan kalkıp ayakta duran Ahmet'i yatağa fırlattı. Yatakta boğuşmaya başladılar küçük çocuklar gibi birbirlerini bırakıp yatakta sırt üstü yatmaya bir yandan da kahkaha atmaya başladılar.

"Çocukken de böyleydin sen Efe beyin işine gelmeyen bir şey söylersek üstümüze çullanırdın. Bari bana anlat ne olduğunu? Ceren beni darlayıp duruyor bilmiyorum diyorum inanmıyor kız."

"Babamın yakın arkadaşının kızı. Kız takmış bana kafayı adama ısrar edip durmuş görüşmek için ben sanıyorum ki babası da gelir şirkette bir yemek yeriz olur biter kız beni aradı mekanda olduğunu söyledi ben de mecbur gittim. Sırf zamanında babası babama çok yardım etmiş diye ama mekana giderken hala adam da gelir diye düşünüyorum kızı da en son küçükken gördüm sidikli bir şeydi nereden bileyim bu kadar güzelleşeceğini. Neyse girdim mekanın kapısından kız tek başına oturuyor tanıyamadım da zaten başta o tanıdı yanına çağırdı falan öyle işte bir şey olduğu yok."

"E amınakoyim Güneş'e neden yalan söyledin?"

"Kızı karşımda tek başına görene kadar yalan söylemedim sonra da yanlış anlar diye korktum söyleyemedim."

"İyi bok yedin..."

Ahmet'in sorularından ve kendisini yargılamasından sıkılan Efe çıkıp biraz hava almak için sahilde yürümeye karar verdi. Ahmet'i odada tek başına bırakıp otelden çıktı.

***

Oturduğu banktan kalkıp evden tarafa doğru yürümeye başlayan Güneş karşısında canlı kanlı bir şekilde Efe'yi görünce ters tarafa dönüp yürümeye devam etti. Bir süre yürüyüp sahilden iyice uzaklaşmıştı. Hiç bilmediği evlerin arasında yürüyordu şimdi. Sanki hiç tanışmıyorlarmış gibi yapmayı planlıyordu ama hızla yetişip kolundan tutan  Efe bu plana engel oluyordu.

"Bir saniye konuşabilir miyiz Güneş."

"Kusura bakmayın çıkaramadım kimsiniz?"

"Sevgilim yapma böyle ben bir haftadır sana ulaşmak için neler çekiyorum. Seni bulmuşum konuşmadan bırakamam."

"Sevgilim derken?" Güneş sinirden kahkaha atmaya başlamıştı. Bunca şeyden sonra hiç utanmadan karşısına geçip sevgilim diyebilecek yüzü nereden bulduğunu merak ediyordu. Efe ise tuttuğu kolu bırakmamakta ısrarcıydı. 

"Konuşabilir miyiz, lütfen?"

"Konuşabilir miyiz, lütfen?"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Partners in Crime | AHDENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin