Clint Barton, duyduğu cevabın etkisinden kurtulamamıştı. Saniyeler geçiyordu ama o kendine gelmek yerine Tony Stark'ın turuncu camlı güneş gözlüklerinde kayboluyordu. Kendine gelmek için zihninde yankılanan sesi kenara itti ve suyun sesine odaklandı.
Dış seslere kulak vermek onu daima gerçeğe çağırırdı.
"Nasıl ya?" dedi Clint. Alkole karşı koymak istediği mesafe bir anda fazlalık gibi gözüktü gözüne. "Bir bardak da ben alayım şundan." Tony'nin oturduğu şezlong ile onun oturduğu şezlong arasında kalan ahşap sehpanın üzerindeki şişeden kendine bir bardak içki doldurdu. İçkiyi Tony kadar sevmezdi ama Steve kadar da mesafesini korumazdı. İkisinin arasında bir yerlerde olduğunu söyleyebilirdi kendi için... ancak niye Clint Barton kendi hakkında bir şey düşünürken kendini Steve ile Tony arasında sınıflandırma ihtiyacı hissetmeliydi ki?
Clint'in içkiye olan bakışı Clint Barton'a özel olmalıydı.
Elindeki bardağa baktı Clint. Daha içmeden mi sarhoş olmaya başlamıştı?
Kendini şartlamış olabilir miydi?
Tony oturduğu yerde doğruldu. Sağ eliyle kendi bacağına bir kez daha vurdu. "Şöyle ki Clint, ben de finansal anlamda en rahat dönemimden geçmiyorum. Diğer yandan zaten tüm orijinal Avengers ekibinin maaşı benim cebimden çıkıyor. Eğer unutmadıysan geçen ay da sana yıllık maaşını vermiştim."
"Evet," dedi Clint ve kafası sola doğru eğildi. "Şey, ben o parayla..." diye anlatacaktı ki cam kapının eşiğinde duran Happy'e gözü takıldı. "Yazlık ve de araba aldım."
"Steve yaptığı harcamalar konusunda senden daha mantıklı kararlar alıyor," dedi Tony. "Aslında, tüm orijinal ekip arasında, para harcamaya dair ders alması gereken sayılı kişilerdensin."
"Altı kişi arasında ne kadar sayılı olabilirim," diye yanıtladı Clint hemen.
"Ben de onu diyorum." Tony bir yudum daha aldı içkisinden.
Clint ısrar etmeden bırakmayı düşünmüyordu. "Hiçbir yolu yok mu?"
"Neden yazlık ve de araba aldın?" diye sordu Tony.
Clint'in yüzü, sağ tarafında kalan deniz manzarasına kaydı. "Ben de hep deniz manzaralı bir ev istemiştim. Ormanlık arasındaki evler daha ucuzdu evet ama oralar da sıkıcı olur diye düşündüm. Araba ise uzun zamandır almak istediğim bir şeydi, yaklaşık... yirmi yıl belki."
"Ve alır almaz kaza yaptı," diye arkadan araya girdi Kate Bishop.
"Kötü olmuş," dedi Tony. Güneş gözlüğü gözlerini örtse de Tony'nin ifadelerini okuyabiliyordu Clint. Diğer insanların aksine güneş gözlüğünün arkasını görebiliyordu. X-Ray görüşlü bir varlık gibi direkt camın arkasını göremese de renkli camın arkasındaki göz hareketlerini takip edebiliyordu.
Tony'nin gözlükleri klasik siyah cam yerine turuncumtırak bir cam olduğundan Clint için durum daha da kolaydı.
"İçerde konuşalım mı?" dedi Tony. "Ben de giyinmiş olurum."
"Peki," dedi Clint. İki adam oturdukları yerden kalkınırken Kate onlara baktı.
"Siz takılın, ben burada dururum."
Tony, kapı eşiğinde duran Happy'e baktı. "Bayan Bishop'ın ne isteği olursa olsun yerine getir."
"Ne istersem mi?" dedi Kate, onlarca imkansız isteği aklından geçirdiğini hiç gizlemeden.
"Abartıya kaçmadan tabi. Paralel evrene açılan boyut kapısını ya da zaman makinesini henüz icat etmedim, o yüzden... bildiğinden emin olduğum sınırları geçmeyeceğini umuyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kahve Göz || Clint Barton
ספרות חובביםClint Barton'ın şehirde en sevdiği kahveci kapanmak üzereydi. Bu durumda başka bir insan ne yapardı? Şehirde başka kahve dükkanları aramak ve kendi damak tadına uygun bir kahveyi bulmak için şehri dolaşmak mı? Hayır, Clint Barton bunu yapmayacaktı...