Gelmeliydi.... Neden gelmedi?
Gözlerim kapanıyordu. Sağ elimle yaralar açtığım bileğime baskı yaptım. Daha fazla kan kaybedemezdim. Annemi çok zor durumda kalmadığım sürece çağıramam. Beni bu halde görmesini istemiyorum. Bu işi başıma kendim açtım ve kendim halletmeliyim. Başım dönüyordu. Çok zorlansam da yerden kalkmayı başarmıştım. Yerdeki kanları daha sonra temizlemeliyim ama şuanda olmaz. Bunu yapabilecek gücüm yok. Duvara yaslana yaslana odama gelmeyi başardım. Daha fazla ayakta duramayacağım için yatağa oturdum. Pansuman yapmalıyım. İlk yardım çantası nerede? Kalkıp arayamam da. Her şeyi çift görmeye başlamıştım. Bayılmama ramak kalmıştı. Ama burada pes edemezdim.
Bir ses geldi kulağıma. Kafamı anında pencereme çevirdim. Aaron? Bulut? Ya da sadece bir kedi. Aynı sesi tekrar işittim. Sanki birisi pencereme tırmanıyordu. Lütfen bu doğru olsun. Ve hafif eğik penceremin açıldığını gördüm. Etraf bulanık gözüküyordu ama içeriye birisinin girdiğini görebiliyordum. Koyu kıyafetler... Bulut bugün mavi bir tişört giymişti sanırım. Rüyamda ki Aaron ise siyah. Aaron genelde de koyu giyinir zaten rüyamda öyle görmem şaşılacak bir şey değil. Peki ya neden şimdi gelmek zorundaydı ki? Bundan yarım saat önce beni kurtarmaya gelseydi ona eskisi gibi davranmaya devam edicektim. Ya da yarım saat sonra gelseydi hayatımdan tamamen çıkartmış olacaktım. Ama o tam olarak şuanda gelmişti. Şimdi ne yapmalıyım peki? Sanırım bundan sonrasını belirleyecek olan Aaron'ın ta kendisiydi.
Pencereden içeriye girdi ve yanıma gelmeye başladı. Yürümekte zorlanıyor gibi bir hali vardı. Tam olarak göremiyordum. Sanırım bayılmadan önceki son dakikalarımı yaşıyorum. Çünkü başım feci dönüyordu. Midem bulanıyordu. Fazla kan kaybetmiş olmalıyım.
Aaron sonunda yanıma gelebildiğinde dizlerinin üzerine çöktü. Kıyafetleri kanlıydı. En azından bunu ayırt edebiliyordum. Sağ eliyle karnının sol köşesini sıkıyordu. Yaralandı mı? Neden ki? Benim bileğimi yakalayıp inceledi.
"Aptal kız."
Aptal olduğum doğru. Bir şey demiyeceğim. Tişörtünü çıkarıp yırttı ve kanlı olmayan kısmıyla bileğimi bir güzel sardı. Kendisi yaralıyken bile benimle ilgileniyordu. Sanırım ona eskisi gibi davranmaktan başka çarem yok. Nasıl yaralandığını gerçekten çok merak ediyordum. Bunu ona sormaya karar verdim.
"N..ne oldu sana böyle?"
Konuşurken zorlanmıştım. Bileğimi bırakıp bakışlarını bana sabitledi.
"Senin yüzünden.... Senin yüzünden yine ona karşı kaybettim."
İlk başlarda fısıltı şeklinde çıkan sesi sonlara doğru yükselmişti. Ama söylediklerinden bir şey anlamamıştım. Benim yüzümden mi? Kime karşı kaybetti? Bu çocuk ne diyor böyle?? Devam etmesini beklercesine ona baktım.
"Yine bana seslendin ve ben ondan güçlü olmama rağmen ona karşı ikinci kez yenildim. Bu çok ezikçe. Ben bu olamam."
"Kim? Kime karşı yenildin?"
Gözlerimi açık tutmak için çok büyük çaba sarf ediyordum. Ama kendimi daha fazla tutamadım ve kafam yastığa düştü. Hayır bayılamam. Şimdi olmaz. Gözlerimi kapatamam.
"Beni böyle değiştirmenin bedelini ödiyceksin. Benim zayıf noktam olmamalı."
Bir süre sessizlik oldu. Gözlerimi açık tutmak için çok çaba sarf ediyordum fakat artık gücümün sonlarına gelmiştim. Ve sonra tekrar konuştu.
"Ama sen benim zayıf noktam oldun."
Zayıf noktası mı? Bir şeyler söylemek istedim ama gözlerim sonunda isteğine kavuştu ve kapandılar. Onlara daha fazla hayır diyemezdim. Etraf siyaha boyandı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MELEZ
VampireAnnesi bir insan babasıysa vampir... Kuralları çiğneyip birlikte olan bu iki aşığın bir çocuğu olur. Bu yüzden babası idam edilir. İdam edilirken herkesin zihninden kızını siler. Kızının güvenliğini sağladıktan sonra ölür. Fakat zihin okuma gücü ola...