Üç gün boyunca başka başka yerleri incelediler. Tüm süreç boyunca kendisi ve Kate dışında birisine danışmadı Clint. Kararı kendi başına vermek istiyordu. Her ne kadar Kate'e danışıyor olsa da bu konu, ortak karar alacakları bir şey değildi.
Her ne kadar böyle diyor olsa da kendisi de bilmiyordu Kate'in tüm bu işler arasındaki yerini. Bunu düşününce akabınde bir başka düşünce beliriyordu kafasında. Diğerlerinin yeri neydi? Luciana ve Dave gerçekten onun için birer çalışan mıydı sadece.
Dışarıdan bakan biri için sanki altında çalışan biri gibi değil, ortakları gibi bahsediyor olarak görülebilirdi. Bunu fark etti ve fark ettiği gibi de tanımlamak istedi. Bir tanım bulamadı. Ne Kate için ne de Luciana ile Dave için bir tanım oturtamadı kafasında.
Mekanı açtıklarında her şeyin yerine oturacağını umdu Clint.
Ve adamın ona uzattığı anahtarı aldı.
"Çok doğru bir tercih yaptınız efendim," dedi adam. Anahtarı cilalı çalışma masasının üzerinden uzattı. Clint metal uçları aşağı sarkan anahtarları adamın elinden aldı. Bu işlerin böyle yürüdüğünü düşünmüyordu ama mekanın anahtarını, asıl sahibinden değil emlakçıdan almak... şimdilik sorun edeceği bir detay değildi.
Beraber adamın ofisinden çıktılar ve merdivenleri inerek binayı terk edip kendilerini New York'un caddelerine atmış oldular.
Avcunun arasındaki anahtara bir kez daha baktı Clint. "Şimdi geriye kağıt işleri kaldı," dedi. "Asıl zor kısmı burası sanırım."
Evraklar ve dosyalar Kate'deydi. Gözlerini anahtardan alan Clint, kızın kolu altında kalmış olan dosyalara baktı. "Onları ben alayım."
Kate dosyaları da ona verdi.
İçeride birkaç defa kontrol etmişti Clint ama orada da dosyayı açtı ve içindeki evraklarda yazanlara baktı. Clint orayı kiralamıştı, şimdilik. Kazanç sağlamaya başladığı takdirde satın alacağını belirtmişti de. İşin hem iyi hem kötü yanı sayılabilecek bir şekilde, mekanın sahibi olan adam Clint'in dediği her şeye kafasını sallayarak onay vermişti.
Her ne kadar istemese de ve olmaması için uğraşmış olsa da oyunları resmi evraklarla oynandığı için Clint'in Hawkeye olduğu ortaya çıkmıştı. Kendisinin işletmesini bir Avenger'ın satın alıyor olmasının verdiği heyecanla, adam, Clint'in kafasındaki tüm fikirleri daha Clint neredeyse hiçbir şey demeden onaylamıştı. Hem satın alma ve kiralama konusunda hem de içeriyi nasıl döşeyeceğiyle, dizayn edeceğiyle alakalı tüm fikirleri...
Elindeki dosyada yazanlara bu yüzden tam anlamıyla sevinemiyordu Clint. Seneler önce, o an gelip çattığında yüzünden sevinç pınarlarının parıl parıl dökülmeyeceğini söylemiş olsalar Clint inanmazdı ama o anda... dökülmüyordu. Poker suratına benzer bir suratla bakıyordu kağıtlara ki sesi de yüzündeki duygusuzluğa kontrast oluşturacak bir noktada değildi.
Başkasının ayak işlerini yapıyormuş gibi bir hali vardı.
Clint Barton olarak, Hawkeye'ın ayak işlerini yapıyordu sanki.
Emlakçının ofisi önünde, akşam evde buluşmak üzere ayrıldılar ve caddenin iki ayrı tarafına doğru yürüyerek uzaklaştılar birbirlerinden.
---
"Kahvenin bitmiş olduğuna inanabiliyor musun?" dedi Clint yuvarlak masanın dibinde duran silindir biçimindeki puf koltuklardan birine otururken.
Yuvarlak masanın öteki tarafında, puf koltuk üstünde oturan ve sağ kolunu masaya koymuş olan Natasha, "İnanırım," dedi ve güldü. "O kadar kahve içtikten sonra antrenmanlarda nasıl kusmuyorsun?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kahve Göz || Clint Barton
FanfictionClint Barton'ın şehirde en sevdiği kahveci kapanmak üzereydi. Bu durumda başka bir insan ne yapardı? Şehirde başka kahve dükkanları aramak ve kendi damak tadına uygun bir kahveyi bulmak için şehri dolaşmak mı? Hayır, Clint Barton bunu yapmayacaktı...