İlk seçeneği çabuk elemişlerdi çünkü tavanı çok yüksekti. İkinci seçeneği de çabuk elemişlerdi çünkü bulunduğu caddede kahve dükkanından başka neredeyse bir işletme yoktu. Üçüncü seçeneği ise, masraflarıyla beraber bütçeyi aşacağını düşündüklerinden bir kenara bıraktılar.
Geriye son iki seçenek kalmıştı.
Emlakçı kepenkleri kaldırdı ve beraber içeriye girdiler. Tıpkı Davelerin işletmesi gibi arkaya doğru uzanan bir yapısı vardı. Clint kafasındaki ilk tiki atmış oldu. Başka tikler de atabilmek için etrafına baktığı sırada adam onlara buranın çok iyi bir konumda olduğunu ve bu konuma bu kirayı başka bir yerde bulamayacaklarını söylüyordu.
Soruları soran Kate idi. Clint gözleriyle kontrol ediyor ve nereyi tutacağını göz kararıyla seçmeye çalışıyordu. Başkaları için bu saçma olabilirdi ama Clint görme yetisine güveniyordu. Doğru mekanı seçebileceğine inanıyordu.
Bugüne ayırdığı beş yerden bir seçim yapmak zorunda olmadığının farkındaydı. Birkaç gün boyunca arayabilirlerdi ama diğer yandan acele etmesi gerektiğini de biliyordu. Dave ve Luciana, Clint'in teklifini kabul etmişti ve şu an onlara düşen bir görev olmadığından işleri olmasına rağmen işsiz olarak oturuyorlardı. Onları beklettiği her gün, adamın vicdanındaki tümörün büyümesi anlamına geliyordu ve Clint bunu istemiyordu, muhtemel diğer birçok insanın da istemeyeceği gibi.
Duvarların rengi fazla beyazdı ve tozluydu. Elini duvarlarda gezdirince parmaklarına bulaşan şeyin boya olduğunu sandı ama tozdu. Buraya son gelen alıcının üzerinden ne kadar vakit geçtiğini merak etti.
Kate, dükkanın tesisatını sorup soruşturuyordu.
Clint çömelmiş, duvarla zeminin kesiştiği noktalara göz atıyordu. Duvarlarda prizler vardı ama yetecek miydi? Bunu hiç düşünmemişti. Elektrikle çalışan kaç cihazları olacaktı. Gerekirse prizleri çoğaltabilirlerdi elbet ama onlara kaç farklı ve kaç çeşit makinenin gerekeceğine karar vermemiş olmalarının nelere sebep olabileceği Clint için yavaşça ortaya çıkıyordu.
Kahve makinesi haricinde buzdolabı, bulaşık makinesi ve fırın gibi şeylere ihtiyaç duyacaklardı. Ayağa kalkıp, mekanın sonuna doğru yürüyen Katelerin tarafına ve kendi etrafına bakıp mekanın bir taslağını kafasında canlandırdı. Canlandırdığı taslağa da eşyaları yerleştirmeye başladı. Müşteri girdiğinde tezgah ve kasa solda mı kalabilirdi yoksa sağda mı?
İki duvar arasındaki mesafeyi ölçmeye çalıştı. Beş metreden fazla bir mesafe vardı iki duvar arasında. Çalışanların duracağı yer ne kadar geniş olabilirdi? Müşteri için ne kadar geniş alan o kadar iyiydi ama çalışanların da hızla hareket ederken birbirlerine çarpmamalarını sağlayacak bir alan lazımdı. Dave ile bunları konuşması gerektiğini fark etti.
Arkaya doğru uzayarak giden mekanın ortasında duruyordu ki Clint, ileriden Kate ile beraber emlakçı adam yanlarına geldi.
"Beyefendi, dikkat etmemizi gerektirecek bir sorundan bahsetmedi," dedi Kate. Kadının kurduğu cümlenin, Kate Bishop geneline ters düştüğü gerçeğine aldırmamaya çalıştı adam. Onun yerine Kate'e doğru kafa salladığı sırada yavaşça emlakçı adama doğru döndü.
"Peki fiyat, internettekiyle aynı, değil mi?"
"Tabi ki efendim," dedi kahve saçı fazlasıyla bakımlı, kalıp gibi gözükecek kadar bakımlı olan adam. "Sahibinden gerekli izinleri aldığınız takdirde burada istediğiniz değişikliği uygulayabilirsiniz. Eğer zemin, duvarlar ya da tavan hoşunuza gitmemişse, halledilebileceğine emin olabilirsiniz."
"Fiyat nedir peki?"
Adam, Clint'e fiyatını söyledi. Clint'in tepkisi ise kaş çatıp kafa sallamak oldu. Fazla yüksek bir rakam değildi. Tony'nin verdiği parayla karşılayabilirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kahve Göz || Clint Barton
FanfictionClint Barton'ın şehirde en sevdiği kahveci kapanmak üzereydi. Bu durumda başka bir insan ne yapardı? Şehirde başka kahve dükkanları aramak ve kendi damak tadına uygun bir kahveyi bulmak için şehri dolaşmak mı? Hayır, Clint Barton bunu yapmayacaktı...