18-Özür Dile!

237 11 7
                                    

Bu bölümü bir geçiş bölümü olarak düşünebilirsiniz o yüzden biraz kısa tuttuk. İyi okumalar millet :))
Bölüm şarkısı: B.o.B- Ghost in the Machine (Orijinalini dinlerseniz daha güzel olur)


-DERİN-

Bileklerimdeki sızıyla birlikte gözlerimi açtım.
Kapkaranlık bir odada sandalyeye bağlı oturuyordum. En son ne olmuştu ? En son Arda'yla birlikte sinemadan çıkmış arabaya doğru yürüyorduk ve ona bir telefon geldi.Konuşmayı yaparken yüzünün bembeyaz olduğuna yemin edebilirim.Ardından önemli bir şey olmadığını söyleyip arabaya binmemi söyledi ve sonrasını hatırlamıyordum.Çünkü Arda burnuma keskin kokulu bir bez parçasını bastırıp bayılmamı sağlamıştı.Kahretsin neler oluyor böyle?Yerimde biraz tepindikten sonra kurtulamayacağımı anladım.Gözlerim karanlığa alışmıştı.
"Kimse yok mu ? Neredesiniz? Ne istiyorsunuz benden?" Diye bağırdım en yüksek sesimle.Hiçbir cevap gelmemişti sadece biraz yanımdan gittikçe şiddetlenen bir ağlama sesi yükselmişti.
"Alin, sen misin?" Dedim hemen.
"Derin..." dedi kısık sesiyle ve ağlaması şiddetlendi.
"Kendine gel, ağlamayı kes! Buradan kurtulmamız gerekiyor." Diye tısladım sadece onun duyabileceği şekilde.Şu an ağlamanın ikimiz içinde bir faydası yoktu.
"Onlar...Derin onlar yaptı." dedi titreyen sesiyle ve devam etti.
"Evlerinde bir oda var.Bütün gazete haberlerimiz, gizli çekilmiş fotoğraflarımız, ve..."
"Ve ne Alin?"
"Fotoğraflardaki iki erkek çocuğu onlarmış.Kıvanç ve Arda'ymış Derin." dediğinde yeni bir şok daha eklenmişti benliğime.Ben daha bunu nasıl anlayamadığımızı idrak edemeden odanın kapısı sertçe açıldı. Ayak seslerinden sonra ışığın aniden açılmasıyla gözlerimin uyum sağlayabilmesi için birkaç kez kırpıştırdım. İçeri giren Kıvanç'tı.
Yüzündeki sırıtış onu sevimli,romantik enişte beyden hepimizi kıtır kıtır kesebilecek seri bir katile taşımıştı.Acıma duygusundan eser yoktu yüzünde.Sadece öfkeli gözlerdi bunlar. Alin hala olayların şokuyla ağlarken kendime gelip,bağırmaya başladım.
"Ne istiyorsunuz bizden orospu çocukları ? Bir anda gelip hayatı..."
Diye çığırmaya devam ediyordum ki Kıvanç'ın yanağıma attığı tokat beni durdurdu.
"Düzgün konuş Baykan!" Ardından ellerini saçıma daldırdı ve aşağı doğru asıldı.Buna karşılık çığlığımı tutamamıştım.
"Özür dile!" Diye bağırdığında başımı iki yana salladım.
Özür dilemeyecektim.
Kıvanç saçlarımı sert bir şekilde bırakıp,
"Demek dilemeyeceksin ha?" Dedi ve Alin'in yattığı yere adımladı ve bu sefer onun saçlarını doladı eline.Piç herif Alin'in saçını gittikçe daha sert çekerek canını yakıyordu. Odayı onun çığlıkları doldurduğunda bu kabusu durdurmak için başka çarem kalmadığını fark ettim. Alin gözleriyle bana 'ben dayanabilirim' bakışı atmaya çalışsa da güçlü kalamadığı her halinden belli oluyordu. Ancak her durumda olduğu gibi inatçılığından başıyla 'dileme ' diye kıvranıyordu.
"Bakalım,Menay'ı ne kadar seviyorsun Baykan ?" Dediğinde bi sonraki adımını takip etmeye başladım. Ellerini Alin'in yanağının hizasına getirerek sert diye nitelendirsem bile yetmeyecek bi tokat attı. Alin'in diğerlerinden birkaç desibel daha yüksek çığlığı odayı doldurduğunda daha fazla dayanamayarak,
"Özür dilerim. " Diye tısladım.
"Duyamadım Baykan. " Diye sırıttı Kıvanç.
"Özür dilerim,ona dokunmayı bırak!" Diye bağırdım. Ellerini onun üzerinden çekerek yaptığı gayet normalmiş gibi ellerini iki yanına sallayıp kapıya döndü. Tam çıkıp gideceği sırada Alin'in cılız sesi duyuldu.
"Kıvanç." Dedi önce.
Kıvanç kapıdan çıkacakken durdu ve bekledi.Sırtı hala bize dönüktü.
"N-neden yaptın?" Diye fısıldadı Alin son kalan gücünü kullanıp.
İkimizde ona bakıyorduk vereceği tek bir cevap sorularımızdan birinin yanıtı olabilirdi ancak Kıvanç cevap vermedi.Güçlü ,sert adımlarını atıp kapıyı hızla çekip gitti ve biz yine karanlıkta kaldık.

HatırlamadığımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin