4. Bölüm - Yeniden

325 34 7
                                    

Mort krallığının köyü oldukça büyüktü ve beni tanıyan kişiler sayıca oldukça azdı. Bu yüzden pelerinimi çıkarsam dahi beni korkutan bir durum gerçekleşmedi. Derin bir nefes alıp köyün dışındaki ormanlık alana adım attığımda, her gün kurulan pazardan yükselen kulak tırmalayıcı gürültü artık yalnızca uğultudan ibaret kaldı. "Söylesene, Aidan." diye mırıldandım hızlı soluklarımın arasından, kalp atışlarım düzene girebilsin diye sırtımı kalın gövdeli bir ağaca yasladım. "Zihinbükenler, anılarının tamamını alabilir mi?"

Her zamanki gibi cevap vereceğinden şüpheliydim. Ancak bugünlerde, konuşmaya ihtiyaç duyan tek kişi ben değildim anlaşılan.

"Anılarının tamamını alabilir, hatta yerine istediği şekilde detaylar eklediği, özene bezene yarattığı yepyeni hatıralar koyabilir. Zihinbükenler tehlikelidir, Sandy. Hele de bir kukla gibi kontrol edilenler..."

Sesi yankılanarak son bulurken adımlarım ister istemez yavaşladı. Mari'nin, Morte tarafından kontrol edildiği gerçeği bir an için kötü hissetmeme sebep olmuştu. "Sence onu tehdit mi etti?"

Aidan cevap vermedi. Bu bile bir mucize olduğundan, bunu sorun etmedim.

Uzanıp sırtımdan aşağı kayan çantadan mataramdaki suyu çıkardım ve kafaya diktim. Saatlerdir durmadan yürüdüğüm için iyice ısınmıştı ancak benim için fark etmiyordu. Nişan hazırlıkları için iki gün boyunca ağzıma tek lokma sürmemiştim ve şimdi midem, kelimenin tam anlamıyla kazınıyordu. Her ne kadar enerjim olmasa da, yokluğumun haberi sarayda yayıldığı an köy de dahil, koca krallık birbirine girecekti muhtemelen. Bunu Morte yapmasa James yapardı. Tabii, beni gerçekten seviyorsa... ki rahatsız edici de olsa, bundan şüphem yoktu.

Gözlerimi, daldıkları boşluktan çekip elimi alnıma yasladım. Aklım çok karışıktı; saatlerdir, en azından Aidan'ı duyduğum o andan beri bir boşlukta süzülüyor gibiydim ve nasıl kendime gelebileceğim hakkında en ufak bir fikrim yoktu. Bana cevaplar gerekiyordu ancak bende bir tek soru bile yoktu.

Aidan sinirli miydi yoksa bana mı öyle geliyordu? Bunca zamandan sonra aniden ortaya çıkmış ve hiçbir açıklama yapmamıştı. Oyssa ki benimle birlikte var oluyordu, her şeye aynı anda şahit oluyorduk. Aynı şekilde hissetmesek ve o anlara aynı gerçeklikle ait olmasak bile... Her nasıl olursa olsun bunu sorgulamadım; kafamın içindeki bir sesle tartışmaya girmeyecektim. Tekrar...

"Pekâlâ." dedim pes edercesine ve sırtımdan destek alarak doğrulup ormanın içine yürümeye başladım. Neyse ki bu orman, bazı bölgeleri birbirine bağladığı için sık sık olmasa da kullanılıyordu ve belli bir patika vardı. Kaybolmam pek mümkün değildi ancak ağaçların büyüklüğü ve ormanın derinlerindeki karanlığı gördükçe, ürpermekten alamadım kendimi. "En azından..." diye mırıldandım yine kendime engel olamayarak. Şu an konuşabileceğim tek kişi Aidan'dı ve o da birçok şey biliyor gibi duruyordu. "Bana neler olduğunu anlatır mısın? Mira'nın kim olduğunu biliyor musun?"

Birden arkamda duyduğum çatırtı ile irkilerek duraksadım. Aidan cevap vermedi ve ben de bu sessizlikten yararlanarak biraz eğilip etrafa göz attım. Ormanın girişi çoktan görüş açımdan çıkmıştı, biraz bayır indiğim için görüşüm de kısıtlıydı ancak biri tarafından izleniyormuşum hissini üzerimden atamıyordum doğrusu. Neyse ki kendi düşüncelerimin tuzağına düşüp saklanmak için bir yer arayışına geçecekken, Aidan sorumun cevabını verdi: "Anılarını almak istediler senden, Sandy. Çok değil, yalnızca iki hafta oldu ve sen ezelden beri Morte'nin biricik kızı, James'in hayatının aşkı olduğunu sanacaktın. Gittiğimiz yerde ise gerçek bir aile var. Bunu sen de biliyorsun." Aidan'dan bu duygu yüklü sözleri duymak hayli afallatıcı olsa da, bu sefer cevap vermeyen taraf bendim. Çünkü bu konu hakkında tereddütlerim vardı. Özlemim, diğer her duyguyu bastıracak boyuttaydı ancak düşünmeden edemiyordum. Sonuçta onlarla ayrılığımız pek de tatlı olmamıştı.

ATEŞİN VARİSİ 2 - KAYIP NEFES (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin