şey... ben üniversiteyi kazandım!! sınıf öğretmeni olup bebişlerinizi okutacağım 🥺🥺
---
"Baba, baba! Hediyelerimi açalım lütfen!" Sunoo elindeki poşetleri odasına götüren banasının kolunu tutunca Chan onaylamıştı. "Salona geç o zaman."
"Yes! Hadi üstümü değiştirelim." Seungmin gülerek elinden tutup onu odasına sürükleyen oğlunun peşinden gitmiş, birkaç dakikada üzerini değiştirip kendisi de giyinerek salona geçmişti.
Üçü koltuğa yerleştiğinde Chan hediyeleri oğlunun önüne bıraktı.
"Kimden başlayalım?" derken poşetlere bakıyordu. Hiçbiri büyük değildi ama hangisini kimin verdiğini hatırlıyordu.
"Bizden mi, Hwan'dan mı?"
"Amcamlardan?" Sunoo eline üç poşeti alırken Seungmin onayladı. "O zaman Changbinlerden başla."
"Bakalım ne almışlar?" derken küçük paketi açmıştı. İçinde Joseon döneminden bir ferman gibi duran kağıtlardan vardı. Kağıdı açarken kaşlarını kaldırdı.
"Sevgili Sunoo, biz Felix ve Changbin." derken devamını içinden okudu.
Sunoo adına yetimhaneye büyük bağış yapmışlardı, karşılığında da gökyüzünxeki yıldızlardna birini almışlardı. Sunoo, bundan önceki doğum gğnlerinde ona pahalı pahalı hediyeler alan büyüklerinden bu hediyeyi aldığı için de mutlu olmuştu. "Umarım on sekiz yaşından itibaren sen de sık sık yetimhanedeki arkadaşlarına yardım edersin, bu ilki olsun."
"Baba! Çok tatlı bu!" Sunoo gülümserken Seungmin güldü. Birkaç hafta Sunoo da yetimhanede kalmıştı. Eh, Chae de senelerce oradaydı. Anlamlı bir hediyeydi bu.
"O zaman seneye doğum gününe kasar harçlıklarından biriktir." dedi Seungmin kağıdı alırken.
"Tabii ki biriktireceğim. Şimdi, şimdi amcamlar. Jeongin amcamlar evet." Sunoo Jeongin'in verdiği paketi açmış, geçen sene güzel bir filme bilet aldıkları için yine öyle bir ley beklemişti ama üzerinde kendi el yazıları olan iki dilek kartı vardı.
Haliyle yüzü düştü.
"O neymiş?" Chan elini uzatırken Sunoo kartları eline bıraktı. "Bilmem."
"Dilek hakkı mı?"
"Ne istersen bir seferlik yapacağız, dikkatli dile. Not: dilek hakkı dilemek yasak." Chan Jeongin'den öıktığı belli olan cümleye gğlerken Seungmin yüzü düşen oğlunun yanaklarını sıkıştırdı. "Bence güzel bir hediye bu."
"Ne işe yarayacak?" dedi Sunoo omuz silkip. "Daha eğlenceli bir şey bekliyordum."
"Bir hediye değil, iki hediye vermişler. İstediğini dilersin işte. Seni tatile götürebilirler, istediğin bir şeyi satın alabilirler, bir dileğini gerçekleştirirler. Sekiz yalına girdiğinde de aynı hediyeden vermişlerdi. Onlardan oyuncak ve tablet istemiştin." Seungmin gülerken Chan göz devirdi.
"Zaten aldığımız şeylerdi."
"Ne bilsin bebeğim, çocuktu o zaman. Şimdi daha büyük şeyler dilersin." Sunoo aklına gelen harika fikirlerle sırıttı. "Bu sefer eğlenceli olacak, ver babacık." Sunoo kartları babasının elinden alıp cebine yerleştirdiğinde Chan güldü.
Jisungların hediyesini açtığında büyük bir sessizlik ve duygu seli olmuştu. Kimliğinde yazan tarihe kadar mektup tarihi vardı.
"Selam isimsiz bebek, ben Jisung. Seni bulduğumuz gündeyiz. Henüz senin için güzel bir aile bulamadık ama eminim bulacağız." Sunoo elindeki mektubu salladı. "Bu zamanda mı buldular beni?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
kaçak damatlar⁴
FanficSunoo susmak yerine ağlamaya devam ederken Chan oflayarak oğlunun boynunu öptü. "Bebeğim keşke ağlamasan." "İçi açılır çocuğun, ağlasın." dedi Jisung. "İçine dert olacak neyi var bu çocuğun el kadar boyuyla ya? Ne derdin var bebeğim, sevgilin mi ayr...