550 49 224
                                    

-Koç-

Koç neredeyse 4 saattir uyuyordu. Annesi onun için biraz endişelenmiş olsa da onu uyandırıp rahatsız etmemeyi tercih etmişti. Bu yüzden arada bir odasına gidip oğlunu kontrol etmekten başka bir şey yapmıyordu.

İkizler de aynı Koç'un annesi gibi Koç adına endişeliydi. O her ne kadar yalnız kalmak istediğini söylese de yalnızca birkaç saat onu yalnız bırakabilmişti. O birkaç saatin sonunda Koç'un yalnız kalma isteğini umursamıyordu artık. Bu yüzden onların evine doğru ilerliyordu.

Hızlı yürüdüğü için Koç'un evine varması uzun sürmemişti. Birkaç kez kapıyı tıklattı ve açmalarını bekledi. Kapıyı Koç'un annesi Kadriye Hanım açınca İkizler yapmacık efendi pozunu takındı. Kadriye Hanım kaşları çatık bir şekilde bakıyordu İkizler'e.

İkizler: Merhaba Kadriye ablacım, Koç evde mi?

Kadriye: uyuyor, sonra gelirsin.

İkizler: bu saatte ne uyuması yav? Ben uyandırırım onu bir şey olmaz.

Kadriye: oğlum siz ikiniz her gün birliktesiniz zaten, bırak da bir gün buluşmayıverin! Zaten bu eşek eve geldiğinde ter içindeydi, hasta mı oldu noldu bilmiyorum. Saatlerdir uyuyor.

İkizler: koştu bugün ondan terlidir, hastalanmaz o camış.

Kadriye: bak bana doğruyu söyle bakim, bu yine kavga mı etti birileriyle? Yüzü bir karıştı, çok keyifsizdi bugün. Naptılar yine oğluma? Onu hiç böyle üzgün görmemiştim.

İkizler: hayır etmedi, ne oldu bilmiyorum.

Kadriye: kesin hasta oldu o zaman bu çocuk, yoksa niye keyifsiz olsun ki böyle?

İkizler: iyi o zaman, hasta ziyaretine geldim var say. Alcan mı beni içeri artık?

Kadriye: geç hadi geç, sıpa seni.

Kadriye: uyuyor diyorum laftan da anlamıyor çocuk.

İkizler Kadriye Hanım'ın kendisi hakkında söylenmesini takmadan Koç'un odasına doğru koştu. Koç yatağında sırtı dönük bir şekilde yatarak horul horul uyuyordu. İkizler yanına gitti ve düşünmeye başladı.

İkizler: hmm, şimdi seni insan gibi uyandırmak olmaz. Bana ters bir kere.

İkizler Koç'un odasında onu korkutarak uyandıracak bir şey ararken gözüne çizgi romanlarla dolu olan kitap rafının üzerindeki havalı korna ilişince, İkizler'in yüzü "piç smile" ifadesine büründü. İkizler kitap rafının olduğu yere doğru yürüdü ve havalı kornayı eline aldı. Yüzündeki piç smile'ı silmeden Koç'a bakarak kendi kendine konuşmaya başladı.

İkizler: Şimdi bu kornanın burda başka ne işi olabilir? Birileri beni altıma sıçırtarak uyandırsın diye var işte, başka neden olacak ki? Bu arada, annen büyük ihtimalle beni evden kovacak ama yüzündeki ifadeyi görmeye değer. Muhaha!!

İkizler yavaş yavaş Koç'a yaklaşırken sessizce kendi kendine konuşmaya devam ediyordu.

İkizler: Koç'u nasıl bilirdiniz? İyi bilirdik, iyi bilirdik de... kendisi yanlış kızlara aşık olmayı severdi. Biraz da sinirliydi rahmetli, bu huyunu çok sevmezlerdi. Ayrıca çok da dayakçıydı, herkes büyük de olsa küçük de olsa onun dayağından nasiplenmiştir yani, o derece dayakçıydı kendisi. Ama nolursa olsun hakkım ona helaldir. Esselaaa...

İkizler dibinde durduğu Koç'un kulağına havalı kornayı iyice yaklaştırdı. İlk önce içinden üçten geriye doğru saydı, sıfıra gelince de kornaya uzun uzun basmaya başladı. Koç, kornanın ani ve yüksek sesi yüzünden yataktan fırlayıp kendini birden yere kapaklanmış bir halde bulmuştu.

12 ~ Texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin