medya: hwan ve babası seojun
(adamın ig hesabı: hi.880515)günaydın bölümüü
---
"Ah, Hyunjin..."
"Üzgünüm." Hyunjin hareket etmeye bir süreliğine ara vermiş, sakince beklerken Jeongin'in boynuna küçük öpücükler bırakmaya başlamıştı. "İyi misin?" dedi yavaşça.
"İyiyim, sadece, acıttın."
Hyunjin küçüğünün kulağına yaklaşıp fısıldadı. "Özür dilerim meleğim."
Jeongin büyüğünün beline sardığı bacaklarını sıkılaştırırken Hyunjin mesajı almış, Jeongin'in tenini yavaşça okşayıp gelgitlere devam etmişti. Bir eliyle Jeongin'i okşarken diğeriyle yataktan destek alıyordu.
Sonunda son noktaya gelip, hafifçe kasıldığı sırada elinde hissettiği sıcaklıkla hafifçe gülmüştü. Jeongin'i öpüp, içinden çıkarak kendini yatağa bıraktı büyük olan.
Jeongin nefes nefese kendini yanına bırakan bedene dönmüş, yorgunca gülümseyerek gözlerini kapatmıştı.
"Sözde evi temizlemeye geldik." dedi kesik nefesleri arasında sertçe yutkunarak.
"Bayağıdır sevişmiyorduk." dedi Hyunjin yan dönerek. Kolunu kaldırmış, gülümsemişti. "Gel buraya."
Jeongin yatağında kayarak Hyunjin'e ulaşmış, göğsüne sokulup gözlerini kapatarak nemli ve sıcak göğsünü öpmüştü. "Seni seviyorum." diye mırıldandı Hyunjin küçüğünün saçlarını okşarken.
"Ben de." Jeongin bir süre sevgilisinin göğsünde nefesini düzene sokmaya çalışırken komodine bıraktığı telefonu çalınca gözlerini açıp uzanmış, Seungmin olmasının rahatlığıyla açmıştı.
"Efendim ağabey?"
"Ne zaman alacaksınız bizi? Felix bıraksın olmadı." dedi Seungmin.
"Şey ağabey, akşama doğru alsak olur mu? Evi toparladık ama alışveriş falan yapmadık." dedi Jeongin çekinerek.
"Yuh oğlum, kaç saattir ev mi temizliyorsunuz?" dedi Seungmin şaşkınlıkla.
"Son bir saat hariç, ehe." dediğinde Seungmin gülmüştü.
"Tamam, işinizi bitirin gelip bizi alın." Seungmin onayı alıp telefonu kapatmış, salonda kucağında mayışan oğluyla otururken ona göz kırpan eşine gülümsemişti.
"Ne yapmışlar?"
"Temizlik yeni bitmiş, markete gideceklermiş." Ufak detaylar çok da önemli değildi.
"Biz gideriz markete." dedi Chan oğlunu pışpışlarken. Sunoo emziği ağzından düştü düşecek haldeyken Chan'ın kucağına oturmuş, başını göğsüne yaslayarak yarı açık gözleriyle etrafı izlemeye çalışıyordu. Özellikle Seungmin ve Chan'ı takip etmek için uğraşıyordu.
"Bebeğim, bırak halletsin iki genç. Bunalmışlardır bebekle hareket etmekten." dedi Seungmin telefonu eşofmanın cebine atarken.
"Eh, akşam yemeğine de kalırsınız öyleyse oğlum." dedi Felix'in annesi.
"Eve gideriz ya, yeterince yük olduk size. Yarın son gün, bu akşam dinlenin." dedi Jisung gülümseyerek. Etrafta dolanan Hwan'a gülümseyerek gelmesini işaret ederken Hwan başını iki yana sallamış, koşarak Sunoo'ya gideceği sırada babası tarafından yakalanmıştı. "Hop, orada dur bakalım çocuk adam. Sunoo yasak sana, vuruyorsun çocuğa."
"Bebi, cici bebi." dedi Hwan eliyle kendi saçlarını severken. Chan gülerek eliyle, gel gel, yapmıştı.
"Sadece seveceksin, gel buraya velet."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
kaçak damatlar⁴
FanfictionSunoo susmak yerine ağlamaya devam ederken Chan oflayarak oğlunun boynunu öptü. "Bebeğim keşke ağlamasan." "İçi açılır çocuğun, ağlasın." dedi Jisung. "İçine dert olacak neyi var bu çocuğun el kadar boyuyla ya? Ne derdin var bebeğim, sevgilin mi ayr...