20. Bölüm - Başka Bir Hayatta

152 14 19
                                    

Aramis'e sarılmak, içimde bir şeylerin kırılmasına yol açmıştı. Derin bir nefes alıp tanıdık kokusunu içime çektiğim an, zihnimdeki çoğu şey yerli yerine oturdu. Ama hemen sonra - bu çok hızlı olmuştu - bulutların üzerinden yere çakılmış gibi hissettim. Ona ait pelerini gördüğüm an yüreğimin ağzıma gelmesi, alelacele yazılmış notu, yaşadığım hayal kırıklığı, göğsümdeki ağrı, iki yıl süren koca bir ıstırap... Her şey gözlerimin önünden bir bir geçti; anlık bir aydınlanma yaşıyor gibiydim. Bu bir anda olup bitti ve çarpılmış gibi aniden ayrıldım ondan. Aramis boşluğa düşmüş gibi bir an bocaladı ve şaşkınca yüzüme baktı. "Bu seni affettiğim anlamına gelmiyor." dedim soğuk bir tonla. Ardından derin bir nefes alıp omuzlarımı değiştirdim. Az önce kalbi korkuyla çarpan, nefes nefese, endişeli o kadın yoktu artık. Yerine bambaşka bir Sandy gelmişti, karşımdaki adamın bir an önce alışması gereken yeni bir Sandy.

Aramis'in yanından kalktım ve doğruca yukarı çıktım. Aşağıda ne hâldeydi düşünmek bile istemiyordum. Her şeyin bir gün içerisinde değişeceğini sanıyorsa, fena hâlde yanılıyor demekti. Az önceki sarılma benim hakkımdı, benim ihtiyacımdı ve olup bitmişti. O zeki adamın bunu başka yöne çekmeyeceğini de biliyordum ama ne olursa olsun sınırı çekmem gerektiğinin de farkındaydım. Üzerimdeki kıyafetleri çıkarıp almamaya karar verdiğim o duşu almak üzere banyoya girdim. Sıcak, kas gevşetici bir duşun ardından çok daha hafiflemiş hissediyordum. Aramis'ten alınacak intikamımın detaylarını düşünmeye gelmişti vakit. Yüzünde hayal kırıklığına uğramış, paramparça olmuş bir ifade görmek istiyordum ve istediğimi alana kadar da durmayacaktım.

Duştan çıkıp üzerime hızlıca bir şeyler geçirdikten sonra pelerinimi ve botlarımı da giydim ve tekrar aşağı indim. Aramis salondan çıktığı an beni gördü ve kaşları çatılırken, gözleri hızlıca bir üzerimde dolaştı. "Nereye gidiyorsun?"

"Seni terk ediyorum." dedim alaylı bir sesle ve başımı yana eğdim. "Ama ben not yazmakla uğraşmadım. Bence bu çok adice bir şey." diye ekleyip çok ciddiymiş gibi başımı sallayınca, Aramis'in çenesi sıkılmaktan kaskatı kesilmişti. Yumruklarını sıkıp açtı, sakin kalmaya çalıştığı çok belliydi. "Dışarıda sağanak var, Sandy." dedi ve çenesiyle içeriyi işaret etti. "Sonra çıkarsın, şimdi olmaz."

"Senden fikir istediğimi hatırlamıyorum. Ayrıca burada bir gece kalmana izin verdim. Döndüğümde gitmiş ol." Elimi, "Git artık!" dercesine şöyle bir salladım ve umursamaz bir edayla dışarı çıktım. Şansıma, yağmurun hızı dinmişti ve rüzgâr da kesilmiş gibi duruyordu. Havanın az çok ısındığını fark ettim ancak düne kıyasla bir hayli soğuktu. Ki zaten kır evi de bir hayli yüksek kesimde kalıyordu, rüzgâr alması çok normaldi. Kapının arkamdan kapandığını duymadım ancak neler olup bittiğini görmek için beklemedim de. Havada hızla ilerleyen gri - beyaz bulutlar vardı ve etrafa ferah, nemli toprak kokusu sinmişti. Etrafta neredeyse hiç ses yoktu ki bu da tam olarak istediğim şeydi. Islak dalların ve ıslak toprağa gömülmüş kozalakların üzerinden hızlı adımlarla geçtim. Ne kadar uyuduğumu merak ediyordum doğrusu, karnım hâlâ çok açtı ve yürüdükçe yüzüme vuran hava beni üşütmeye başlamıştı. Güneş olmadığı için esinti olmaması pek de bir işe yaramıyordu, soğuk çoktan uzuvlarımı uyuşturmaya başlamıştı. 

Dakikalar boyunca yürüdüm, bazen patikanın dışına sapıp uzun otların arasında kendime yer açtım. Ne yönden geldiğimi unutmamak için kafamın içinde geçtiğim yönleri dolaştırıp duruyordum. Sağa, sola, sola ve tekrar sağa; işte böyle.

Ne var ki, bir süre sonra yorulmaya ve bu yüzden de yavaşlamaya başladım. Bacaklarım sızlıyordu ve çiseleyen yağmur yüzünden ıslanmış pelerin omuzlarıma yapışmış, ağırlık yapıyordu. Kapüşonu açtım ve başımı göğe çevirip birkaç damlanın tenimi ıslatmasına izin verdim. Ortada öylece durmuş, kendimi göğe doğru salmıştım. Tam o sırada, biraz uzağımda duyduğum bir çatırtıyla endişeyle doğruldum. Aklıma gelen ilk ihtimal Aramis'ti, ancak beni takip etseydi anlayacağımı biliyordu. Buraya kadar gelmeme izin vermezdi bile. Bu da şüpheli bir durumdu tabii ama o andan daha önemli değildi. Çünkü her ne duyduysam bunun devamı da gelmişti ve o şey, gitgide yaklaşıyordu. Attığım her adım ormanda yankı yapıyormuş gibi hissettiğim için olduğum yerde kımıldamadan bekledim. kalbimin sesi kulaklarıma dek tırmanmıştı, soluğumu tutmuş etrafı gözlüyordum. Kolaçan etmeye devam ettim. Ta ki gözlerim, sarı parıltılar saçan gözlerle birleşene kadar...

ATEŞİN VARİSİ 2 - KAYIP NEFES (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin