10-Değişim

407 15 3
                                    

-ARDA-

Son iki saattir Derin'in yanından ayrılmamıştım. Aslında onu yatağa yatırdıktan sonra aşağı inmeyi düşünmüştüm ama o kısılmış sesiyle bana 'gitme' diye fısıldadı ve ben de kaldım.Biraz da Kıvanç ve Alin'i yalnız bırakmak istemiştim.İkimizinde güvenlerini kazanmamız kişiler vardı.
Ben Derin'in nefes alışverişleriyle koltukta dinlenirken,Kıvanç odanın kapısını tıklatıp içeri girdi. Benim bu halimi görünce dudaklarının kenarı kıvrıldı. Ancak hemen eski haline dönüp ciddi bi hal aldı yüzü.
"Alin,Doğukan hakkında bi şeyler anlatacak. Senin de duymanı istiyor. "
"Aman ne de önemli." Diye alayla güldüm.
"Bu tavrını Alin'in yanında sürdürmeye kalkma.Planımızın içine sıçmanı istemiyorum." Diye homurdandı.
"Merak etme, onların yanında gayet aşık bir erkeğim." Deyip ellerimi iki yana açarak kendimi gösterdiğimde güldü.
"Aşağı gel." Deyip odadan çıktı.

Aşağı indiğimde Kıvanç ve Alin ikili koltukta oturuyorlardı. Alin,söze başladı karşılarındaki tekli koltuğa oturduğumda.
"Öncelikle,lütfen bu konuyu Derin'in yanında açmayalım.Onu buraya rahatlaması için getirdik.Tekrar tekrar hatırlayıp üzülmesini istemiyorum. "
"Nasıl başladı ?" diye sordum. Bana buruk bi gülümseme yolladı Alin. Sonra devam etti.
"Doğukan'la tatil köyünden tanışmıştık.Başlarda her şey çok basitti. Derin kolay güvenemeyen biri.O zamanlarda da öyleydi,acaba olur mu diye düşünürdü hep. Zamanla yakınlaşmaya başladılar.Derin mutluydu,bunu hissediyordum.İlk defa birine kalbini açmıştı.Tatil bittiğinde Derin gerçekten boşluğa düştü.Alışmıştı onun varlığına.
Doğukan'da dayanamamış olacak ki bizim kazandığımız üniversiteye kaydını aldırdı. Derin için her şey çok güzeldi.Ta ki Doğukan şerefsizliğini yapıp Derin'i yakın bi arkadaşımızla aldatana kadar.Tahmin edeceğiniz gibi Derin yıkıldı.Sonra Doğukan tıpkı bugün olduğu gibi birden çıkıp geldi.Derin'in aklına girmesi uzun sürmedi.Lanet olsun ki ben hiçbir şey yapamadım.Doğukan aynı hatayı tekrarladı.Derin..Of!Koruyamadım arkadaşımı o pislikten!Doğukan ayrılığı sindiremedi.Derin'i kaçırdı.10 gün boyunca haber alamadık.Her yolu denedik,
bulamadık..Kıvanç sana bu yüzden onu bulmanın imkansız olduğunu söyledim.Derin bir yolunu bulup ondan kaçtı.O herif Derin'e zorla sahip olmaya çalışmış..Bir daha asla kimseye güvenmedi.İstese de güvenemedi.Hala sımsıkı ördüğü duvarları var. Bir de Arda, ımm nasıl söylesem..Sana soğuk davranabilir.Yani ne zaman Doğukan'ın yaşattıklarını anımsasa, uzaklaşır.Şuan gardını kuşandığına eminim."
O güçlü asla yıkılmaz gibi görünen Derin neler yaşamış böyle.Onun bana soğuk davranabileceğini söyledi bu her şey iyi giderken işleri gerçekten zorlaştırırdı.
"Bu olaya polis karışmadı mı?Şikayet etmediniz mi?"Diye sordu Kıvanç.
"Tabiki ettik, kefaletle serbest bırakıldı.Sonra ailelerimiz kendi imkanlarıyla onu bulmaya çalıştılar ama..Devamını biliyorsunuz zaten."
Merdivenlerden inen Derin'in sesiyle konuşmayı sonlandırdık.Çok yorgun gözüküyordu.Gözleri kan çanağına dönmüştü.Onu birkaç ay sonra yine bu hale getiren kişi ben olacaktım.
Derin tekli koltuğa oturup, tırnaklarıyla oynamaya başladı.Yüzüme bakmamıştı.Ama neyse ki ben böyle davranmasının sebebini az önce öğrenmiştim.
"Derin aç mısın?Yiyecek bir şeyler ister misin?"dedim.
Ağlamaktan kısılmış sesiyle cevap verdi.
"Hayır,değilim."
"Hiçbir şey yemedin böceğim hem Kıvanç soslu makarna yaptı.Sen çok seversin.Hadi lütfen kırma beni.."dedi Alin.
Derin ağır hareketlerle tamam dermişcesine başını salladı ve mutfağa geçtik.

