Part 8: Geçmiş

296 22 7
                                    

'1 sene önce'

Okulun garajından çıktı her gün kullandığı kestirme yolunu kullanarak bir an önce eve gidip uyumak istiyordu. Hem son senesinin getirdiği zorluktan hem de babasının ölmeden önce kurduğu bu büyük imparatorluğun omuzlarına yüklediği yükten bıkmıştı artık. Kimse ona ne olmak istiyorsun diye sormamıştı hiç baban gibi olacaksın demişlerdi sadece. Bütün hayatı bütün kariyeri bu planın üzerine kuruluydu. O lanet kazadan sonra Muğla'da dedesiyle kalmış bir yandan da en iyi hocalardan dersler almıştı her şey bugüne gelebilmek içinde ve gelmişlerdi de ne olacaktı şimdi ne yapacaktı. hayatında bu kadar büyük boşluklar varken kapısında kocaman harflerle Hakan Yıldız yazan o odada oturabilecek miydi? Her şey kocaman bir belirsizlikti onun için. 

Düşüncelere dalmış bir halde kırmızı ışığın yeşile dönmesini beklerken birisini gördü köşedeki çiçekçide. Eğilip nergisleri kokluyordu ortalama kendisi yaşlarında kızıl saçlı minyon bir kız. Kızı seyretmeye o kadar dalmıştı ki arkasındaki koca trafik aynı anda kornaya basmasaydı yeşil ışığın yandığını fark etmeyecekti bile. Yola devam edip evine varmıştı ama ne kızı ne de güneş kırmızısı saçlarını aklından çıkaramıyordu. İçinde garip bir heyecan vardı uzun zaman sonra heyecandan uyuyamıyordu hatta bir an önce sabah olsun o civarda dolaşıp kızı tekrar göreyim umuduyla erkenden kalkmıştı. 

Sabah yine aynı yolu kullanarak okula gitmişti ama etrafta gözükmüyordu kız. Belki o da okuldan çıkmıştır o yüzden o saatte orada denk gelmişizdir diye düşünüp okula girdi kendisini derslere pek veremese de dinlemeye çalıştı son derse de girdikten sonra koşarak arabasına binip dün kızı gördüğü yola doğru hızla sürmeye başladı. Bugün de trafiktekilerden korna yememek adına çiçekçinin biraz gerisinde durup gelen geçen olacak mı diye beklemeye başlamıştı ki yine aynı köşeden döndü kız yine aynı çiçekleri kokladı. 

Tam bir hafta boyunca her okul çıkışında çiçekçinin yanında durup kızın çiçek koklayışını izliyordu onun yerinde bir başkası olsa çoktan gidip konuşmaya çalışırdı ama zor bir çocukluk geçirmişti Efe diğerlerinden farklı ve eksik büyümüştü insanlarla iletişim kurmak onun için o kadar da kolay değildi. Hafta sonu olmasına rağmen yine aynı saatte oradan geçecek şekilde ayarlamıştı bütün gününü ve bu sefer bir farklılık yapıp arabanın içinde değil de arabadan inip çiçekçide beklemeye ama başladı ama gelmedi. Belki gecikmiştir diye düşünüp biraz daha bekledi ama hala gelen giden yoktu. Çiçekçide çalışan kadın boş boş bekleyen Efe'ye sinirlenmeye başlamıştı:

-"Oğlum yarım saattir ne dikilip duruyorsun çiçeklerin önünde bereketini kaçırdın dükkanın."

Efe: "Birisini bekliyorum teyze."

-"Anandır teyze senin nereden teyzen oluyormuşum. Hem söyle bakalım kimi beklersin sevgilini mi karını mı hangisi?"

Efe: "Her gün buraya gelip çiçekleri koklayan bir kızı bekliyorum." 

-"E oğlum desene baştan Güneş'i bekliyorum diye."

Efe: "Sen tanıyor musun onu?"

-"Tanırım tabii hemen şu yakarıda kafede çalışır iş çıkışı da evine yürürken gelir çiçeklerimi koklar. Ama hafta sonları açık değil kafe boşuna bekleme gelmez bugün"

Çiçekçi kadından çalıştığı yerin tam adını öğrenip mutluluktan tezgahta ne var ne yoksa satın almıştı. Ne yapması gerektiğini bilmiyordu ne diyecekti karşısına çıkıp ben bir haftadır seni takip ediyorum çalıştığın yerin adresini de çiçekçiden öğrenip kapına dayandım mı diyecekti bu ancak korkmasına kaçmasına sebep olurdu hem ya hayatında biri varsa ya onu tamamen kaybederse...

Partners in Crime | AHDENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin