-ALİN-
Kapıdaki şoku atlattıktan sonra salondaki koltuklara geçtik. Şu an herkes birbiriyle bakışıyordu. Ben hariç. Ben duvardaki resme bakıyordum. Bu bizim çocukluk fotoğrafımızdı. 5-6 yaşındaki Derin şu anki halinden bin kat masum gözüküyordu. Kollarını çapraz birleştirmiş,ayağını durmadan sallıyordu ve tek kaşını imalı bir şekilde havaya kaldırmıştı. Bu hali bana çocukken izlediğim bi film karakterini hatırlatsa da sustum ve gülümsememi bastırdım. Çünkü eminim ki reflekslerin prensesi bana eline geçen herhangi nesneyi fırlatabilirdi. Evet,cinayete kurban gitmek istemiyordum. Ne var ki Kıvanç'ın ona bakıp sırıtması kafasına terlik yemesine sebep oldu. Ona gülmemeliydin bakışımı atarken,Derin korktuğum ses tonuna bürünüp konuşmaya başladı.
"Evet beyler, gecenin bu saatinde bizi rahatsız etme cesaretini nerden bulduğunuzu ve ev adresimizi nerden bildiğinizi öğrenebilir miyim? Umarım bu saçmalıkla ilgili mantıklı bi açıklamanız vardır. Yoksa her an camı açıp tecavüz ediyolar diye bağırabilirim."
"Yok artık,yapamazsın!" diye atladı Arda.
"Yapar" dedim bir anda.
"Önce adres meselesine cevap alayım?" diye çemkirdi Derin. Bacaklarını 8 şiddetinde sallıyordu hala.
"Derincim,tatlım acaba artık ayağını sallamasan mı ?" Deyiverdim. Hayatım film şeridi gibi geçti gözlerimin önünden.
Bana öyle bi bakış attı ki önüme dönüp koltuğuma sindim.
"Cevap verebilir miyim?" diye fısıldadı Kıvanç. Artık çocuğu ne kadar korkuttuysa.
"Dinliyorum." dedi Derin.
"Vallahi Arda'nın bok yemesi." Dedi Kıvanç.
Şahsen ben şaşırmadım. Hakkımızda her şeyi bilen biri ev adresimizi mi öğrenemeyecekti hah ? Buna gülerim işte.
"Off bırakın şu adres işini de geliş sebebiniz ne öğrenebilir miyiz artık?"
Eminim ki ben bu çıkışı yapmasam adres mevzusu uzar da uzardı.
"Iıh,Alin telefonunu düşürmüş de biz onu getirdik." Dedi Arda.
İyi de burada bi yanlışlık var. Çünkü benim telefonum zaten yanımda. Kıvanç telefonu çıkarıp bana uzatıyordu ki, telefonum çalmaya başladı.Arayan Yankı'ydı.
"Noldu Yankı?" Dedim merakla.
"Şey Alin ben Emre, telefonumu bulamıyorum da belki sizdedir diye rahatsız ettim."
"Yoo hayır bizde tele.."
Tam cümlemi bitirecekken Kıvanç elindeki telefonu gözümün önünde salladığında kafama dank etti.
"Evet,evet biz de Kıvanç'la Arda getirdi."
"Kıvanç'la Arda mı?" Dedi Emre sesindeki artan gerginlikle.
"Evet,evet karşımda oturuyorlar şu an."
"O zaman almaya geliyorum ben."
"Tamam,bekliyoruz." Dedim.
Telefonu kapattığımda Derin düşüncelere dalmış,gözlerini üstüme dikmişti.Ve tabi ki dayanamayıp konuşmaya başladı.
"Bi dakika abi ya! Emre'nin telefon kapağında niye senin resmin var ?" Yerimden kalkıp Derin'in elindeki telefonu alıp ekrana baktım..
"Siz Emre'yle birlikte misiniz?" Dedi Arda. Bu sırada Kıvanç'ın bakışları çok nasıl desem değişikti.
"Sen söyle nasıl olsa,bizim hakkımızda bizden daha çok şey biliyorsun öyle değil mi Arda?" dedi Derin imayla.Bayılıyorum bu kıza ya. Ne güzel laflar ediyor o öyle. Arda cevap verecekti ki zil çaldı. Ben Kıvanç'la bakışırken -ki onun bakışları soru doluydu bense mal gibi bakıyordum- Derin kalkıp kapıyı açmaya gitti.
"Hoşgeldiniz,geçin içeri."
"Bu dallamaların burada ne işi var lan ?" diye bağırdı Yankı.
"Yankı'cığım,biraz kafanın içindekini kullanmaya ne dersin? Emre'nin telefonunu getirmeye gelmişler. Ve nedense telefon kapağında Alin'in resmi var." Yine imalı Derin,yine o ses tonu.Ama benim de aklımda soru işaretleri vardı,merak etmiyor değildim hani.
"Hı o fotoğraf mı? Yankı'nın piçlikleri işte." Dedi Emre ve elini havada savurup geçiştirdi.Yankı'ya döndüm.
"Yankı sen hiç büyümeyecek misin ?" Bu sırada Emre, Kıvanç, Yankı, Arda arasında çok pis bakışmalar dönüyordu. Yankı bana dönüp,
"Hadi be güzelim,bi kahve yap da içelim. " Dedi söylediklerimi duymazdan gelip.
"Yok sana kahve. Sen hala bizle uğraş git sevgilin yapsın sana kahve. " dedim ve gözlerimi devirdim.
Yankı bu sefer de Derin'e döndü.
"Sarışınım,sen yapsana be,hem bak misafirlerimiz var,bak söz alışverişe götürücem seni."
"Ay sarışının batsın senin be,yapıyorum tamam. Millet nasıl alıyorsunuz?" Deyip salondaki herkesi süzdü Derin.
"Yap gitsin ya nasıl kolayına geliyorsa. "Dedi Emre.
Derin gidince muhabbet bize döndü tabi. Kıvanç gruba hitaben,
"Hep böyle yakın mısınızdır?" deyince
"Uzun zamandır böyle yakınız. "Dedi Emre uzun kelimesinin üzerine bastırarak.
Sonra baktım çocukları dövecekler gibiler ben de başladım tanışmamızı anlatmaya. Tüm ekibi tamamlamıştım ki,Derin geldi. Arda'ya gelene kadar her şey normaldi. Derin bunu kasti mi yaptı bilmiyorum ama sıcak kahveyi çocuğun üzerine boca etti.
"Ah yandım!Kafayı mı yedin kızım sen!" Diye bağırdı Arda.Ee çocuk haklı baya yandı yani.
"Arda ben çok özür dilerim gerçekten isteyerek olmadı.Ahh çıkar şu tişörtü çıkar hemen!"
Oha!Derin niye çıkarttırıyorsun çocuğun tişörtünü göz ve akıl sağlığımız için bu hiç de iyi bir fikir değil.Derin, Yankı'nın dürtmesiyle kendine geldi.
"Ne bakıyorsun kızım, illa bakacaksan ben açayım bana bak." dedi Yankı.
"Ne saçmalıyorsun be gerizekalı!" diye çemkiren de tabiki Derin'di.
Evimizde Derin'in abisinin de odası bulunduğu için tişört bulmak zor olmayacaktı ki Derin'de bunu düşünmüş olmalı Arda'ya yukarı gelmesini söyleyip üst kata çıktılar.Gözüm Kıvanç'a kaydığında bana bakıyor olduğunu gördüm.
Neye bakıyor şimdi bu?
Bi sorun mu var gibisinden başımı salladım.Gülümseyip gözlerini kaçırdı.
"Alin bi su getirsene güzelim ya." dedi Yankı.
"Yankı sanki gelmediğin ev gidip kendin almayı dener misin?"
Bu sırada Kıvanç'ın Yankı'yı öldürecek gibi bakması..Neler oluyor gerçekten?
"Hadi bebeğim ya bizde erkek erkeğe konuşalım biraz."
Yankı'nın bu lafına kahkahalarımla cevap verdim.Anlamayan gözlerle bana baktıklarında yerimden kalkıp mutfağa doğru yollandım.Kadınsız bir ortamda uzun süre kaldığında kafayı yiyen Yankı erkek erkeğe muhabbet etmekten mi bahsetmişti?Evet kahkahalarımı saklayamadığım şey buydu işte.Dolaptan bardak çıkartırken, mutfağa birinin girdiğini farkettim Derin'dir diye önemsemedim. Birkaç saniye sonra Kıvanç'ın boğazını temizlemesiyle ona doğru döndüm.Sorgulayıcı bakışlarımı yöneltmiştim ki konuşmaya başladı.
"Su içmek için gelmediğimi tahmin etmişsindir yani sadece içerdeki muhabbetten sıkılıp kaçtığım için şuan buradayım." En azından klasik bahanelere sığınmamıştı.
"Klişeleri yıkıyoruz ha?"
"Nasıl yani anlamadım?" Kollarını göğsünde birleştirip tezgaha yaslanırken.
"Kız mutfağa gider adam da su içme gibi bir bahaneyle ardından gider ya, aman neyse bizim çocuklar seni çok mu sıktı?"
"Ya aslında içeride bi muhabbet yok ikiside öldürücü bakışlarını bana yollamakla meşgul, onlar için çok önemlisiniz sanırım?" Deyip gülümsedi.
Gözlerinin rengi ne kadar güzel.Saatlerce karşısında oturup gözlerinin içine bakabilirim.Gülüşü.Yanağındaki gamzesi...Alin aptal aptal çocuğu süzmeyi kes!
"Ya evet yıllardır beraberiz ve birbirimizi severiz, hadi içeri geçelim artık." Dedim ve önünden geçip yürümeye başladım arkadan geldiğini adım seslerinden anladım.İçeri girdiğimizde Derin ve Arda'nın salonda yerlerini aldıklarını gördüm ve gerçekten ortamda buz gibi bir hava hakimdi.
"Bi su getirmek bu kadar uzun mu sürüyor?"dedi kaşlarını çatıp Emre.
Açıkçası Emre'nin bu çıkışına şaşırmıştım.Bu tam Arsalvari bir davranıştı.Ben cevap veremeden Kıvanç lafa atladı.
"Alin'i biraz lafa tuttum, sohbetimiz keyifli bir hal alınca da geciktik kusura bakmayın." Dedi ve yerine geçti.
Bu çocuğu anlamak imkansız.Umursamaz, kendini beğenmiş bir tipe benziyor.Ama konuştuğunda bütün fikirlerim yıkılıyor.Bir anda çok düşünceli ve korumacı birine dönüşüyor.Ben bu düşüncelerdeyken muhabbet alıp başını gitmişti ve saat sabahın dördüydü.Sanırım kimse evine gitmeyi düşünmüyor.Derin yine sanki içimi okumuş gibi konuşmaya başladı.
"Beyler muhabbetinize doyum olmaz ama artık gitseniz diyorum.Uyumaya ihtiyacımız var bilmem anlatabildim mi?"
"Sarı böceğim bu saatten sonra bizi eve yollama ya misafirlerimizi gönderelim biz kendimize yatacak yer buluruz."dedi Yankı.
Tabiki misafirleri gönderme kısmına vurgu yapmıştı.
"Yankı gece senin için daha yeni başlıyor sen bu saatte evde bile olmazsın." Dedim gözlerimi büyüterek.Hadi ama Yankı sadece Kıvanç ve Arda'dan hoşlanmadığı için şu an böyle davranıyordu.
"Hadi beyler yeter artık hep birlikte kalkıyoruz, kızlar da dinlensin." Dedi Emre.Bunu söylerken Kıvanç'a bakmıştı.Kıvanç'ta gözlerini ayırmadan Emre'ye bakıyordu.Gerçekten birbirlerini hiç sevmemişlerdi.
"Evet haklısınız hadi Kıvanç." dedi Arda.Teşekkürlerimi gönderiyorum sana Arda!
Hep birlikte ayaklanıp kapıya doğru yöneldik.Önce bizim çocuklarla vedalaştık Yankı her zaman olduğu gibi yanaklarımdan öpüp bir de makas almıştı.Emre burnumu sıkmayı tercih ediyordu.Sıra Arda ve Kıvanç'a geldiğinde, Arda Derin'i yanaklarından öptü.Kıvanç eğildi ve yanağıma tüy kadar hafif denebilecek bir öpücük bıraktı.İçim titremişti,neden?
"Tekrar görüşeceğimize emin olabilirsin Alin." Dedi Kıvanç.Gülümsemekle yetindim.İyi geceler deyip çıktılar evden.
Ne olmuştu böyle?Daha birkaç saat önce partide tanıştığımız iki çocuğun evimizde ne işi vardı?En önemlisi kimdi bunlar?Birden bire hayatımıza nasıl dahil olmuşlardı?Sürtük Seren'le ilişkileri neydi?Bu sorularımın cevabını en yakın zamanda öğrenecektim.Derin'e baktığımda onun da aynı şeyleri düşündüğünü anladım.Ama ikimizde tek kelime konuşmadık.
Düşündüğümüz tek şey uyumaktı.
Gözlerim kendiliğinden kapanmaya başladığında gelen mesaj sesiyle irkildim."Sabah 9'da sizi kahvaltıya götürmek için kapıda olacağız.İyi geceler. -Kıvanç"
Evet,arkadaşlar bu da üçüncü bölümümüzdü. Umarım beğenmişsinizdir. 😍😊 Multimedia'da tüm ekibi görebilirsiniz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hatırlamadığım
Teen FictionYıllar sonra Amerika'dan kalkıp gelen Arda ile Kıvanç. Müthiş bir arkadaş grubuna sahip olan ancak yıllarını gerçek aşkı bulmaya harcamış Alin ve Derin. Eski hatıraların ve sırların arasında sıkışıp kalmış iki genç kız. İntikam mı aşk mı ? # Kıvanç...