Efe'nin doğum gününün üzerinden bir hafta geçmişti günlerden pazardı normalde üst üste iki pazar izinli olmazdı ama vardiyalı çalıştığı arkadaşı haftaya yıllık izinden kullanacağı için bu hafta da izin alabilmişti. Günü Efe ile geçirmek istiyordu ancak Efe şirketten bir dakika bile ayrılamayacak kadar çok işinin olduğunu söyleyince Güneş de ikizlerle plan yapmıştı. Zaten üçü baş başa zaman geçirmeyeli uzun zaman olmuştu. Genelde Efe ve Efe alana Ahmet bedava kampanyasından ötürü Ahmet de onlarla beraber oluyordu.
Sabah kahvaltıyı ikizlerde yapmak üzere sözleşmişlerdi Güneş erkenden uyanıp duş aldı, hazırlandı kızıl saçlarına çok yakışan alev kırmızısı çiçekli elbisesini giydi saçlarına ise hiçbir şey yapmadan kıvırcıklarını serbest bıraktı. Gündüz çıktıkları için çok abartılı bir makyaj yapmasına gerek yoktu fondötenle yüzünü kapatıp göz kapaklarına kahverengimsi bir far sürdükten sonra elbisesine uyumlu olması için dudaklarını hafif kırmızı ruju ile renklendirdi. Gerçekten güzel olmuştu aynadan bir fotoğraf çekilip "Nasıl olmuşum?" yazarak sevgilisine gönderdi. Uzun zamandır kafedeki işler yüzünden giyinip süslenip bir yerlere çıkamıyordu bu yüzden bugün biraz özenerek giyinmişti. Dün geceden kalan bulaşıkları da makineye dizip ikizlerin evinin yolunu tuttu. İkizlerde kahvaltı yaptıktan ve bir saat Ceren'in hazırlanmasını bekledikten sonra dün kararlaştırdıkları mekana gitmek üzere yola çıktılar.
Ceren gidecekleri pubı o kadar çok övmüştü ki Güneş bir an önce gitmek için sabırsızlanıyordu. Okulu için iki sene Londra'da yaşayan Ceren bu pubın kendisini Londra'da gibi hissettirdiğini söylüyordu. Mekanın adı Zeplin'di. Daha önce hiç yurt dışına çıkmamasına rağmen mekanın kapısından girdiği anda atmosferi, ışıkları, renkleri ve çalan şarkıları ile Güneş bile hissetmişti o Londra havasını. İçerideki herkes sanki başka bir alemden fırlamış gibiydiler zaten genel olarak Kadıköy'ün insanları hep farklı oluyordu ama bu bardakiler çok daha başkaydı. Güneş bu bara daha sonra Efe ile de gelmek üzere aklının bir köşesine adresi kaydetti. Efe de Avrupai havası olan birisiydi ve anladığı kadarıyla bu tarz salaş ama bir o kadar da özenli aynı zamanda da samimi yerleri seviyordu. Uzun zaman sonra yalnız kalmak ve sohbet edebilmek onlara iyi gelmişti. Henüz yeni arkadaş olmuş olmamalarına rağmen birbirlerini senelerdir tanıyor gibilerdi. Mesela birazdan verecekleri siparişleri bile tahmin edebiliyordu Güneş. Eren alkolsüz mango margarita söyleyecekti Ceren ise muhtemelen votkalı bir kokteyl söyleyecekti. Daha önce beraber çok çıkmışlardı ve artık Güneş damak zevklerini öğrenmişti. Barın açık hava kısmına oturdular ve gelen garsona siparişleri verdiler. Tam da Güneş'in tahmin ettiği gibi olmuştu siparişler. Normalde hiç alışkanlığı olmamasına rağmen Eren'in sigarasından bir dal aldı Güneş. Siparişleri de hemen gelmişti bir yandan sohbet edip bir yandan da içeceklerini içiyorlardı.
"Eee anlat bakalım nasıl gidiyor Efe ile? diye öylesine bir soru sordu Ceren. Güneş'in aklı bütün gün çok yoğun bir şekilde çalışmak zorunda olan sevgilisine gitti bir günde onu özlemeye başlamıştı.
"Güzel gibi bilmiyorum. Zaten ikimiz de çok yoğun çalışıyoruz pek sık görüşemiyoruz ama şimdilik bir sorun yok gibi."
"Sana helal olsun ama iyi güveniyorsun. Ben asla bana bir kere yalan söylemiş olan birisine güvenemezdim." dedi Ceren.
Eren hemen lafa atlayıp kanının çok hızlı kaynadığı Efe'yi savunmaya geçti.
"Kızın aklını bulandırmasana. Yalan söylemek zorunda kalmış söylemiş e pişman da olmuş özür de dilemiş. Neden güvenmesin bu saatten sonra?"
"Ne demiş Rachel kraliçem once a cheater always a cheater yani huylu huyundan vazgeçmez."
İkizlerin diyaloğundan Güneş sessizleşerek düşünmeye başladı. Gerçekten Efe'ye ne kadar güveniyordu bunu bilmiyordu. Onu çok seviyordu, onunlayken hiçbir şeyi umursamayacak kadar mutluydu ama güven... İlişkileri daha çok yeniydi hafta sonları ve akşam birkaç saatlik buluşmalar hariç beraber çok zaman bile geçirmiyorlardı. Efe mükemmel bir sevgiliydi düşünceli ilgili sürprizlerle dolu ama bu kendisini bir sene boyunca takip ettiği ve kendisine yalan söylediği gerçeğini değiştirmiyordu.
GÜNEŞ:
Sevgilim napıyorsun?
EFE🖤
Çalışıyorum sen?
GÜNEŞ:
İkizlerle dışarı çıktık.
Seni çok özledim
EFE🖤
Ben de.
Öğle yemeği vakti geldiğinde başka bir mekana geçmek üzere oturdukları pub'tan kalktılar. Eren'in canı balık istiyordu bu yüzden balık yiyebilecekleri bir mekana geçmelilerdi. Bir süre Eren'in kullandığı arabayla yolculuk yaptıktan sonra boğazda şık bir mekana ulaştılar. Güneş senelerdir İstanbul'da olmasına rağmen hiç böyle bir mekanda yemek yememişti. İçeri geçip önceden rezervasyon yaptırdıkları masaya oturdular. Tam boğazı gören şahane manzarası olan bir masaydı. Güneş bir yandan telefonda sevgilisiyle mesajlaşıp bir yandan da masaya gelen garsona sipariş veriyordu.
GÜNEŞ:
Hiç mi boş vaktin yok?
Beş dakikacık görsem seni...
EFE🖤
Yemeği bile şirkete söyledim.
Hiç vaktim yok.
Akşama görüşürüz zaten. Öpüyorum.
Sevgilisiyle görüşemeyeceği kesinleşen Güneş'in yüzü düşmüştü kafasını telefondan kaldırıp tam karşıdaki masaya baktığında ise adeta kafasından kaynar sular boşalmıştı. Henüz iki dakika önce yemeği şirkete söyledim diyen Efe karşı masada sarışın, manken dergilerinden fırlamış gibi gözüken bir kızla yemek yiyordu.
"Nolur birisi bana halüsinasyon gördüğümü ve şu karşı masadakinin Efe olmadığını söylesin?"
İkizlerin masaya arkası dönük olduğu için göremiyorlardı ikisi de aynı anda dönüp bakınca karşıdaki Efe'nin de dikkatini çekmişlerdi. Onları görmeyi beklemediği her halinden belli olan Efe hızlıca masadan kalkıp Güneşlerin masasına geldi. Güneş şoka uğramıştı tepki bile veremiyordu.
"Şu an nasıl gözüktüğünün farkındayım ama nolur açıklamama izin ver Güneş?
Güneş Efe'ye cevap vermek yerine eşyalarını toplayıp hızla masadan kalktı arkasına bile bakmadan mekandan çıktı. Efe tam Güneş'in arkasından gidecekti ki Eren kolundan tutup durdurdu:
"Siktir git işinle ilgilen Güneş'in peşinden koşmaya hakkın yok."
İşinle ilgilen derken boş gözlerle kendilerine bakan sarışın kızı işaret etmişti. Tiksinen bir yüz ifadesiyle Efe'ye bakan Ceren'i de masadan kaldırıp dışarıda donmuş bir halde bekleyen Güneş'in yanına çıktılar. Güneş hemen arkadaşlarına sarılıp göz yaşları arasından konuştu:
"Nolur hiçbir şey konuşmadan size gidebilir miyiz?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Partners in Crime | AHDEN
FanfictionAynı benzinliği soymaya kalkışan iki acemi hırsız güçlerini birleştirip çaldıkları parayı beraber harcamaya karar verir. aşk tutku macera hepsi ve daha fazlası...