''Sen benden kaçıyor musun?''
Chan, sonunda yakalamayı başardığı arkadaşına doğru konuşurken Changbin küçücük mutfakta geri adımlayıp boğazını temizledi. "Yo, ne alaka?''
"Changbin."
"Ya birader bizim sıpanın yaptığından sonra ne demem lazım bilemedim sıkıştırma işte. Özür dilerim, çektim ben kulağını." Changbin telaşla konuşurken Chan gülerek mutfağın kapısına yaslandı.
Koca katta sadece ikisi vardı.
''Saçmalama Changbin."
"Ceza falan verdim ben için rahat olsun yedi fırçayı bir güzel."
"Changbin, üstüne gitme çocuğun."
"Çok kızamadım tatmin olmadıysan sen-" Chan hala konuşan arkadaşına ulaşıp ona sarıldığında Changbin susmak zorunda kalmıştı.
"Dinlemiyor musun beni?''
"Ne?"
"Hoşuma gitmedi ama dur demeyle durmazlar işte. Hataları engelleyelim yeter, oğlum yeğeniyle fingirdiyor diye arkadaşımla aramı bozacak değilim. Sunoo da az değil, evde öpüştüğüne göre..." Changbin derin bir nefes alarak Chan'a sarılıp alnını geniş omzuna yasladı.
"Hwan iyice ele avuca sığmamaya başladı, elimden geldiğince bir şeyler yapmaya çalışıyorum."
Chan arkadaşının sırtını sıvazlarken gülümsedi. "Babası olsan bu kadar ilgilenirdin Changbin, emin ol harika büyüttün onu. Birbirlerinden cesaret alıp coşuyorlar, bakma."
Changbin gülümseyerek geri çekilmiş dolan gözlerine hava yapmıştı. "Ablam benimle gurur duyuyordur, ha?"
"Gözü arkada kalmamıştır bile, keyfine bakıyordur orada. Emin o senden." Changbin gülerek bardağına su doldurup içmiş, derin bir nefes almıştı.
"Baba! Amcalar!''
Bütün katı Sunoo'nun sesi doldururken Sunoo mutfağa girmiş, babasına arkadan sarılırken koştuğu için dengesini bozup birkaç adım atmasına sebep olmuştu.
"Bebeğim."
"Matematikten yüz aldım o yüzden kutlama yapmak lazım. Babama gittim işim bar diyip söylendi, kırıcı. Changbin amca ağlıyor mu?" Sunoo başını yana eğip amcasına bakarken gülümsedi.
"Yüz aldım diye çok mutlu oldun değil mi?" derken gülerek büyüğüne gitmişti.
"Ya, çok mutlu oldum." Changbin kendisine sarılan çocuğun yanağını sıkmıştı.
"Niye ağladın? Jisue ablayı mı özledin?"
"Hm." Changbin gülümsemiş, Sunoo'nun yanaklarını sıkıştırmıştı. "Hwan hiç yüz almadı, nasıl kutlamamız gerekiyor şimdi bunu?"
"Öpücük ve gülümsemeyle. Gülümse bakayım, heh, şöyle. Kimseye söyleme en çok sana yakışıyor gülümsemek.'' Changbin gülerek küçüğünün saçlarını karıştırdı.
"Hwan'ı da böyle mi tavladın?"
"Tch, ben ona küçüklüğünden aşığım. Merhabalar, ups, Chan ağabey?" Hwan içeridekileri görmeden konuştuğuna pişman olurken duraksamıştı. Sevgilisinin babasının bu katta olmadığını düşünmüştü sesini duymayınca.
"Ya, Chan ağabey. Gel buraya bacaksız." Chan oğlanı ensesinden yakalayıp hafifçe elini sıkarken Hwan acısa da dişlerini sıkıp ses çıkarmamıştı.
"Baba acır ya, ne yapıyorsun?" Sunoo sevgilisini korumaya çalışırken Hwan susmasını işaret edince hepsi gülmüş, Chan da oğlanı rahat bırakmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
kaçak damatlar⁴
FanfictionSunoo susmak yerine ağlamaya devam ederken Chan oflayarak oğlunun boynunu öptü. "Bebeğim keşke ağlamasan." "İçi açılır çocuğun, ağlasın." dedi Jisung. "İçine dert olacak neyi var bu çocuğun el kadar boyuyla ya? Ne derdin var bebeğim, sevgilin mi ayr...