17 | Sen İyi Bir Tatlısın Sevgili Muffin

37 7 0
                                    

Dükkanın açılması üzerinden bir hafta geçmişti ve tuttukları istatistiklere göre ilerlemeleri pek iyi bir ivme yakalamamıştı. İstatistikleri Clint'in tutabiliyor olması, ilerlemenin hangi seviyede olduğuna dair açıklayıcı bir işaretti.

Parmakla sayılabilecek bir durumdaydılar.

Bunun değişmesi lazımdı ki Kahve Göz hayatta kalsın. Kahve Göz hayatta kalacaktı ki insanlar kaliteli kahve içebilsin ve New York'un son savunma kalesi de düşmesin. Clint Barton için kendi kahvecisini açana kadar diğer kaliteli kahve dükkanları New York'un son savunma kalesi olmuştu. Şimdi ise kendi bir kahve dükkanı vardı ve onun için şehrin son savunma kalesi Kahve Göz'dü.

"Kim dedin?" dedi Clint. Kahve Göz'ün geleceğini düşünmekten kafasını dağıtmış olduğu için karşısındaki Luciana'yı düzgün duyamamıştı.

"Delilah," dedi Lucy. "Pastacı arkadaşım. İstersen onunla görüşebilirsin. Yeteneklerine güvenebilirsin."

"Luciana garantisi mi?"

Kadın, Clint'in ne demek istediğini tam anlayamadı ve bunu suratına yansıtmaktan da çekinmedi. "Diyebilirsin... Demek istediğim, eğer bir pastacı lazımsa bence ilk onunla görüşebilirsin çünkü tahmin ediyorum ki birçok pastacıyla iş görüşmesi yapmak istemiyorsun."

"Haklısın, istemiyorum," dedi kasanın yanında duran Clint. "Tatlıları başka yerden de getirtmek istemiyorum. Masrafı bir kenara fazla zorlayıcı olur bizim için. Fazla bir elemanımız yok."

Görünürde yalnızca iki kişi çalışıyordu, Lucy ve Dave. Kağıt üstünde Clint onların patronuydu ve teknik olarak onun üzerine düşen pek bir görev yoktu. Muhasebe ve vergi işlerine Kate'in arkadaşı olan Nathaniel Richards'ı görevlendirmişlerdi ancak günlük gelen müşteri sayısı iki haneli rakamlarda gezindiği için muhasebe henüz pek ter dökmemişti.

Eleman sayısının yalnızca ikiyle sınırlı olmasından dolayı temizlik işlerine Clint bakıyordu. Yer temizliği, masa temizliği ve cam temizliği görevini kendi üstüne almıştı eski Avenger-ajan. Hayalleriyle beraber geleceğe koşarken yorulacağını düşünmüştü ama hayali tüm gün oturup müşteri beklemek olduğu için beklediği kadar yorulmuyordu. Dolayısıyla biraz daha yorulmak, kemiklerinin kireçlenmesine engel olmak ve vakit geçirmek için mekanın ayak işi denilebilecek kısımlarına Clint bakmaktaydı.

Pasta fırınları vardı ama ne malzeme ne de malzemeleri değerlendirecek bir usta olmadığı için fırın günlerdir toz içinde yatmaktaydı. Bir haftadır fişe takılmadığından aletin kendini unutmuş olabileceğini düşündü Clint. Kendisinin elektrikle çalışan bir makine olduğunu unutmuş ya da onlara fark ettirmeden kış uykusuna yatmış olabilirdi.

"Peki nerede bu Delilah, buraya yakın mı?"

"Aynı yolun üzerindeyiz," dedi Lucy.

"Ne güzel," dedi Clint kasanın üzerindeki düğmeleri incelerken. "Sen güveniyorsan bir görüşme ayarlanabilir," diye ekledi adam. Adamın son söylediğine gülümsedi kadın ve tezgah üstündeki telefon ekranını kontrol eden gözler Clint'e doğru kaydı.

"Peki, yanlış anlamazsan... merak ettiğim bir şey var."

"Tabi," dedi Luciana.

"Madem dostun Delilah bu kadar yetenekli, neden iş bulamıyor?"

"Şey..." Luciana etrafına bakındıktan sonra tekrardan Clint'in yüzüne döndü. "Yedi yaşında bir oğlu var ve birkaç ay önce eşinden ayrıldı. Çocuğunu bırakabileceği kimsesi yok. Okulu var evet ama çocuğun ders saati bittiğinde onun işten çıkmasına daha kalmış oluyor. O yüzden hem çocuğa bakabileceği hem de çalışabileceği bir iş arıyordu."

Kahve Göz || Clint BartonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin