Her şey berbat ilerliyordu. Ne yapacağımı bilmiyordum. Korkuyordum. Hemde çok.
3 gün geçmişti. Aaron gelip bana hamile olduğumu söyleyip çekip gitmişti. Ve hala geri gelmemişti. Beni böyle bir yükle baş başa bırakmıştı. O da yetmezmiş gibi karnım iyice belirgin bir hal almaya başlamıştı. Annemin anlamaması için sürekli geniş şeyler giymeye başlamıştım.
Tek başıma ne yapacağımı bilmiyordum. Sürekli midem bulanıyor ve başım dönüyordu. Annemin bunları anlamaması için iyice odama kapanmıştım.
Sorunlarım sadece bunlar değildi.. mesela eskisinden daha fazla yemek yemeye başlamıştım. Son iki gündür tam olarak doyduğumu hatırlamıyordum o kadar şey yememe rağmen. Karnımdaki şey sürekli yemek istiyordu sanki. Orada bir canavar besliyormuşum gibi hissettirmeye başlamıştı.
Beni bu halde yalnız bırakan Aaron'a çok sinirliydim. Ama kendimi 'o şuanda bu durumdan kurtulmak için bir şeyler arıyordur heralde' diye rahatlatmaya çalışıyordum. Yinede beni görmeye gelmesi gerekiyordu. Bu neden teorimi çürütmeye çalışsada tek tutunduğum şey bu olduğu için çürütmesine izin vermiyordum.
Midem yeniden bulanınca kusmak umuduyla tualete gittim. Ne kadar uğraşsam da yine kusamayınca ağlamaya başlamıştım. Karnımdaki şeye hitaben konuştum.
"Neden bana bunu yapıyorsun?"
Bir cevap bekler gibi sustum. Gözyaşları yanaklarımdan süzülüyor ve bazıları ağzıma giriyordu. Tuzlu tad daha çok midenin bulanmasına sebep olmuştu. Birkaç kere öğürdüm fakat yine başarısızlıkla sonuçlanmıştı.
"En azından kusmama izin ver."
Diye yakındım. Ama asıl ağlama sebebimin mide bulantısı olmadığını hepimiz biliyorduk. Korkuyordum. Aaron yanımda olsaydı bu kadar korkmazdım oysaki.
"Baban nerede? Neden beni yalnız bıraktı?"
Çömeldiğim yerden zorlukla kalktım. Hıçkırıklarımı durduramıyordum.
Aynanın karşısına geçip yansımama baktım. 3 gün içinde yaşadığım çöküş gözle görülür cinstendi. Hasta gibi gözüküyordum. Ölümü bekleyen bir hasta gibi..
Yüzüm çökmüştü bildiğin. Rengim kireç gibiydi. Göz altı morluklarım biraz da ten rengimin beyazlamasından da kaynaklı olarak yüzümün en çok dikkat çekilen yanı haline gelmişlerdi. Dağınık saçlarım da cabasıydı.
Burnumu çekip gözümdeki yaşları sildim. Yüzümü soğuk suyla yıkayıp banyodan çıktım.
Burada böyle oturup Aaron'ı beklersem ölüp gidecektim sanırım. Belki de Aaron'ın evine gidip -eğer oradaysa- ona hesap sormalıydım. Belki bu beni daha iyi hissertirirdi. Ah iyi hissetmekten kastım keşke Aaron'a kızacağım için olsaydı ama Aaron'ı göreceğim içindi. Bir an başına bir şey gelmiş olabilme ihtimalini düşündüm. Ama hızla bu düşünceyi kendimden uzaklaştırdım. Bunu düşünmek bile istemiyordum.
Artık oraya gitmeyi aklıma koymuştum. Gidip kontrol etmeliydim gerçekten. Yoksa asla rahatlayamayacaktım.
Odamdan çıktım. Annemi bulmakla uğraşamazdım bu yüzden elimden geldiğince yüksek bir sesle bağırdım.
"ANNE BEN BİRAZ DIŞARI ÇIKIYORUM."
Merdivenlerden aşağı inerken mutfaktan cevap geldi.
"Nereye gidiyorsun?"
"Hava alıcam biraz. Odada oturmaktan bunaldım."
Ses gelmeyince ayağıma ayakkabılarımı geçirip dışarı çıktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MELEZ
VampireAnnesi bir insan babasıysa vampir... Kuralları çiğneyip birlikte olan bu iki aşığın bir çocuğu olur. Bu yüzden babası idam edilir. İdam edilirken herkesin zihninden kızını siler. Kızının güvenliğini sağladıktan sonra ölür. Fakat zihin okuma gücü ola...