"Güneş benimle evlenir misin?"
"Yuh..."
Güneş Efe'nin sorusuyla bir anda uzandığı koltuktan doğrulup Efe'ye şaşkın gözlerle bakmaya başladı. Birkaç saat öncesine kadar konuşmuyorlardı bile ve şimdi evlenmekten bahsediyorlardı Efe'ye güvenip güvenmediğinden bile henüz emin değildi. Onu affetmeyi yeniden eskisi gibi olabilmeyi çok istiyordu ama evlenmek bambaşka bir şeydi.
"Bu kadar uzun düşüneceğin bir soru değildi bu sadece bir anlığına her şeyi bırakıp anı yaşasan Güneş. Her şeyi uzun uzun düşünerek yaşıyoruz. Ana ayak uydur düşünme aklından geçen ilk cevabı ver mesela. Hemen şu an evlenelim demedim sana sadece benimle evlenmek istediğini duymaya ihtiyacım var."
Efe haklıydı her şeyi en ince ayrıntısına kadar düşünerek yaşamaktan çok sıkılmıştı Güneş. En son ne zaman bir gününü bütün detaylarıyla planlamadan yaşadığını hatırlamıyordu bile.
"İstiyorum..." dedi. "Seninle evlenirim."
"İşte benim karım be..." Efe avazı çıktığı kadar bağırıyordu bütün apartmanın duyduğuna eminlerdi.
"Yavaş daha ne karısı bunun nişanı var kınası var düğünü var gelinlik, gelin çiçeği, nedime kıyafetleri..." Efe'nin suratındaki dehşete düşmüş ifadeyi görene kadar düğün geleneklerini saymaya devam etti Güneş.
"Şu yüzüne bak gerçekten bunları istediğimi düşündün dimi korktun itiraf et. "
Efe rahatlamış bir şekilde derin bir nefes aldı ve konuşmaya başladı.
"Çok kötüsün Güneş." Gecenin kalanında konuşmak yerine bir hafta önceki gibi beraber yatak odasına çıkıp uyumaya orada devam ettiler."Efe bir daha bana ufacık da olsa yalan söyleme tamam mı? Sana güvenmek istiyorum sana güvenmeye belki de her şeyden çok ihtiyacım var. Tekrar bu günleri yaşamak istemiyorum."
"Özür dilerim güzelim sana söz veriyorum bir daha böyle bir şey olmayacak. Sana söz seni dünyanın en mutlu kadını yapacağım bulutlarda yaşatacağım elini sıcak sudan soğuk suya sokmayacağım."
Efe'nin sevgisi Güneş'i uysallaştırıyordu ona iyi geliyordu ne olursa olsun. Hayatında büyük bir sevgi eksikliği vardı Efe ile tanışana dek arkadaşları yoktu ailesi yoktu ve Efe tek başına bile bu eksikliğin büyük bir çoğunluğuna yetecek kadar seviyordu Güneş' i. Babası tarafından kendisine o hiç verilmeyen sevginin yerini dolduruyordu belki de Efe'nin sevgisiyle bu ne kadar doğruydu tartışılırdı ama elinde değildi. Hataları vardı kusursuz değildi ama Güneş kendini kimsenin yanında olmadığı kadar güvende ve huzurlu hissediyordu Efe ileyken. Ayrı kaldıkları bir haftanın acısını çıkarmak istercesine erkenden uyudular birbirlerine sıkıca sarılıp bir daha bırakmamak üzere yemin ederken.
Sabah da yine aynı huzurla uyanmayı bekliyorlardı ancak gerçek pek öyle olmadı dünden beri Güneş'e ulaşmaya çalışan Ceren ve belki Efe de Güneşledir diye Ceren'in peşine takılan Ahmet sabahın erken saatlerinde büyük bir gürültüyle Güneş'in evini adeta bastılar. Seslere uyanan Günel ve Efe aceleyle yataktan kalkıp yerlere saçılan kıyafetlerini giyerken Ceren de hızla yatak odasına çıkıyordu. Karşısında yarı çıplak bir halde Efe'yi ve üzerine bir çarşaf sarmış halde duran Güneş'i görmeyi beklemeyen Ceren odanın girişinde donup kalmıştı.
"Sen burada benim arkadaşımın yanında ne arıyorsun? Yalancı, düzenbaz, adi, pislik... Saf Güneş'imi yalanlarınla yine kandırmış olabilirsin ama ben yemem tamam mı beni kandıramazsın."
Ceren son ses Efe'ye bağırırken Güneş açıklama yapmaya çabalıyordu Efe ise gerek yok dercesine Güneş'in elini sıkıp gülümsemişti. İçten içe Ceren'in söylediklerini hak ettiğini düşünüyordu çünkü herkesin bir öfkesini atma bir rahatlama yöntemi vardı Ceren'i de bu güne kadar az çok tanımıştı ve sinirden ağzına ilk geleni söylediğini ve hatta az sonra ne kadar pişman olacağını biliyordu. Seslerin yükselmesiyle yatak odasına çıkan Ahmet de karşısında Efe'yi bu halde görünce sırıtmaya başlamıştı Ceren ise Ahmet'in sırıttığını fark edince Efe'ye kızmaya bir ara verip Ahmet'e yöneldi.
"Ulan bir taneniz de düzgün olsun be sen bir haftadır bu adamın arkasından demediğini bırakmadın ben de sana inandım seninle takıldım. Neye sırıtıyorsun komik bir şey mi var? Güneş sen neden konuşmuyorsun buradaki tek aklı başında insan ben miyim ya herkes ayrı bir kafada. Hayır benim ikizim neden yok ortalıkta insan hiç mi merak etmez arkadaşını bir gündür yok kız ortalıkta..." Ceren adeta taramalı tüfeğe bağlamış bir şekilde laflarını sıralamaya devam ederken Güneş ve Ahmet kaş göz hareketleriyle anlaşmıştı ve Ahmet Ceren'i kucakladığı gibi merdivenlerden aşağı indirmeye başlamıştı. Efe insanların karşısında yarı çıplak durmaktan kurtulduğu için derin bir oh çekip yerdeki kıyafetlerini tekrardan giymeye başladı Güneş de aceleyle beline sardığı ince çarşafı çıkarıp kıyafetlerini giymeye başladı.
"İnmesek mi aşağı?" Efe çapkın ses tonuyla konuşuyordu ve Güneş bütün günü onunla burada geçirmek istiyordu ancak Ceren'i sakinleştirmesi gerekiyordu. Ceren anları yüksek yaşayan bir karakterdi. Sevgisi de yoğundu öfkesi de tepkileri de hep yüksek oluyordu onun bu haline alışmışlardı sakinleştirmenin yolunu da en iyi Güneş biliyordu. Efe ve gizemli kızımızın gerçek hikayesini de öğrenince söylediği her şeyden pişman olacaktı zaten Güneş adı gibi biliyordu olayın böyle gelişeceğini.
"Hıhı inmeyelim de Ceren bizi çiğ çiğ yesin..."
El ele merdivenlerden inerken aşağıda neler olduğuna dair en ufak bir fikirleri yoktu ama duydukları Eren'in sesi işlerin yolunda gitmediğini anlamalarına yetmişti.
"Ne oluyor lan burada?"
Dışarıdan görülmeye değer bir tabloydu salondaki koltukta öpüşen Ahmet ve Ceren merdivenlerden el ele inen Güneş ve Efe ve az önce eve girerken açık unutulan kapının pervazında şaşkın gözlerle bakan Eren.
*****************
Merhaba kusura bakmayın kısa ve gecikmiş bir bölüm oldu ama sınavın açıklanması tercih sürecinin yaklaşması ve iki gündür yaşadığım şehirde yangınların sönmemesi gibi sebeplerden ötürü bölüm yayınlayamadım. İyi okumalar <3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Partners in Crime | AHDEN
FanfictionAynı benzinliği soymaya kalkışan iki acemi hırsız güçlerini birleştirip çaldıkları parayı beraber harcamaya karar verir. aşk tutku macera hepsi ve daha fazlası...