Bir Gün Çenem Yüzünden Öleceğim!

844 87 7
                                    


Müzik güzeldir dinleyin aga!

Bölümler kısa ama acayip eğlencelidir!

SEVİLİYONUZ LAN!

Yorum yapmayı ve Vote atmayı unutmayın şu aşağılarda olacak parmağınız kopmuyor atınca haberiniz olsun :)

İYİ OKUMALAR!

ÇİN MALI MARVEL SUNAR!


Bu dünyaya düşmeden önce Yaseminden gizli bazen geceler dışarı çıkardım. Bu konuda o kadar iyiydim ki, Tony Stark'ın hiç bu konuda uzmanlaştığını düşünmüyordum. Adam doğuştan rahatı ben ise her zaman tetikte kalmak zorundaydım. Şu an üzerimdeki siyah deri ceket ve eskitilmiş bir kot giyiyordum gözlerimde siyah güneş gözlükleri vardı. Kafamda ise siyah şapka kaldırımın ortasında duruyordum. Küçük bir pansiyondu. Yavaş adımlarla içeriye girdim. İçeriye girdiğimde duvarların garip bir yeşil renginde duvar kağıtlarıyla dolu olduğunu görmüştüm. Küçük bir girişti hemen sağ tarafta resepsiyonist'in bulunduğu yere baktığımda bir Hintli adam görmüştüm.

"Selam!" dediğimde adam önündeki televizyondan akşam kuşağını izlemeyi yeni bırakmıştı.

"Ha."

"Hoş geldiniz!" dedi heyecanla "Oda için mi gelmiştiniz?" diye sorduğunda, hemen cevap verdim.

"Şey, ben bir arkadaşıma uğramak için gelmiştim de" diyerek elimi enseme götürdüm, Cengiz'ken en çok yaptığım davranıştı. Boşuna atalarımız dememişti Can çıkar huy çıkma.

Hintli adam biraz bozulmuştu. Etrafa baktığımda bu pansiyonun pek de para getirmediği kesindi, adam müşteri bulmakta zorlanıyor olmalıydı.

"Adı nedir, efendim?" diye sorduğunda, kaşlarımı çatma isteğimi zor durdurmuştum.

Bu yerde müşteri gizliliği denen bir şey yok muydu? Her önüne gelene müşterinin yerini söylersen seni üç güne kalmaz kevgire çevirirler be adam!

"Frank Castle." Dediğimde adam önündeki kağıtlara bakmaya başladı.

"Ah, efendim Frank isminde bir kişi var ama soyadı Castle değil." Dediğinde, kendime karşın gözlerimi devirmek istemiştim.

Tabi ki de adamın soyadı gerçek soyadı olmayacaktı. Adam bir paralı asker. O adamın ne kadar düşmanı olabileceğini biliyor musun sen? Neyse, şu an kendi aptallığıma kızamam.

"Lütfen oda numarasın söyleyin." Diyip gülümsedim.

Hintli adam da benimle gülümseyip kağıtlara yeniden baktı.

"27 numara. İkinci kata." Dediğinde başımla onayladım.

"Sağ ol." Diyerek merdivenlere doğru yöneldim.

Açıkçası bu yerin asansörüne güvenmiyorum. Bina çok eski, maazallah asansör boşluğuna düşerim falan sonra tamamıyla başka birisi olarak uyanırım.

"Yok kalsın."

Bu vücut kesinlikle çok kolay yoruluyordu. Adamın tek egzersiz olarak gece hayatını kullandığı çok beliydi. Bu belimle dansöz gibi kıvırabilirdim bile. Daha birinci kata gelmiştim ama bebek ağlama sesleri. Kadın bağırışları başlamıştı bile. İnsan böyle bir yerde nasıl uyuyabiliyordu. Yerde gördüğüm bebek beziyle yüzümü buruşturmuştum. O şey bir atom bombasından bile daha tehlikeliydi. Görmezden gel Cengiz, görmezden gel. Bunların hepsi uzun yaşam için. Thanos yüzünden ölmeyecektim. Kimse için kendi hayatımı feda etmeyecektim gitsin o sıkı kalçalı kaptan kendini feda etsin. İş feda etmeye geldiğinde kuyruğunu iki bacağının altına sıktırıp saklanıyor. Asla bu dünya için bir şey yapmayacağım.

Uzun yaşam için gerekli olan sadece üç şeydi.

Birincisi ve en önemlisi para,

İkincisi sağlık,

Üçüncüsü tembel bir yaşam.

Ne diye dünyayı kurtaracağım diye kıçımı yırtayım ki değil mi? Gerekirse bütün taşları yok ederim ama ölmem. Kesinlikle bunu yaparım. Ben düşüncelere dalmışken ikinci kata gelmiştim bile. Fıstık yeşili duvar kağıdıyla kaplanmış koridor fazlasıyla mide bulandırıcıydı. Gözlerimi Domestos'la bir güzel çitilemeliyim. Mavi kapıların üzerinde siyahla yazılmış numaralar vardı. Kapılar tahtadandı. Buranın güvenlik konusunda cidden büyük eksikleri vardı. Ne mi mesela? Hiç güvenliğin 'G' sinden haberdar olmamaları gibi.

'25'

26'

'27'

Aha da geldik. Yanımda Happy'i alsa mıydım acaba? Şimdi normal bir adamın yanına gitmiyorum ki, ben cidden aptalım. Adamların beni öldürmek için plan yapmalarına gerek yok ben bu kafayla bu yaşa kadar nasıl yaşadım? Cidden merak konusu, sonra bunu araştırmalıyım.

Kapıya hafifçe üç defa vurdum. Alacaklı gibi vurmaya gerek yok değil mi? Zaten bu kapıya bir tekme atsam büyük ihtimal uçacak. Kapının arkasından ses geldi.

"Kimsin?"

Diye sorunca 'Benim' demek için kendimi cidden zor tutmuştum.

"Sizinle görüşmeliyim, Bay Castle."

Kapı bir anda açılıp anlımda susturucu takılmış bir silahla karşılaşmayı beklemiyordu.

"Beni nereden tanıyorsun?" 


*  *  *


Tony'i diğer bölüm şu dörtlüyle göreceğiz!

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Tony'i diğer bölüm şu dörtlüyle göreceğiz!










Lan Ben Ana karakter oldum! (TONY STARK) (Beklemede)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin