Aaron'la gerçekten birkaç günümüzü birlikte geçirmiştik. Hayatımın en mutlu olduğum zamanları olsa gerekti. Fakat kısa sürmüştü. Bu sabah annem uyanınca artık eve gitmem gerekiyordu.
Doğum günüme sayılı günler kalmıştı. Aaron'ın o gün ne yapacağını ne o ne de ben biliyorduk.
Belki de gerçekten ölürdüm. Bilmiyorum.
Annemin uyanır uyanmaz benim üzerimde kurmaya çalıştığı baskısını anlatmak imkansızdı. Beni fena azarladı. Aaron'ı da aynı şekilde. Annemin bize kızması ne kadar sinir bozucu olsada Aaron'ın annemi sessiz sessiz oturup dinlemesi hoşuma gitmişti. Bir daha onunla buluşamayacağımızı felan söyledi. Ama bunun olmayacağından da emin gözüküyordu.
Annemin benim için endişeleniyor olmasını anlıyordum. Ama bu benim hayatımdı. Bu kadar karışması fazla geliyordu.
Beni alıp eve götürmek istediğinde itiraz etmedim tabiki. Ama gitmeden önce eşyalarımı alma bahanesiyle üst kata çıkıp Aaron'la ateşli bir şekilde öpüşmeye başlamıştık. Beni sertçe sehpaya yasladığında üzerinde bulunan vazo kırılmıştı. Annemin aşağıdan gelen bağrışlarını duyunca telaşla Aaron'dan ayrılmıştım.
"NE OLUYOR YUKARDA! KUMSAL ÇABUK GEL NAPIYORSUN İKİ SAATTİR!?"
Aaron da neredeyse benim kadar telaşlı bir şekilde pijamalarımı ve telefonumu elime tutuşturup odadan çıkardı. Sonunda Aaron'ın evinden ayrıldığımızda yol boyunca da annemin söylemelerini ve bana kızmalarını dinlemiştim. Ah neden Aaron bizi iki dakikada şipşak eve bırakmıyor diye soracak olursanız çünkü annem istememişti. Onun yüzünden onca yolu yürüyorduk şimdi. Aaron'ın evinin yakınlarından dolmuş bile geçmiyordu oysaki.
Odama uzun zaman sonra ilk defa girmiştim. Tozlanmış eşyalara bakıp yüzümü buruşturdum. Annem odama peşimden girip bana somurtarak bakmaya devam etti.
"Anne tüm gününü böyle peşimde dolaşıp bana kızmaya mı harcayacaksın?"
"Gerekirse evet."
Anneme her seferinde anlatmaya çalıştığım şeyi yine tekrarladım.
"Anne anlamıyor musun? Aaron seni de beni de kurtardı. Neden hala onun iyi birisi olduğuna inanmıyorsun?"
"Neden kurtardığını sende bende çok iyi biliyoruz!"
"Ne? Yine melezi bir başkasının eline vermek istemediğiyle ilgili saçmalıycak mısın? O zaman seni neden kurtardığını da açıklarsın heralde."
Ses çıkarmadan suratıma bakmaya devam etti. Sonunda odamı terk etmeye ikna ettiğimde gitmeden konuşmaya devam ediyordu.
"Ben onu bunu bilmem Kumsal. O vampirden uzak duracaksın. Doğum gününe az kaldı. Dikkatli olmalıyız."
Oflayarak kapıyı kapattım.
Yatağıma uzanıp Aaron'ı ve iki gün boyunca yaptığımız şeyleri düşündüm.
Aklınıza farklı şeyler getirmeyin o günden sonra tekrar birlikte olmadık. Evet yakınlaştığımız zamanlar oldu ama daha ileri gitmedik.
Mesela yarıda kalan Alacakaranlığı bitirdik. Aaron'ın tüm dizi boyunca Edward'a ettiği küfürleri dinledim.
Annemi uyurken kısa bir süre tek bırakıp sahilde yürümeye gittik. Tabii Aaron güneşi sevmediği için gecenin bir vaktinde gitmiştik oraya. Eğlenceliydi yinede. Ortalıkta pek kimsenin olmaması da daha rahat davranmamızı sağlamıştı. Gitmişken açık bir kafede yemek de yiyip tekrar eve dönmüştük.
Aaron'ın bana olan ve içimi ısıtan samimi bakışlarını hala unutamıyordum. Sanki çok güzel bir rüyadaymışım gibi hissettiriyordu. Gerçek olduğundan şüphe ediyordum sürekli.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MELEZ
VampireAnnesi bir insan babasıysa vampir... Kuralları çiğneyip birlikte olan bu iki aşığın bir çocuğu olur. Bu yüzden babası idam edilir. İdam edilirken herkesin zihninden kızını siler. Kızının güvenliğini sağladıktan sonra ölür. Fakat zihin okuma gücü ola...