575 47 227
                                    

-1 hafta sonra-

Koç, 1 hafta boyunca İkizler'e olan hislerini gizlemeyi başarmıştı. Peki hislerinden vazgeçmeyi başardı mı diye soracak olursanız, hayır. Hatta her geçen gün ona olan duyguları daha da fazla kabarıyordu ve ne yaparsa yapsın buna engel olamıyordu. İkizler ise Koç'un normale döndüğünü görmekten mutluydu ve geçen hafta olanları çoktan unutmuştu bile. Artık kendisine tuhaf davranan bir arkadaşı yoktu, eskisi gibi samimi olabildiği bir en yakın arkadaşı vardı. O, böyle olduğunu düşünerek hayatına devam ediyordu. Ama Koç'un kalbinden geçenler bunun tam aksiydi. Koç onu seviyordu. Hem de arkadaşca bir sevgi değildi bu, arkadaşlığın ötesinde bir sevgiydi!

Belki de Koç'un içinden geçenleri görebilseydi fırtınalar kopacaktı ikisi arasında. Ama Koç, hislerini belli etmemekte kararlıydı. Bundan hiç mutlu değildi ama böyle olmak zorundaydı. Yoksa İkizler'i kaybedecekti. Ve kaybetmek, onun bu hayattaki en nefret ettiği şeydi.

Bu ikilem onu yavaş yavaş depresyona sürüklüyordu. Mutlu rolü yapmaktan sıkılmıştı. O, bu zamana kadar kendini hiç bu kadar kısıtlamamıştı. Her zaman içinden geldiği gibi davranırdı. Fakat şimdi hislerini içinde yaşayan, içinden geçenleri dışa vurmamak için kendini zorlayan ve insanlara sıkıntılarını şakacı bir tavırla anlatarak onlardan kurtulamayan bir Koç'a dönüşmüştü.

-Okulda-

Okulda öğlen saatiydi ve herkes yemeğini yemek için yemekhaneye toplanmıştı. Boğa, Oğlak, Akrep ve Yengeç dörtlüsü bir masada, Koç, İkizler, Kova ve Yay dörtlüsü başka bir masada, Başak, Balık, Terazi ve Aslan dörtlüsü de ayrı bir masada birlikte oturmuş yemeklerini yiyordu.

Yay: Koç, nimetle oynama çarpılırsın kanka.

Yay, İkizler ve Kova'nın gözü bir türlü yemeğini yemeyen, kaşığını tabağın içinde gezdirip duran Koç'taydı. Son zamanlarda herkes Koç'taki değişimin farkındaydı. Eskiden şakalar yapan, şiddetli ve gürültücü Koç gitmiş, yerine sessiz sakin biri gelmişti.

Koç: *Kendisine seslenen Yay'a bakar, sonra onu umursamadan yemeğiyle oynamaya devam eder*

Yay: yemeyeceksen bana verebilirsin

İkizler: *kendi tabağındaki tavuğu Koç'un tabağına koyar*

İkizler: sen tavuk seversin kanka, al benimkini de sen ye.

Koç: *tabağını yavaşça önünden iter*

Koç: aç değilim.

Yay: *diğerlerine bakarak sinsice Koç'un tabağını kendi önüne çeker*

Kova: *Yay'ın koluna yumruk atar*

Yay: napıyosun lan?!

Kova: bırak çocuğun yemeğini hayvan, sonra yer belki!

Koç: yok yok, yesin dokunmayın. Ben yemeyeceğim. Çöpe gitmesin.

Yay: aynen, sağol kanka *Kova'ya kapak yapar*

Koç sandalyesinden kalktı.

Koç: ben bahçeye oturmaya gidiyorum. Biraz hava alcam, bir de sigara içmem lazım. Siz yiyin.

İkizler: tamam biz de yemekten sonra geliriz

Koç bir şey demeden yürüyüp yemekhaneyi terk etti.

Kova: noluyo lan buna?

Yay: bırak noluyosa olsun, Koç'a olanlar sayesinde bedavadan ikinci tabağımı yiyorum, hehe.

12 ~ Texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin