9-Bağ Evi

419 14 7
                                    

-ALİN-

"Doğukan."
Derin nefes alamıyormuş gibi sarsıldı önce. Hepimiz şimdi ne olacağını bekliyorduk. Yanına gidiyordum ki eliyle dur işareti yaptı. Bu kadar basit bi hareketi yaparken bile zorlandığı apaçık ortadaydı. Doğukan yavaşça Derin'e yaklaştı. Ona dokunma seni piç kurusu diye bağırmak istedim,,ancak yapamadım. Ben bile konuşmakta zorlanıyorsam Derin ne haldeydi kim bilir. Doğukan fısıldayarak,
"Affet beni güzelim,tekrar denemeye geldim. " Dedi. Aşağılık orospu çocuğu.
Derin sanki geçmişi hatırlamış gibi onun adını fısıldadı. Sonra hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı.Yanına doğru yürümeye başladık.
Ona sarılmak istiyordum,geçeceğini anlatmak istiyordum ancak bir kez daha hepimizi durdurdu.Ve sonra o güçlü halini ortaya çıkararak,gözyaşlarını sildi. Duruşunu dikleştirip Doğukan'a doğru giderken kafamı Arda'ya çevirdim. Gözlerinde sadece öfke vardı. Onu bu halde görmeye dayanamıyordu belkide.
Derin, Doğukan'ı peşinden sürükleyerek birkaç metre ötede durdu. Amacını çocukların anladığını sanmıyorum ama ben anlamıştım. Hep aynı Derin. Güçsüzlüğünü kimsenin görmesini istemeyen Derin. Ruhsuz kişiliğini devreye sokup,duygularını örtbas eden Derin. Yine de sonunda gelip kollarımda hıçkıracak olan Derin.Sesin duyulmayacağını sanıyordu ama hepimizin duyduğuna adım gibi eminim. Önce derin bi nefes aldı,sonra elleriyle gözyaşlarını sildi Derin. İsmi gibi derin bi kızdı aslında. Sadece bize güçlü görünmeyi seviyordu. Aslında eskiden böyle değildi ama biliyorum ki Doğukan onu çok yıprattı. Bu ölümcül sessizliğin arasında iz çıkaracak derecede sert bi tokat sesi duyuldu. Doğukan elini yanağına götürdü ama tepki vermedi. Derin bağırmaya başladı bi anda.
"Sen ne yüzle karşıma çıkıyorsun orospu çocuğu? Hala gelmiş,tekrar denemek için diyor. Sen sevmek nedir bilir misin ki ? Sen kalbini açtığın birinin seni arkandan bıçaklaması ne demek bilir misin ki ? Ben seni çok sevdim Doğukan. Ben kimseye yapmadığımı sana yaptım. Kalbimi açtım sana ben. Her şeyimi verdim.Hayatımı mahvettim ben be ! Sen naptın? Sen beni aldattın hem de en yakın arkadaşlarımdan biriyle ! Tekrar deneyelim dedin,affet dedin. Kabul ettim.Ah ne kadar aptalım!Senin gibi bi herifin akıllanacağını düşündüm. Sonra n'oldu ? Sen beni bir daha aldattın. Biz ayrıldık,sen ayrılığı kabul edemedin beni alıkoydun! Yetmedi bana tecavüz etmeye kalkıştın,sen artık benim yoluma çıkma Doğukan. Hatta var ya seni öldürtmediğime dua et,şimdi defol git karşımdan! "
Bunların hepsini tek nefeste söylemişti ama hala güçlüydü. Doğukan daha önce Derin'in bu halini hiç görmemişti bu yüzden olayın şokuyla bakıyordu.Derin'e dokunmak için elini havaya kaldırmıştı ki Derin tüm gücünü kullanarak,
"Dokunma bana!"diye bağırdı.Daha fazla dayanamamış olacak ki sendeleyerek yanımıza geldi.
"Götürün beni burdan. " Diye fısıldadı hıçkırarak. Çocuklara baktım, Kıvanç bi saniye der gibi işaret yaptı. Tam gaz yürüyüp Doğukan'ın suratına yumruğu geçirdi. Arda da hemen ardından tabi. Sevinmedim desem yalan olur. Hani ben bunu çok yapmak istedim de olmadı çünkü. Derin'e sarılarak arabanın arka koltuğuna oturtturdum. Yanına geçiyordum ki Arda elini elimin üzerine koyarak beni durdurdu.
"Lütfen" diye fısıldadı. Başımı anlayışla sallayarak ön koltuğa Kıvanç'ın yanına geçtim.
Arabayı çalıştırıp yola koyulan Kıvanç,bizim evin sapağına değil de başka bi tanesine döndü. Sorgulayıcı bakışlarımı ona yollarken bana güven diyerek ağzını oynattı. Bütün yol boyunca Derin'in hıçkırıklarını duyarak,onunla birlikte parçalandım.Her şey bir yana şu an benim için Derin'den önemli kimse yok,umarım sarışınımı tekrar eski haline getirebilirim.

-ARDA-

Ağlaya ağlaya kucağımda uyumuş kıza baktım. Gerçekten çok masum gözüküyordu. Alin'in bakışlarından nereye gittiğimizi bilmediğini anladım fakat ben bu yolu biliyordum. Çocukken ailecek gittiğimiz bi bağ evimiz vardı. Tabi Amerika'ya taşındığımızdan beri gidememiştik. Kıvanç bizi şu an oraya götürüyordu.Birden kızdım ona ,orası bizim birlikte güzel anılarımızı yaşadığımız yerdi çünkü.Kızları buraya götürmemiz artık doğru değildi.
Bunların hepsini yaşamak bir kız için ne kadar zordur kim bilir? Bir de tecavüze kalkışmış şerefsiz. Bu aklıma gelince o çocuğu döve döve öldürmek istedim. Ama sonra amacımı hatırladım tekrar.Acımak, üzülmek yoktu.
Ben bunları düşünürken Derin kucağımda kıpraştı ve kollarını vücuduna sardı.Aslında hava soğuk değildi,ama o kadar çok ağlamıştı ki üşümesi normaldi sanırım.Derin kucağımda iyice büzülürken dalgınlıktan üşüme kısmını unuttuğumu fark ettim. Hemen üzerimdeki montu çıkarıp üzerine örttüm.Bu sırada Kıvanç'ın dikiz aynasından ters bir şekilde bana baktığını gördüm.Kendimi gerçek anlamda kaptırmamdan korktuğu belliydi.Ona göz kırpıp rahat ol diyerek ağzımı oynattım.

-ALİN-

Geldiğimiz ev yeşillikler içinde bir bağ eviydi. Aslında birçok bağ evinin benzer olduğunu söyleyebilirim ancak burası sanki tanıdık gibiydi. Sanki buraya daha önce de gelmiştim,kokusunda bile hatırlanmışlık vardı. Ahh,yine aynı his. Kıvanç kapıyı açarken Arda Derin'i kucağında taşıyordu. Daha önce buraya geldik mi acaba? Yok yok gelseydik hatırlardım değil mi ? Ben kendi iç sesimle boğuşurken Arda Derin'i üst kata çıkarıyordu. Kıvanç,bana bi ihtiyacım olup olmadığını sordu.Aslında,ona lavaboya gitmek istediğimi söyleyecektim ama çok garip. Lavabonun yerini biliyordum sanırım. Belki basit bi tahmin. Lavaboya gittim,Kıvanç yiyecek bi şeyler hazırlayacağını söylemişti. Döndüğümde salonda yoktu. Ben de mutfağı araya araya buldum. Bu da yalan.Çünkü ayaklarım ister istemez o yöne yöneldi.Mutfağa girdiğimde,onu yemek yaparken buldum.Ah bir de çiçekli mutfak önlüğü takmıştı.Ne kadar tatlı göründüğünün farkında mı acaba?Beni gördüğünde gülümsedi.
"Yardım edebileceğim bir şey var mı?"
"Salata olabilir."
Başımı sallayıp, dolaptan malzemeleri çıkarıp doğramaya başladım.
"O herifi bulmamı ister misin?"
Doğukan'dan bahsettiğini anlamıştım.
"Adamlarımız iki senedir onu arıyor, bulunmak istemezse onu bulmak cidden çok zor Kıvanç."
"Olsun ben yine de bir iki yere haber vericem.Tabi izin verirsen?"
"Tamam olur ama onu bulursan ilk bana haber vereceksin.Tek şartım bu."
Memnun olduğunu belirten bir ifadeyle gülümsedi.
"Anlaştık."
Salatayı yapmaya devam ediyordum ki Kıvanç'ın nefesini ensemde hissedince irkildim.Uzanıp önünde durduğum dolabı açıp içinden dört tabak aldı.Kokusu başımı döndürdü resmen.Elim ayağım birbirine dolaşmış şekilde huzursuzca kıpırdandım.Ah!Olacağı buydu, parmağımı kestim.Aptal aşıklar gibi davrandığımın farkındayım.Aşık mı dedim hayır hayır bu sadece ilgi duymak.Belki biraz hoşlanma da olabilir.Kıvanç beni belimden kavrayıp lavaboya doğru yürüttü.Hemen musluğu açıp elimi soğuk suyun altına soktu.
"Acıyor mı?"
"Hayır.Yani biraz.."
"Bekle burada gidip yara bandı getireceğim."
"Hıhıı."
Endişelenmiş miydi?Alt tarafı bi kesik canım neden bu kadar telaş yaptı ki?
Elinde yara bandıyla geldi, içinden bir tane çıkarıp,
"Hadi elini ver mikrop kapacak."
Elimi uzattım, bandı parmağıma dolamasını bekledim.İşini dikkatle yapıyordu.İncitmekten korkar gibiydi.
"Sanırım biraz sakarlık var, ha?"
Çocuk tabiki sakar olduğumu düşünecekti.Ya da salatalık dilimlemeyi bile beceremeyen beceriksizin teki olduğumu..
"Hayır sakar değilimdir.Sadece..Sadece aklım Derin'de, bir an daldım ve işte sonuç."
Yine tek ayak üstünde kırk yalan söylemeye başladım.Ama ne diyebilirdim ki? Kııvanç kokun aklımı başımdan aldı mı?
Kıvanç bana doğru bir adım attı.Eliyle saçlarını karıştırdı, kaşlarını kaldırıp muzip bir ifadeyle konuşmaya başladı.
"Anlaşılan kafan doluyken seni mutfağa sokmamam gerekiyor.Sürekli bir yerlerini kesip canının acımasını istemem."
Kirpiklerimin arasından ona baktığımda, gülümsüyordu.Ne ara bu kadar yakınlaşmıştık?Burası biraz fazla sıcak olmadı mı?
Kıvanç önüme düşen saçlarımı alıp kulağımın arkasına ittirdi.Bunu yaparken ya biraz fazla oyalanmıştı ya da ben zaman durmuş gibi hissediyordum.Eli yanağımda gezinmeye başlamıştı.Bir şey söyleyecekti sanırım.Evet hadi söyle!Kıvanç tam konuşmaya başlayacaktı ki telefonumun zil sesiyle bu büyülü an bozuldu.Ben hemen geri çekildim Kıvanç'ta havada kalan elini ensesine götürdü.Arayanın kim olduğuna baktığım da Emre olduğunu gördüm.
"Kahretsin!Ben onları tamamen unuttum."
"Kimleri unuttun Alin?"
Telefonumun ekranını Kıvanç'a doğru döndürdüğümde, akşamki planı onun da unuttuğunu anlamıştım.
"Emre ben de tam sizi arayacaktım."
"Nerdesiniz güzelim, kapıdayız biz?"
"Biz şeydeyiz."
"Neyde?"
"Kıvançlar'ın bağ evindeyiz.Yani burda olmamız gerekti."
"Ne işiniz var sizin orada Alin?Neden orada olmanız gerekti?"
Yine hesap sorulan kişi durumundaydım.
Ama bu sefer sinirlenmeye hakkım yoktu.Haklıydı, olanları haber vermem gerekirdi.
"Emre..Doğukan dönmüş.Bugün karşımıza çıktı.Biz de Derin'in biraz uzaklaşması gerektiğini düşündük ve buraya geldik."
Kıvanç'ın çatık kaşlarla bakmasının sebebi benim açıklama yapıyor oluşum olabilir miydi?Ama bu önemli bir konu kendimden taviz verebilirim değil mi?
"Derin iyi mi?"
"Hıhı iyi, uyuyor şuan." Dediğimde bir süre sessiz kaldı.
"Sizi almaya geliyorum."
"Hayır hayır gelme yani biraz burada kalsak Derin'e iyi gelecektir eminim."
Kıvanç'ın çatık kaşları gitmiş yerine kıvrılan dudakları gelmişti.Senin mutlu olman için söylemedim bunu Kıvanç Bey.
Ben gerçekten burasının daha doğrusu Arda'nın Derin'e iyi geleceğini bildiğim için kalmak istediğimizi söyledim.
"Emin misin?Sizi bizim dağ evine de götürebilirim?"
"Eminim Emre ve dağ evine daha sonra gideriz olur mu?"
"Pekala öyle olsun, telefonum hep açık bir şey olursa.."
"Bir şey olursa hemen seni arayacağım Emre'cim söz.."
"Tamam güzelim öptüm."
"Ben de, görüşürüz."
Kafamı kaldırdığımda Kıvanç'ın sorgulayıcı bakışlarıyla karşılaştım.
"Tam olarak neler olduğunu anlatmanın vakti geldi bence."

HatırlamadığımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin