14-Kıvanç'la Yemek

355 14 4
                                    

-ALİN-

Onlar birbirlerine ölümcül bakışlar atarken ben aralarında kalmış hangisini seçeceğimi düşünüyordum...
İkisinden birini seçersem diğerinin kırılacağını düşünüyordum. Ben ne yapsam diye bi ona bi buna bakarken Derin'le Arda olayı çaktılar ve yavaştan masaya yaklaşmaya başladılar. Arda bana göz kırpıp,
"Artık resmen Derin'le çıktığımıza göre,bana bu dansı lütfeder misin sevgili baldızım?" deyince kendimi tutamayıp kıkırdadım. Kafamı onaylarcasına sallarken Derin'de masadaki yerimi alıyordu. Biz Arda'yla dans pistine giderken Kıvanç'la Emre'nin arasını yumuşatmaya çalıştığını görmüştüm. Beni yine müthiş bir şekilde kurtarmıştı. Arda belimi nazikçe tutup dansa başlarken ona gülümsedim ve en imalı ses tonumla
"Ee enişte bey,baldız ha?"dedim.
"Sevmediysen,müstakbel yengecim de diyebilirim. " Dediğinde başta ne olduğunu çakamadım. Arda'nın suratımdaki ifadeye gülmesiyle omzuna şaka yollu vurdum. Eminim ki şu an kulaklarıma kadar kızarmışımdır.
"Ya Arda çok kötüsün ama...Bak hala gülüyor. " Diye sızlandım.
"Tamam tamam sustum. " Diyerek gülümsedi. Bu sırada yanımıza Kıvanç'la Derin gelmişti. Onlar da benzeri bi konuyu tartışıyorlardı. Kıvanç Derin'e ben sana şimdi 'yenge' mi diyeceğim diye soruyordu. Derin de bunun üzerine onu azarlıyordu sanırım ama içten içe hoşuna gittiğini biliyordum. Derin bana dönüp güven verircesine gülümsedi ve ekledi.
"Sevdiceğime kavuşmanın vakti geldi."Arda tabi ki keyiften dört köşe bir şekilde beni Kıvanç'a teslim etti ve Derin'in belini kavradı. Aynı şekilde Kıvanç da benim belimi tutmuştu. Tek fark ben fazlasıyla gergindim. Özellikle onun dokunduğu yerler cayır cayır yanıyordu.
Ve sanki Kıvanç üzerimdeki etkiyi biliyormuş gibi tek kaşını kaldırmıştı.
"Sence Derin ona yenge dediğim için beni döver mi?"
"Hayır,bu onun çocukluktan beri hayali. " Dedim sırıtarak.
"Alin..." Dedi gözlerime bakarken.
"Efendim Kıvanç. "
"Benim seninle konuşmak istediğim önemli şeyler var. "
Ne konuşacak acaba? İç sesim yine en manasız zamanda belirmişti ve pervasızca Kıvanç'ı öp diye bağırıyordu. Yok yok iç sesimi dinlesem şimdiye kadar adım Seren'in isminin yanında yerini alırdı resmen.
"İstersen,şimdi konuşabiliriz" dedim merakımı gizlemeye çalışarak.
"Yarın akşam yemeğe çıksak olur mu ?" Dedi beni benden alan gülümsemesiyle.
"Baş başa mı ?" Dedim gözlerimi biraz büyülterek.
"Baş başa. " Allah'ım bi de arsızca gülümsüyor. Yemeği kabul etmesem mi acaba ? Yok yok saçmalama kızım bu fırsat kaçar mı diye bağırdı iç sesim. Ben bu sırada mal mal sırıtıyordum çocuğa,o da bana dikkatlice bakıyordu. Hemen toparlamaya çalıştım.
"Olur,yani baş başa. Gidebiliriz. Altı üstü yemek. Ye.."
Toparlamak mı demiştim,daha da batırmak yapalım şunu. İyice rezil oldum şu an. En kötüsü Kıvanç bana kıs kıs gülüyordu.
"Tamam Alin, o zaman ben yarın 7'de alırım seni. " Diyince başımı salladım. Daha sonra şarkının bitmesiyle yerimize geçtik. Masaya ulaştığımızda herkes oturmuş,hararetli bir sohbet ortamı vardı. Bizim geldiğimizi gören Arsal,
"Arkadaşlar biz Melis'le size bir şey söyleyeceğiz. " Dedi. Bunun üzerine herkes soru soran bakışlarını onlara yöneltti. Bunun üzerine Arsal,Melis'in elinden tuttu. -Evet elinden tuttu!- ve ona bakarak,
"Biz Melis'le birlikteyiz ve uzun süre önce İngiltere'deki bi üniversiteye başvuru yaptık. Ve kabul edildik.Yeni döneme orada devam edeceğiz. " dedi. Tabi ki ağzı şaşkınlıkla açılan tek kişi ben değildim.
"Oha" dedi Derin.
"Yuh" dedim ben de bunun üzerine.
"Bize nasıl söylemezsiniz!" Diye cırladı tekrar Derin.
"Helal olsun koçum,turnayı gözünden vurmuşsun. " diyerek tebrik etti Emre.
"Düğün ne zamana peki?" diye sordu Yankı.
"Ben zaten biliyordum. " dedi Ceren. Ve bütün kızgın bakışlar ona döndü.
"Bi dakika bi dakika,nasıl yani siz bizden ayrılıyor musunuz?" Diye ağlamaklı sordu Derin. Buna hazır değildik henüz.
"Şimdi ne olacak peki?" Diye sordum bunun üzerine. Aynı anda bu kadar ses çıkmasına karşılık Arsal,gözlerini zorlukla da olsa Melis'ten ayırdı ve bize döndü.
"Aslında biz de bunu beklemiyorduk ama kazanamazsak diye size söylemedik hiç. Kazandık ve her ne kadar sizi özleyecek olsak da gitmeyi çok istiyoruz. " Dedi.
"Tebrik ederim inanın çok sevindim ve kazanmışsınız o kadar tabi gideceksiniz abi." dedi Kıvanç.
"Kıvanç haklı yani bu çok büyük bir şans." dedi Yankı.
Gecenin devamında da masada keyifli sohbet havası hiç dağılmadı. Eski anılarımızdan,Arsal'la Melis'in bu tatlı ilişkisinden ve hiçbirimizin bunu nasıl anlamadığından bahsettik. Eve dönme vaktimiz geldiğinde de eşyalarımızı toplayıp arabaya yerleştirdik. Arda ve Kıvanç'la gidecektik. Bizimkilere veda edip ayrıldık. Emre'nin de hüzünlü bi hal içerisinde olduğunu fark etmiştim,ama bu hüznün nedeninin bizim grubun ayrılması mı yoksa benim onunla dans etmemem mi olduğunu anlayamamıştım. Arabaya binerken değişiklik yapıp Derin'in yanına oturdum. Belli etmesek de ikimizde üzgündük ama o bu konuda benden daha duygusaldı. Arda arabayı çalıştırıp yola koyulurken Derin de başını bacağıma koydu. Hep yaptığım gibi saçını okşamaya başladım.
"İyi misin sarışınım?" diye sordum her ne kadar iyi olmadığını bilsem de.
"Bilmiyorum Alin. Yani hep bir aradaydık. Üniversiteden sonra elbet ayrılacağımızı biliyordum ama bu kadar erken olacağını düşünmemiştim.Zaten Melis'in ya da Arsal'ın birbirlerine olan duygularını anlamamak bana arkadaşlığımızı sorgulattı. Gerçekten bu kadar uzak mıydık biz?"
Aslında bi yerde bunu ben de düşünmüştüm. İnanmak istememiştim. Derin'e verecek bi cevabım yoktu galiba. O da bunu gözlerimde görmüş olacak kı kafasını kaldırıp buruk bi gülümseme yolladı bana.
"Belki de birbirimizin duygularını anlamaya çalışmadık hiç. Yine de onları özleyeceğim. " Diye devam etti Derin.
"Yapmayın kızlar,tatillerde onları ziyarete gideriz isterseniz olur mu ?" Dedi Arda. Kıvanç da bunun üzerine gülümseyerek,
"Evet, bizim Arda'yla gittiğimizi müthiş bi otel var. Oraya götürürüz sizi." dedi.
İkisinin bizim için bu kadar çabalaması bazen çok inanılmaz geliyordu.
Sanki gerçek değilmiş gibiydi.
Yıllardır bunu bekliyor olmamıza rağmen ikimizde daha buna alışamamıştık. Derin bi anda kucağımdan fırlayıp küçük bi çığlık attı.
"Harika bi fikrim var! Yarın dördümüz kafa dağıtmaya gidiyoruz. "
Arda'yla Kıvanç bunun üzerine birbirlerine 'bro bakışları' yolladılar.
"Sevgilim gerçekten dördümüz kafa mı dağıtacağız,yoksa siz dağıtacaksınız,biz sizi toparlayacak mıyız?" dedi Arda.
"Bence harika bi fikir. Hem enişte,ne yapalım elin tanımadığımız adamlarıyla mı içelim?" diyerek dudak büzdüm. İkisi de anında durdu. Sihirli kelimeyi kullanmak her zaman işe yarıyordu. Derin'le birbirimize bitçız bakışları attık.
"Yok yok,ne adamı ya biz varken sıkıntı olmaz değil mi Arda? Hatta istediğiniz kadar için,dağıtın. Biraz eğlenmiş olursunuz hem. " Diye hızlıca sıraladı Kıvanç. Arda da başıyla onayladı. Kafa dağıtma mevzusundan sonra hepimiz sessizliğe gömülerek eve varmıştık. Çocuklar yanımızda kalmayı teklif ettiler ama biz vedalaşarak onları kovaladık. O kadar yorgunduk ki üzerimizi değiştirip yatağa yattığımız gibi uyuduk. Sabah kalktığımda Derin'e Kıvanç'la yaptığım konuşmayı ve akşam yemeğini anlattım.O da bütün planlarını erteleyip alışverişe çıkmamız gerektiğini söyledi. Kahvaltıyı hızlıca bitirip üzerimizi değiştirdik ve alışveriş merkezine yola koyulduk. Kendimi Derin'in maratonuna hazırlamıştım bu yüzden yirmiden fazla dükkana sokması beni hiç şaşırtmadı. Her dükkanda elime bi sürü kıyafet tutuşturup karar veriyordu. 20 dükkanın sonunda elde var sıfır bi şekilde Derine'e döndüm.
"Ayy,Derin yeter! Tamam evdekilerden gi..."
"Vallahi buldum. İşte bu tatlım,işte bu. Bütün gün aradığım tek kıyafet. " Diye bağırarak gösterdiği elbiseye baktım. Kırmızı elbise gerçekten çok hoş gözüküyordu.
"Hadi koş koş dene!" diye beni itekleyen Derin'e gülümseyerek baktım. Yine en doğrusunu bulmuşta valla. Kabinden çıktığımda Derin abartılı bi ıslık çaldı.
"Tatlım,Kıvanç bu elbiseye bayılacak. Hemen alalım bunu. Harika oldun harika!" diye şakıyordu.
Kasadaki işlemlerden sonra eve doğru konuşa konuşa yürümüştük. Her ne kadar kırmızı elbiseyi bulsak da Derin'in 20 farklı mağazası yüzünden saat 5 olmuştu.
Derin hemen saçımı topuz yapıp makyaja başladı. Gözlerime de kıyafetime uygun bi makyaj yapan fıstığım,zil çaldığında beni hazırlamıştı bile. Kapıyı açmaya gidecektim ki Derin beni durdurup,
"Bu sefer kalbini sesini dinlemeni istiyorum Alin. Ona bi şans ver. " Diyerek beni yanağımdan öptü.
Kapıyı açtığımda Kıvanç'ın baştan aşağı beni süzen gözleriyle karşılaştım.
"Ç-çok güzel olmuşsun Alin."Dedi. Gözlerinin özellikle bacaklarımda biraz fazla dolanması dikkatimden kaçmamıştı. Ona gülümseyip teşekkür ettim. Arabaya bindikten sonra Kıvanç'a dönüp sordum.
"Ee, nereye götürüyorsun beni bakalım?"
"Aslında bi restorana gidecektik de,sen yanımda bu haldeyken sinirlerimin sağlam kalabileceğine emin değilim. "
"Yaa Kıvanç. Beğenmediğini söyleseydin değiştirirdim. İstersen geri dönelim. " dedim dudaklarımı büzerek.
"Saçmalama Alin. Beğenmemek değil. Bu elbise sana fazla yakışmış. Kafamda toparladığım bütün cümleleri ve cesaretimi dağıtıyor. " Bunu dedikten sonra suskunluğa bürünüp gidene kadar konuşmadı. Deniz kıyısında bir restoranın önünde arabayı durduran Kıvanç,gelip kapımı açtı hemen.
"Beni şımartıyorsunuz beyefendi. " dedim.
"Siz şımarmaya layıksınız hanımefendi. " Diyerek karşılık verdi o da. Restorana girdiğimizde haliyle kafasını çevirip bakan birkaç kişi olmuştu. Kıvanç belimi bazikçe kavrayıp sahiplenici bi şekilde beni kendine yaklaştırdı. Masamıza oturup siparişlerimizi verdikten sonra Kıvanç konuşmaya başladı.
"Aslında bi hazırlık konuşması yapmıştım ama nerden başlayacağımı şu an hiç bilmiyorum Alin. Tek bildiğim ben sana tutuldum..."
Bir an duraksadı ve ardından sözlerine devam etti.
"Yani...Aklımdan hiç çıkmıyorsun.Her dakika gülüşünü,saçlarını,gözlerini düşünüyorum.Geceleri, benimleyken mutlu olup olmadığını düşünmekten uyuyamıyorum.O kadar çok istiyorum ki yanımda mutlu olmanı.Alin biliyoru..."
"Kıvanç... "
"Dur,dur hayır deme.Biliyorum çok olmadı tanışalı ama ben sanki seni yıklardır tanıyor gibiyim bu çok garip...Aşığım Alin.Sana aşığım..."
Karşımdaki adam resmen aşktan acı çekiyordu. Kıvanç'a bir kez daha baktığımda Derin'in haklı olduğunu, Kıvanç'ın aslı da hep beklediğim olduğunu anladım.
"Kıvanç ben biraz önce hayır demeyecektim sen yanlış anladın.Ve ben de aşığım.Sana aşığım... "
"Ne? Ne dedin sen? " diye bağırarak ayağa kalktı. Ben Kıvanç napıyosun herkes bize bakıyor diyemeden yanıma gelip beni kucakladı ve döndürdü. Sonra da o hayalini kurduğum,böyle bi romantikliğin hiç gerçek olmadığına inandığım ama şu an beni benden alan, Kıvanç'a bir kez daha aşık olma nedenim olan dudaklarını dudaklarıma bastırdı. Bizim bu halimize etraftan alkış sesleri gelmeye başladı. Hatta garsonlardan biri bile ıslık çalmıştı.
"Sen benim her şeyimsin Alin. "
"Sen de benim her şeyimsin Kıvanç."
Kıvanç'ın yüzünde daha önce hiç görmediğim gülümseme,aşkın varlığını ilk kez kanıtlarcasına önüme koyuyordu. İlk defa gerçekten mutlu olabileceğime inanıyordum. Derin ve ben hayallerimize ilk kez bu kadar yaklaşmıştık...

HatırlamadığımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin