"Jeongin yardım eder misin?" Seungmin, Jisungların yeni evine taşınmasına yardım için giden herkese bir güzel yemek hazırlamış, arabadan onları ve Sunoo'yu aynı anda alamayacağı için küçüğünü aramıştı.
"Geliyorum ağabey." Seungmin telefon kapandığında gülümseyerek oğluna döndü.
"Baba."
"Efendim oğlum?"
"Üşü."
"Su yok ki, yukarıda içelim. Bak, amca geldi." Seungmin küçüğüne dönüp göz kırptığında Jeongin gülümsemişti.
"Poşetleri mi alayım Sunoo'yu mu?"
"Sunoo'yu al sen." Jeongin arabaya eğilip bebeği kucaklamış, boynunu öpüp taşıyabileceği poşetlerle beraber apartmana girmişti.
İkinci kata çıkıp açık kapıdan içeri ayakkabısını çıkararak girdiğinde diğerleri yorgunlukla oturuyorlardı.
"Ne zaman geliyor Chae?" dedi Chan mutlulukla. Hepsinin bu konuyu açmasıyla gülümsemeleri büyümüştü. İki ay kadar önce doktorla görüşmüş, Jisung'ın altı yaşlarında bir çocuğa babalık yapabileceği bir sağlık seviyesinde olduğunu öğrenmişlerdi. Yaş grubu belirlendikten sonra ise oldukça kolay olmuştu.
Jeongin oğlanı yere bıraktığında Sunoo koltuğa gidip tutunarak ayaklanmış, oraya yaslanıp ona toplanan ilgiden utanıp yüzünü koltuğa gömmüştü. Hepsi ona gülerken Jisung geciken cevabı verdi.
"Bu hafta gelecek, eve yerleşmemizi bekliyor yetimhanede." dedi Jisung gülümserken. Ondan uzakta kalan eşine bakmış, başını yana eğmişti. Minho da en az onun kadar mutluydu.
"Lee Chae, çok tatlı bir görseniz!" Jisung heyecanla konuşurken diğerlri güldü.
"Biz gördük ama..." demişti Felix gülerken. "Henüz tam anlamıyla tanışamadık prensesle."
"Kaç yaşında demiştiniz?" Hyunjin yeğenini kucağına alıp onunla oynaşırken sorduğunda Minho cevapladı.
"Bu sene ocakta altı yaşına girmiş. Ailesi trafik kazasında o daha bebekken ölmüş, akrabaları da sahip çıkmamış. Chae oradaki en sessiz çocuktu, cinsiyetini önemsemedik aslında ama zaten oğlanlar sevmedi bizi." Jisung aklına gelen şeyle kıkırdadı.
"Minho'yu yakışıklı diye sevmediler, kızlar onlara bakmazmış Minho'ya bakmaktan." Hepsi gülüşürken Seungmin elinde poşetlerle eve girmiş, kapıyı kapatıp elindekileri yere bırakmıştı.
"Yang Seungmin ev yemekleri! Siparişiniz var!" Gülümseyerek salona girdiğinde Chan dizini patpatlamıştı ama eşine dil çıkarıp orta sehpaya yiyecekleri koymuş, tek tek poşetlerden çatalı kaşığı dahi çıkarıp masayı sermişti. Oğluna su vermek için onu kendine çekmiş, bardağı dudaklarına yerleştirip susuzluktan ölecekmiş gibi davranan oğlunun ağzından sızdırarak su içmesine gülmüş ve peçeteyle ıslanan yerleri kurulamıştı.
Hepsi geçip oturduğunda Sunoo salonda emekleyerek geziniyordu.
"Kediler nerede?" dedi Seungmin şaşkınlıkla.
"Birinci kattaki teyze vardı ya, o bakıyor şimdilik. Eve yerleştiğimizde Chae gelmeden kedileri eve getireceğiz." dedi Jisung.
"Chae için çok güzel bir aile olacaksınız, bakın yine çok mutlu oldum." Seungmin arkadaşlarını gülümsetmeyi başardığında Minho eşini izliyordu.
"Chae'nin upuzun yumuşacık saçları var, Jisung aşık oldu kıza."
"Kızımıza, kızımıza!" Jisung eşine kaşlarını çatarak bakarken Minho özür dilemiş, etrafa bakınıp Sunoo'yu aramıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
kaçak damatlar⁴
FanficSunoo susmak yerine ağlamaya devam ederken Chan oflayarak oğlunun boynunu öptü. "Bebeğim keşke ağlamasan." "İçi açılır çocuğun, ağlasın." dedi Jisung. "İçine dert olacak neyi var bu çocuğun el kadar boyuyla ya? Ne derdin var bebeğim, sevgilin mi ayr...