Seungmin ellerini yastıklara koyup doğrulmuş, nefes nefese altında kalan eşinin kızarmaya başlayan boyunda göz gezdirmişti.
"Bir losyonun buna yol açacağını düşünmemiştim." dedi Chan. Seungmin tamamen üzerinden kalkmış, yer yatağında uyuyan oğlunu kontrol etmek için yere inmişti.
"Çikolata ve kakao kokusuna aşık olduğumu biliyorsun. Kakaolu losyon fena ilgi çekici." dedi Seungmin eğilip oğlunu öperken. Onu kucaklamış, yatağın boş kısmına yerleştirip yanına yastık bırakmıştı.
"Gel biraz daha uzanalım. Akşam uçakta uyuyamayacağız zaten." Seungmin onaylamış, Yatağın etrafında dönüp eşinin kolları arasına girerek çıplak göğsüne yatmıştı.
Denizden geldikleri gibi hepsi duş alıp uyumuştu. Seungmin ve Sunoo Chan'dan önce duş alıp uyuduğu için Seungmin anca uyandığında eşinin losyonunun değiştiğini fark etmiş, hala uyuyan oğlunun fırsatıyla Chan'ın boynunu öperken onu uyandırmış ve üstüne çıkıp ufak bir sabah kaçamağı yapmayı hedeflemişti.
Chan eşi ona sürtünmeye başlayınca gülerek durdurmuş, Sunoo'nun her an uyanabileceğini hatırlatarak sadece öpücüklerine izin vermişti. Sonuç olarak Chan'ın boynu ısırık izleri ve kızarıklarla doluydu, Seungmin ise uyarılmıştı. "Ben tekrar duşa girmeliyim." dedi Seungmin başını kaldırıp koluna yattığı eşinin yüzüne bakarken.
"Yaramaz bir ergen gibisin." dedi Chan eşinin kalçasına yavaşça vurup. Bacağına hafif teması olan sertliği elbette fark etmişti.
"En başından saan sürtünmemeliydim. Gidebilir miyim?"
"Bunun için izin mi alıyorsun?" Şaşırarak sorduğunda Seungmin'in yaramaz gülüşünü fark etmiş, başını yatığa bırakıp sırıtmıştı.
"Hayır belki gelmek istersin diye oyalanıyorum."
"Hayatım, yürü git banyonu yap." Seungmin eşine dil çıkarıp dirseğinden destek alarak doğrularak yüzüne baktı. "Harbi gelmiyor musun?"
"Seungmin, yorulduğunda iki bebekle aynı anda ilgileniyorum."
"Aman, iyi be. Dedoş seni." Seungmin yataktan tamamen kalkmış, banyoya girerken Sunoo'nun uyandığını fark etse de fark etmemiş gibi yaparak kapıyı kapatıp duş alma işine başlamıştı.
Chan, uyanıp etrafa bakarak kendisini fark eden oğluna dönerken; Sunoo da dönerek babasına kadar gelmiş ve göğsüne toslayınca gülmüştü.
"Güzel bebeğim." Chan oğlunun saçlarını okşamış, parmağını çenesine yaslamıştı. "Günaydın."
"Güğü."
"Hani dişlerin? Dişlerini göster bakalım, bugün de kontrol edelim sağlıklılar mı diye." Sunoo gözlerini sıkıca kapatmış, kocaman gülümseyerek babasına başını çevirmişti. Chan dirseğinden destek alıp çocuğun yüzüne eğilmiş ve dişlerine bakmıştı. Köpek dişlerinin ucu çıksa da henüz belli değillerdi.
"Umarım köpek dişlerin için ortalığı ayağa kaldırmazsın babacığım. Dün yoktu onların ucu." diyerek oğlunun alnını, yanağını ve boynunu öpmüştü. Tekrar yatağa uzandığında Sunoo tamamen onun dibine girmiş, yatakla göğsünün arasına yüzünü yaslayıp bacağını ve kolunu Chan'in üstüne atmaya çalışmıştı ama babasının kaslı bedeni buna pek izin vermemişti.
Chan gülerek oğlunu pışpışlarken kapı çalınca o tarafa döndü. "Gelebilirsin."
"Ağabey!" Jeongin büzdüğü dudakları ve çattığı kaşlarıyla odaya girmiş, yatağa oturmuştu. "Hm?"
"Hyunjin bana küstü."
"Ne oldu yine? Çocuk gibisiniz." dedi Chan kolunu yatağa uzatıp. Jeongin beklemeden uzandığında Chan onun saçlarını okşadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
kaçak damatlar⁴
Fiksi PenggemarSunoo susmak yerine ağlamaya devam ederken Chan oflayarak oğlunun boynunu öptü. "Bebeğim keşke ağlamasan." "İçi açılır çocuğun, ağlasın." dedi Jisung. "İçine dert olacak neyi var bu çocuğun el kadar boyuyla ya? Ne derdin var bebeğim, sevgilin mi ayr...