25. Bölüm - Kalbinin Sesi

174 13 34
                                    

Yaradan hâlâ kan sızıyordu. Elimle olabildiğince bastırıyordum ancak akışı durduramıyordum. Kolum, kıpırdatamayacağım kadar çok ağrıyordu. Sağlam elimle pelerinimin etek kısmından bir parça kopardım; kumaş, tiz bir ses çıkararak pelerinin geri kalanından ayrıldı. Üzerimdeki kıyafeti sıyırdığımda gördüğüm manzara hiç de iç açıcı değildi. Okun yalnızca sıyırıp geçtiği bir bölge de olsa tamamen kanla kaplanmıştı, tenime bulaşan ve iyice yayılan koyu kırmızı sıvı yüzünden yaranın tam olarak ne kadar büyük olduğunu göremiyordum ancak derimin etrafındaki kızıllığı ve üzerinden geçen siyah, ince çizgileri seçebiliyordum. Bu okun zehirli bir büyüyle kaplı olduğuna şüphe yoktu ve bende ortaya çıkaracağı belirtiler hakkında hiçbir fikrim yoktu. Aklıma gelen ihtimalle yüreğim sıkışırken duvardan destek alarak doğruldum. Kolum, içindeki kemik yok olmuş gibi işlevsiz bir şekilde yana sarkıyordu. Pelerinimin içine sokup onu bedenime doladım ve diğer elimi kullanarak merdivenleri çıkmaya başladım. Başım hâlâ dönüyordu, buranın basık ve boğucu havası yüzünden aldığım nefesler yetersiz gelmeye başlamıştı.

Bu mahzenler hiçbir zaman böyle olmamıştı. Morte burayı ne hâle getirmişti böyle? Kesik nefeslerimin sonunda üst kata adım attım. Yüzüme, dış kapılardan süzülen serin hava çarptığı an başım dönmüştü ancak bu sefer iyi gelmişti. Biraz soluklandım ve arkaya doğru dönüp dikkatlice yürümeye başladım. Reviri bulmalıydım. Askerlerin orayı da ele geçirdiğine şüphe yoktu ancak eğer şanslıysam gücümü hâlâ kullanabiliyor durumda olmalıydım. Yalnızca biraz merhem ya da bitki karışımı bulacak ve buradan çıkacaktım. Koridorun karşı tarafından gelen adım sesleri yüzünden kaskatı kesildim. Gözlerim hızla etrafta, saklanabileceğim bir yer arayışında olarak gezindi. Sonunda devasa bir heykel çarptı gözüme, onu kendime siper ederek sırtımı pürüzlü yüzeyine yasladım. Kolumdan kan akmadığına emin olmak için elimi pelerinimin içine sokmuştum ki elime çarpan sert cisimle duraksadım. Ah, tabii ya! Bu bir karışımdı, orman yoluna girmeden önce çantadan aldığım ilaçtı. Gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım, sevinçten ağlamak üzereydim.

Sessiz ve hızlı bir şekilde cam şişeyi çıkardım ve mantar tıpasını dikkatlice açtım. İçinden yükselen ekşimik, yoğun koku gözlerimi yaşartmıştı ancak eğer toparlanmak istiyorsam başka çarem yoktu. Bu yaraya sebep olan okun özelliklerini bilmiyordum, merhemin iyi gelip gelmeyeceği de tam bir muammaydı ancak denemekten başka çarem yoktu.

Arkamdan ritmik adım sesleri işitilirken merhemi özenle yaranın üzerine sürdüm ve cam şişenin kapağını kapatıp yerine koydum. Kolumu bir kez daha pelerine doluyordum ki bu sefer, tam karşımda bir çift ayak gözüme çarptığında dudaklarım aralandı. Bir çığlık koparacaktım ki aniden ağzıma kapanan eller buna engel oldu. Gözlerim hızla havalandı ve... Tanrım. Kahverengi ve mavi gözleriyle karşımdaki Zoe Lexa'dan başkası değildi. Onu tanıdığımda iki elementi aynı anda kontrol edebildiğini öğrenmiştim ancak o da benim gibi Yabancı'ydı, yani güçlerini kontrol edemiyordu. Altın sarısı, kıvırcık saçları artık tamamen düzdü ve omuzlarının altına dökülüyordu. Gözlerinin altı mosmor halkalarla doluydu, yanaklarında ve alnında çamur gibi tozlu izler vardı. Elini dudaklarına götürüp sessiz olmamı işaret ettiğinde başımı salladım. Elimi tuttu ve beni, büstün arkasından çıkmayacağımız şekilde ilerletmeye koyuldu. Birbiri yanı sıra dizilmiş heykellerin arkasından geçtik, Zoe'nin üzerinde siyah, dirseklerine kadar uzanan bol bir elbise vardı. Kolları da yüzü gibi çamur izleriyle kaplıydı, bazı yerlerde ise kurumuş kan izleri göze çarpıyordu. Üzerinden yayılan pis koku karşısında midemin bulandığını hissettim ve derin nefesler alıp verdim. Sonunda, bir heykelin arkasında durduk. Zoe başını dışarı çıkararak etrafa kısaca baktı ve sonra onu takip etmemi belirten bir el işareti yaptı. Minik ancak hızlı adımlarla karşıya koşmaya başladık. Zoe, devasa kapıların olduğu bir duvara doğru ilerledi ve kapıya tam dört kez vurduktan sonra açılan kapıdan içeri süzüldü. Ben de onu takip ettim.

ATEŞİN VARİSİ 2 - KAYIP NEFES (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin