- "Abicim sen bana sormadan benim evime girip eşyalarımı nasıl sokağa atabilirsin ya?"
Ev sahibiyle yaklaşık yarım saatlik bir telefon görüşmesinin ardından eskisinden daha da sinirli bir hale gelmiştim. Mantıklı tek bir açıklama yapmadığı yetmezmiş gibi bir de "Ben haber vermek için aradım açsaydın telefonunu." deyip beni suçluyordu. Üç sene önce her şeyi geride bırakıp İstanbul'a taşınan Güneş'ten bile daha çaresiz hissediyordum kendimi ne evim vardı başımı sokacak ne işim vardı ne de cebimde param herkes her şey bütün kötülükler beni bulmaya yemin etmiş gibiydi. Bu hayatın benden alacağı ne kalmıştı ki geriye benimle uğraşmaya devam ediyordur hala? Yanımdaki bu yabancı insanları da saçma sapan bir duruma sokmuştum ne yapacaklarını bilemedikleri her hallerinden belliydi.
Ceren: "Gidecek bir yerin bir akraban arkadaşın falan var mı ev işi halledilene kadar orada kalırsın?"
-"Kimsem yok..."
Ceren'in sorusu zor dindirdiğim göz yaşlarımı yeniden salmama sebep olmuştu ne ailem ne arkadaşlarım hiç kimsem yoktu sokakta bir köşede ölsem kimse yokluğumu bile fark etmezdi.
Eren: "Tamam olan olmuş artık ağlamayı bırak binin arabaya bize geçelim. Ben bizim çocuklara mesaj attım buraları toparlatmak için bir kamyonet ayarlayacaklar sana kalacak yeni bir yer bulana kadar da bizim garaja koyarız eşyalarını."
Ceren: "Erencim bir konuşabilir miyiz seninle?"
Ne konuştuklarını duymamıştım ama tahmin etmek pek de zor değildi Ceren eve gitme fikrinden rahatsız olmuş gibiydi. Kimsenin evine zorla gitmek isteyecek bir insan değildim ben gerekirse çöp kutusunun yanındaki karyolamda yatardım yeter ki kimseye muhtaç kalmayayım.
Ceren: "Hadi gidelim ev çok yakın zaten buraya."
Eren ikna etmişti demek ki Ceren'i ben de pek istemesem de başka çarem yok gibi gözüküyordu kaldırımda uyumak dışında...
Butikte çalışırken neredeyse her gün önünden geçtiğim eski ama bir o kadar da modern görünümlü apartmanın en üst katında yaşıyorlarmış. Ailesinin evi karşıda olduğu için okullarına gitmeleri daha kolay olsun diye bu evi tutmuşlar kocaman evde iki kişi yaşıyormuş yani sadece. Oda sayısı fazla değildi ama iki katlıydı ev alt katta salon mutfak misafir odası ve Ceren'in odası üst katta ise sadece Eren'in odası ve küçük bir teras vardı. Evin dekorasyonu Ceren'den beklediğimden çok daha farklıydı dışarı yansıttığı prenses havasından çok uzak bir görüntüsü vardı evin.
-"Çok güzelmiş eviniz."
Eren: "Her şey benim tasarımım. Mimarım ben tam olarak da tanışamadık seninle Ceren hanımın emrivakisi yüzünden. Tekrar memnun oldum."
Uzattığı elini sıkıp tokalaşırken "Ben de çok memnun oldum." dedim.
Normalde yatıya kalmaya gelen arkadaşlarının yatması için hazırladıkları odaya beni yerleştirdiler küçük bir odaydı bir yatak bir dolap ve banyosu vardı. Duşa girmek içinden Ceren'den izin aldığımda gülmüştü "Takıl kafana göre salonda seni bekliyoruz." demişti.
Duştan sonra giyecek kıyafet almak için çantamı açtım Muğla'dan aldığımız kıyafetler dışında giyecek bir şeyim de yoktu kıyafetleri görmek bile sinirlenmem yetiyordu. Hızlıca üzerime giydim ve telefonumu da alıp salona yanlarına geçtim. Neredeyse bin tane cevapsız çağrı vardı hepsi de Efe'dendi hiçbirini önemsemedim aradığı her numarayı engellediğim için her defasında farklı bir numaradan arıyordu.
Ceren: "Aç mısın yemek söyleyelim diyoruz."
Açlıktan ölmek üzereydim dün akşamdan beri ağzıma tek lokma girmemişti. Aç olduğumu söyleyince pizza sipariş etmeye karar verdik. Salonun ortasındaki ki büyük orta sehpa üzerinde pizzalarımızı birer bira eşliğinde yerken bir yandan da sohbet ediyorduk bana evlerini açan bu insanlara biraz da olsa hikayemden bahsetmem gerektiğini düşünüp anlatmaya başladım. Babamın ne kadar kötü bir insan olduğunu bana çektirdiklerini okula gitmem gereken yaşta bana gelinlik bakmaya başladıklarını her şeyi anlatmıştım neredeyse artık anlatmak eskisi kadar zor gelmiyordu her ne kadar ona hala kızgın olsam da bazı konulardaki korkumu zorlanmalarımı aşmama yardımcı olmuştu işte. Anlattıklarım karşısında şaşırmışlardı hayatı kendi baktıkları pencerenin manzarası kadar toz pembe sanıyorlardı çünkü, herkesin ailesi kendilerininki kadar bilinçliymiş gibi geliyordu onlara. Kimseyi suçlamıyorum hayatlarının bu kadar mükemmel olması ya da benim bunları yaşamam onların suçu değil elbette ama etraftaki gerçek dünyaya bu denli kapalı kalabilmelerini de anlamıyorum. Dünyada kötü şeyler yaşayan ilk ya da tek çocuk ben değilim; ben kendimi bir şekilde kurtarıp kendime sınırlı imkânlarla da olsa bir hayat kurabildim ama bunu yapamayan bu cesareti gösteremeyen o kadar çok çocuk var ki... Hem de sanılanın aksine sadece doğu illerinde çocuklar daha çocuk yaşta evlendirilmek istenmiyor biz duymasak da görmesek de bunlar her yerde yaşanıyor. Anlattıklarımdan sonra gözlerinde bana acırmış gibi bir bakış vardı ikisinin de zaten bu güne kadar insanlara anlatmama sebebim de buydu. Ben kimseden merhamet beklemiyordum, kimsenin bana acımasına ihtiyacım yoktu aksine acı ile bakmak yerine yaşadıklarımdan sonra bile nasıl ayağa kalktığımı görüp gurur duymalılardı. Kötü şeyler yaşadım ama ayaktayım aç kaldım parasız kaldım ama özgürüm.
-"Size bunları o yüzünüzdeki o ifadeyle bakın diye anlatmadım bana evinizi açtığınız için neden gidecek kimsem olmadığını anlatmam gerektiğini düşündüm sadece."
Konuşmak cevap vermek yerine bütün süslü sözlerden daha anlamlı bir şey yapıp sıkıca sarıldılar bana çok uzun zamandır kimseyle sarılmıyordum buna ihtiyacım olduğunun bile farkında değildim o ana kadar. Hayatıma yanlışlıkla giren insanların sayısı artıyordu git gide birisi bana yalanlar söyleyip beni üzerken diğerleri yanımda olduklarını hissettiriyordu. Efe ile yaşadıklarımızı anlatmamıştım hala anlatmaya da niyetim yoktu bir yalan üzerine kuruluydu zaten her şey hem anlatırsam bana karşı ön yargı oluşurdu kafalarında. Bu birbirinden güzel iki insanın aklında hırsız olarak kalmak istemiyordum. Belki de hayatımda yaptığım en saçma şeydi zaten o gün o silahla oraya gitmek ne geçiyordu aklımdan nasıl bir düşünceyle karar verdim plan kurdum bilmiyorum insan bazen bazı konularda kendisine bile yabancı kalabiliyor işte. Anlık verilmiş bir karar anlık yapılmış bir hata...O gün Efe peşimden benzinliğe gelip bana söylediği yalanları başlatmasaydı belki de çoktan polise yakalanıp hapse girmiş olacaktım sicilimde koca bir leke ile hayatıma devam edecektim ya da edemeyecektim kimse iş vermezdi ya da evini açmazdı bende sicilime yeni suçlar ekleyip hapishanedeki hayatıma devam etmek zorunda kalırdım o sabah bunların hiçbirini düşünmeden çıkmıştım evden...
Ceren: "Yarın sana yeni bir iş bulalım benim bu civarda bir sürü arkadaşım var birinden rica ederiz mutlaka bir iş bulunur. Sonra da ev işini hallederiz."
-"Çok sağ olun her şey için gerçekten uçakta sana denk gelmesem kim bilir şu an ne halde olacaktım."
Ceren: "Bak Erencim hep şikayet ediyorsun çenen düşük diye ama çenem düşük olmasa bu güzel kız bir başına sokaklarda kalacaktı. Thank god."
-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Partners in Crime | AHDEN
FanfictionAynı benzinliği soymaya kalkışan iki acemi hırsız güçlerini birleştirip çaldıkları parayı beraber harcamaya karar verir. aşk tutku macera hepsi ve daha fazlası...