-ALİN-

Derin tek bir kelime etmeden yemeğini bitirdi. Arda'nın tüm çabalarına rağmen tepkisiz kalmaya devam etti. Evin içinde birkaç tur attıktan sonra dayanamayıp,
"Hava almaya çıkıyorum fazla uzaklaşmam."Dedi.
Buna ihtiyacı olduğunun farkındaydım.Biraz nefes alıp, kafasını toplaması gerekiyordu.
Arda,Derin'i kolundan tutup durdu.
"Bekle üstümüze bir şeyler alıp geliyorum."
Ben Derin'in bunu istemeyeceğini sanıyordum ama kafasını yavaşça sallayarak onayladı.Arda battaniyeyi alıp,Derin'i belinden kavrayıp kapıya doğru yönlendirdi.Bir şeyler değişiyordu.Hem hayatımız hem de Derin..Derin beni bugün birçok kez şaşırtmıştı.Ben onun Arda'ya karşı duvarlar örmesini beklerken o sanki o duvarların ardına sadece Arda'nın geçmesine izin veriyordu.Buna seviniyorum çünkü Arda'nın ona ne kadar değer verdiği her halinden belli.
"Ne düşünüyorsun Alin?"Başımı kaldırıp Kıvanç'a baktım.
"Hiç bir şey." İnanmamış gibi tek kaşını kaldırıp,
"Hiç?"diye sordu.
İnanmasını beklemem saçmaydı zaten.Kim bilir kaç dakikadır düşünceler içindeydim.
"Bak yine daldın gittin Alin."
Evet yine cevap vermek yerine düşüncelerimle boğuşmayı tercih etmiştim.
"Ben sadece Derin'i düşünüyordum."
Kıvanç oturduğu koltuktan kalkıp yanıma geldi,
"O iyi olacak." Elimi tuttuğunda bakışlarım ister istemez ellerimize odaklandı.
Söyledikleri üzerine bakışlarımı onun kusursuz yüzüne çevirdim.
"Derin'in iyi olması için her şeyi yapacağız ve o iyi olacak Alin söz veriyorum." Söz mü?Daha önce kimse bana söz vermemişti.Bunu ilk yapanın Kıvanç olması garip.Daha kaç gündür tanışıyorduk ki neden böyle bir yükün altına kendini sokma zorunluluğu duymuştu.Öte yandan bana söz vermesi hoşuma gitmedi de değil.
"Neden gülüyorsun?"
Ahh!Bir de aptal gibi sırıtıyor muydum?
"Daha önce bana kimse söz vermemişti."
Bunu söylememem gerekiyordu.Alin sen ne yapıyorsun böyle?
Kıvanç'ın bir an gerildiğini sansam da hemen bu fikri attım kafamdan.
"Sana bir şeylerin sözünü veren ilk kişi olmak hoşuma gitti.Sadece bana güven tam mı?"
Aptal çocuk, sadece bu konuda değil yaşadığımız çoğu şeyde ve bana hissettirdiklerinde ilk olduğunu öğrense ne tepki verecekti acaba?
"Tamam."deyip gülümsedim.
"Güzel.Derin ve Arda'nın erken döneceğini sanmıyorum, film izleyelim mi?"
"Tamam olur, hangi film?"
"Televizyon ünitesinde filmler var yalnız uzun zamandır yenilenmediler.Sen seç, ben kahveleri yapıp geliyorum."
Filmlere baktığımda gerçekten çok eski olduklarını gördüm.İzlemekten sıkılmadığım bir filmi gördüğümde tereddüt etmeden onu taktım dvd oynatıcısına.Koltuğa oturup Kıvanç'ı beklemeye başladım.Kıvanç kolunun altında bir battaniye ve elinde iki kahveyle yanıma geldi.
"Ne seçtin bakalım?"
"Eternal Sunshine of the Spotless Mind?"
Dudaklarımı büzüp beğenmesini umarak bekledim.
"Güzel seçim."deyip gülümsedi.
"Daha önce izledin mi yaniii?"
"Evet sevdiğim filmler arasındadır."
Gerçekten şuan derin bi 'ohh' çekebilirim.
"Benim de öyle."
"Kim bilir daha ne çok ortak yönümüz vardır Alin."
"Evet, kim bilir."
İç çekip kahvemden bir yudum aldım.
"Biz bilebiliriz yani..Birbirimizin hayatına dahil olursak ortak yönlerimizi bulabiliriz.Ha ne dersin?"
Duyduklarım üzerine kahvemin boğazıma kaçması ve öksürmeye başlamam bir oldu.Bu çocuk beni öldürmek mi istiyor?Az önce hayatıma dahil olmak istediğini söyledi değil mi?Bunu ben uyduruyor olamam değil mi?
Kıvanç sırtıma hafif dokunuşlarda bulunurken bir yandan da iyi olup olmadığımı soruyordu.
Öksürüklerim dinince, Kıvanç yanımdan kalkıp mutfağa doğru yürüdü.Yürüdü mü dedim resmen uçtu.Aynı hızla yanıma döndüğünde elinde bir bardak su vardı.Suyu içtiğimde daha da rahatladım.
"Şimdi iyisin değil mi Alin?"
"Evet evet iyiyim sağol, filmi başlatalım mı?"
Söylediklerine cevap vermek yerine film izlemeyi seçmiştim.Çünkü böyle bir soruya cevap vermenin henüz erken olduğunü düşünüyorum.Kıvanç'ı istemediğimden değil sadece benim bazı güven problemlerim var ve bunu aşmam için biraz daha zamana ihtiyacım olduğunu düşündüğümden.
"Ha tabi doğru hemen başlatıyorum."
Kıvanç battaniyeyi üzerimize örtüp, filmi başlattı.Şu an üçlü koltukta yan yana oturuyorduk.Ve ben kendimi onun yanında gerçekten hiç olmadığım kadar huzurlu hissediyorum.Daha önce kimse bana bu duyguları tattırmamıştı.Ona duyduğum hislerin sadece bir hoşlantı olduğunu her fırsatta hatırlatıyordum kendime ama artık bu şeyin basit bir hoşlantıdan ibaret olmadığını biliyorum...

HatırlamadığımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin