Bulut'un hemen önünde onun boynuna sarılmış bir adet Aaron belirdi birden. Şuan tam olarak benim tanımıma uyuyordu. Sadece öldürmek için var olan bir azrail gibiydi. Sinirden alnında ortaya çıkmış damarları onu daha da korkutucu kılıyordu. Gözlerini sinirle Bulut'a sabitlemiş ve şuan tek amacı onu öldürmekmiş gibiydi. Bunu engellemem lazımdı ama nasıl?
Aaron... o başından beri odamdaymış meğerse. Gittiğini sanmıştım. Her saniye beni izliyormuş ama. Hiçbir zaman yalnız değil miydim ben? Bu olayın ürkütücülüğü tüm bedenimi sardı. Sürekli izlenmek. En büyük korkularımdan birisi izlenmekti. Ayrıca vampirler görünmez olabiliyor muydu? İzlediğim filmlerde hiç böyle bir şeyle karşılaşmamıştım. Ama biz normal hayattayız Kumsal. Demek ki olabiliyorlarmış. Peki Bulut onun burada olduğunu nasıl anladı? Orası koca bir soru işaretinden ibaretti. Gözlerim ikisi arasında gidip geliyordu. Bulut'u kurtarmalıydım. Onun Aaron'dan yana hiç şansı yoktu. Aaron bir vampirdi. Bulutsa sıradan bir insan ve bende sıradan bir insandım. Bulut'u bir vampirin elinden nasıl kurtarabilirdim? Ne Bulut'un ne de benim yapabilecek bir şeyimiz yoktu. Ama bu şekilde kabullenemezdik sonumuzu. Dilim benden habersiz hareket etti.
"Aaron."
Gözleri kısa bir süreliğine bana çevrildi. Bulut onun bu açığından yararlanıp ellerinden kurtuldu. Bir işe yaramış olmak güzel duyguydu ama hala ondan kurtulamadı. Sadece birkaç saniye daha direnebilmesine yardım edebilmiştim. Bu yeterli değildi. Onların yanına gitmeye çalıştım ama ayaklarım tam tersi yönünde hareket ediyordu. Bulut Aaron'un kazağının yakalarından tutup pencereye götürdü. Bu hareketi beni şaşırtmıştı. Aslında Bulut'a değil Aaron'a şaşırmıştım. Onun ellerinden kolayca kurtulması lazımdı. Ama zorlanıyor gibiydi. Birden ikisi birlikte pencereden aşağı düştüler. Çığlık attım. Aaron'a bir şey olmazdı ama Bulut. O bir insan. Hemen pencereye koştum. Aşağıda büyük bir kavga vardı. Neyseki Bulut'a bir şey olmamış. Şaşırdığım şeyse hala Aaron'a karşı direnebiliyor olması. Neredeyse aynı güçtelermiş gibi gözüküyordu. Arkamdaki kapı açıldı. Arkamı döndüğümde annemi gördüm.
"Neden bağırıyorsun?"
Hemen pencereden çekilip perdeyi çektim. Ne diyecektim anneme.
"Ne bağırması? Kim bağırmış? Ben mi? Yanlış duymuşsundur. Ben neden bağırayım ki? Hemde ortada bir şey yokken. Kim bağırır ki durduk yere? Yanlış duymuşsun işte. Bence git sen. Bende ders çalışıyordum zaten. Ders çalışırken neden bağırır ki bir insan. Yani matematik soruları onun boğazına yapışmadığı sürece. Sonrada ikisi birlikte pencereden atlayıp dövüşmeye devam etmediği sürece... Neden bağırayım? Bunlar normal şeyler. En fazla matematik sorularına bağırmışımdır. Yani ortada bir şey yok. Bağırmak filan yok. Çok ciddiyim. Biliyor musun ben en son ne zaman bu kadar ciddi olduğunu dahi hatırlamıyorum. Ben ciddi bir insanımdır oysaki. Ama bak şuan daha bir ciddiyim. Hiç olmadığım kadar. Yani beni ciddiye alsan iyi olur. Çünkü ciddiyim. Sen değil misin? Ben öyleyim. Biliyor musun belki de sen bağırdın da haberin yok. Bak bu daha mantıklı geldi. Ya da matematik sorularıyla kavgamız mı daha mantıklıydı? Yok ya sen bağırdın kesin. Matematik sorularıyla kavga etmek istiyordum oysaki. Ama sen bağırmışsın ben değil. Neyse artık matematik sorularıyla da başka zaman kavga ederim. Sen de durduk yere niye bağır......."
Kapı suratıma kapatılmıştı. Az önce baya saçmaladım sanırım. Napim bu son zamanlarda yalan makinem bozulmuş. Benim suçum ne? Neyse, önemli olan bu değil. Tekrar pencereye döndüm. Aşağı baktım ama kimse yoktu. Kesin Aaron Bulut'u öldürdü. Hayır bu olamaz. Bir insan benim yüzümden ölmüş olamaz. Buna da dayanamam artık. Akın'ın ölümü bile bunun yanında çok hafif kalır. En azından onda benim bir suçum yoktu. Ama Bulut... Hayır olmaz. Ne kadar sinir bozucu bir insan olsada benim yüzümden ölemez. Ne olduğunu acilen öğrenmem gerekiyordu. Ama nasıl? Aaron'un numarası.. onu arasa mıydım? Evet onu aramalıyım. Başka nasıl öğrenebilirim ki? Hemen telefonumu aramaya başladım. Ama telefonum hiçbir yerde yoktu. Bu lanet olası telefon dünden beri neredeydi? Kafayı yemek üzereyim. Aaron'un Bulut'u öldürmüş olabilmesi düşüncesi beni deli ediyordu. Hemen ceketimi aldım. Dışarı çıkıp onları aramalıydım. Anneme gözükmeden odamdan çıktım ve parmak uçlarımda aşağı indim. Annem sanırım odasındaydı. Salondan da güvenli bir şekilde geçtikten sonra ayakkabılarımı elime aldım. Kapıyı yavaşça açtım ve dışarı çıktım. Umarım annem benim yokluğumu fark etmezdi. Hızlıca ayakkabılarımı giydim ve onları aramaya başladım. Evin arka tarafına gittim. En son buradaydılar. En ufak bir ses duymaya çalışıyordum ama yoktu. Burada olan tek şey sessizlikti. Aaron ya da Bulut'dan hiçbir iz yoktu. Evden uzaklaşmaya başladım. Onları bulmalı ve Bulut'un ölmediğinden emin olmalıydım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MELEZ
VampireAnnesi bir insan babasıysa vampir... Kuralları çiğneyip birlikte olan bu iki aşığın bir çocuğu olur. Bu yüzden babası idam edilir. İdam edilirken herkesin zihninden kızını siler. Kızının güvenliğini sağladıktan sonra ölür. Fakat zihin okuma gücü ola...