-ALİN-
Sabah uyandığımda Kıvanç'ın kolları arasındaydım.Ne ara uyumuştuk biz?Ben şaşkın şaşkın halimize bakarken o boğuk sesiyle konuşmaya başladı.
"Günaydın."
"Şey günaydın biz.."
"Dün gece uyuyakaldın ben de uyandırmak istemedim."
Demek uyuyakalmıştım.Şaşırmadım doğrusu son günlerde gerçekten çok yorulmuştum.
"Iı anladım, peki şimdi kalkmama izin verir misin?"
Kıvanç başta anlamasa da sonra sıkı sıkı kavradığı belimi farkedip beni bıraktı.Yerimden kalktığımda kendimi boşlukta hissettim.Sanırım benim için en iyi yer onun yanıydı.
"Ben bi Derin'e bakayım."dediğimde,
"Günaydııın, kurt gibi açım hadi hemen kahvaltı hazırlayalım."diye merdivenlerden uçarak inen Derin beni sabah sabah şaşırtan ikinci şey oldu.
Ardından gelen Arda bize her şeyin yolunda olduğuna dair gözlerini kırpıştırdı ve güven verici bir gülümseme yolladı.Derin'in bağırışları sonucu mutfağa gidip kahvaltı hazırlamaya başladık.
Hepimizin yüzünde deyim yerindeyse güller açıyordu.Uzun zamandır böyle keyifli zaman geçirdiğimi hatırlamıyorum.Sanki hayatımda bazı eksiklikler vardı ve Kıvanç hatta Arda gelişiyle bu eksikliği tamamlamıştı.
"Eyvahhhh!"
Derin'in bağırışıyla elimdeki tabakları yere düşürdüm.
"Ne bağırıyorsun Derin ya."derken bir yandan da kırılan tabağın parçalarını toplamaya çalışıyordum.
"Alin bırak onları yine elini keseceksin!"Kıvanç'ın bu sert çıkışıyla kırıklarla uğraşmayı bıraktım ve iki adım geriledim.Arda ve Kıvanç ortalığı toparlarken Derin telefonunda bir şeylerle ilgileniyordu.
"Hey ben kime diyorum?"
Derin kafasını telefondan kaldırmadan konuşmaya başladı.
"Yarın ne var Alin?"
"İnanmıyorum, ne yapacağız şimdi?"
"Tamam sakin ol sorun yok.Emre'yle konuştum her şeyi halletmiş." Dedi Alin elindeki telefonu sallarken.
Tabi ya o olmasa gazetelerde 'yılın rezilliği' başlığı altında kendimizi görebilirdik.Arda ve Kıvanç'a baktığımda Kıvanç'ın çatılmış kaşlarıyla karşılaştım.Elindeki cam kırıklarını avucunun içine almıştı.Yere bir iki damla kan düştüğünde çığlığıma engel olamadım.
"Kıvanç e-elin kanıyor!"deyip onun yanına gittim.
"Önemli bir şey değil."deyip kırıkları çöpe atıp elini suyun altına soktu.
"Oğlum kafayı mı yedin?Elinin haline bak."
"Arda doğru söylüyor.Doktora gitmemiz gerek."derken bir yandan da çekmecelerden bulduğum bezlerle eline tampon yapıyordum.
"Gerek yok.Arda şu dolaplardan birinde ilk yardım çantası olacaktı."
Arda birkaç dolabı karıştırdıktan sonra buldu.Çantayı onun elinden alıp içinden gerekli şeyleri çıkardım.Kıvanç her ne kadar itiraz etse de eline pansuman yapmaya başladım.Emre'nin adını duymak bile onu neden bu kadar kızdırıyordu ki sanki?
Elini temizledikten sonra mikrop kapmasın diye bandajla sardım.
"İşte bitti."
Ben işimi yaparken Kıvanç gözlerini bir saniye olsun benden ayırmamıştı.
Bunu hissedebiliyordum.
"Teşekkür ederim."dedi yüzündeki donuk ifadeyle.Şu an ne düşündüğünü bilmeyi o kadar çok isterdim ki.
"Kıvanç geçmiş olsun, hadi kahvaltı hazır gelin."dedi Derin.
Derin gerçekten iyi gözüküyordu.
Acaba dün gece biz uyurken neler olmuştu?Döndüğümüz gibi Derin'i sıkı bir sorguya alacaktım.
"Derin, konuşmanı hazırladın mı sen ?"
Derin'in yüzündeki gülümseme soluyordu ki Arda onun elini tutarak duruma el attı.
"Ben hazırlamıştım bi şeyler,biraz düzeltirsek güzel olabilir. "
Arda'nın bu düşünceli tavrı çok hoşuma gitmişti.Bizim aklımızdan çıkmışken onun düşünüp konuşma hazırlaması gerçekten hoş bir davranıştı.
"Kahvaltıdan sonra yola çıkalım mı? " diye sordu Kıvanç.
Başımla onayladım onu. Ve dernek yemeğinin hazırlıklarını konuşarak kahvaltıyı bitirdik. Arda'yla Derin'in sürekli birbirlerine bakmaları beni güldürüyordu.Aralarında adını koyamasalarda bir şeyler olduğuna emindim.
Dönüşte direksiyon başına Arda geçti.Derin'de onun yanına tabi.Mecburen Kıvanç ve ben arka koltuğa oturduk.Başımı cama yaslayıp gözlerimi kapadım.Dün gece Kıvanç'ın kollarında deliksiz bir uyku çeksem de kendimi oldukça yorgun hissediyordum.Ama bir türlü rahat bir pozisyon bulamadığım için kıpırdanıp durdum ve kendimi uykuya teslim edemedim.Tam bu sırada Kıvanç beni omuzlarımdan kavrayıp dizlerine yatırdı.Ben şaşkın ördek gibi ona bakarken o çoktan açıklamasını yapmaya başlamıştı.
"Yorgunsun, kapat gözlerini ve uyumana bak."derken saçlarımı okşuyordu.Oldum olası saçlarımla oynanmasını çok severdim ve bu beni her zaman rahatlatırdı.Ona en içten gülümsememi bahşedip gözlerimi kapattım.Tam içim geçerken üzerime bir şeyin örtüldüğünü hissettim ve hemen ardından Kıvanç'ın beni büyüleyen kokusu burnuma doldu.Muhtemelen ceketini örtmüştü, üşümemem için.Uyandığımda etraf karanlıktı.Gözlerim ortama alıştığında odamda olduğumu anladım.Yatağımdan kalkıp odamdan çıktım.Salona indiğimde Derin'i kitap okurken buldum.
"Oo uykucu şirinimiz uyanmış."
"Ben odama kim taşıdı?"Derin hiç istifi bozmadan sorumu cevapladı.
"Ben."
"Oha ciddi misin nasıl ya?"
"Alin allah aşkına ne saçmalıyorsun?Seni bu halinle nasıl taşıyabilirim tabiki Kıvanç çıkardı."
"Pijamalarımı?"
"Biliyorum Kıvanç'ın giydirmesini isterdin ama üzülerek söylüyorum o görevi ben üstlendim."dediğinde koltuğun üzerinde duran yastığı ona fırlattım.Ama durmaya niyeti yoktu.
"Ona gerisini benim halledebileceğimi söylediğimdeki yüz ifadesini görmeliydin.Çocuk resmen hayal kırıklığına uğradı."
Derken kahkahalarla gülüyordu.
"Sen fazla oldun ama!"diyerek kalan yastıkları da fırlatıp onu gıdıklamaya başladım.Kaç dakika boğuştuk bilmiyorum ama durduğumuzda ikimizde dağılmış bir vaziyetteydik.O kadar çok gülmüştüm ki nefes almakta zorlanıyordum.Bir süre ikimizde konuşmadık nefesimizin düzene girmesi için.Ardından sessizliği bozan ben oldum.
"Derin mutlu musun?"
"Mutluyum tabi.Senin yanında nasıl mutsuz olurum şebek."deyip yanaklarımı sıkıştırdı.
"Of o anlamda sormadığımı biliyorsun.Arda'yla diyorum mutlu musun?"
Derin başını eğip birkaç saniye düşündü.Kendi içinde mukayese ettiği şeyler olduğu belliydi.
"Ona güveniyorum."
Derin böyleydi.Onun için güvenmek her zaman her şeyden daha önde gelmişti.
"Ona ben de güveniyorum Derin.Senden tek ricam ona karşı açık olman.Bunu ikinizinde hakettiğini düşünüyorum."
"Biz..Aslında dün gece çoğu şeyi konuştuk ve sanırım onun duvarlarımı yıkmasına hazırım."
Duyduklarıma sevindim.Doğukan'ın yarattığı enkaz Arda sayesinde ortalıktan kalkmıştı.Ona sıkı sıkı sarılıp yanında olduğumu hissettirdim.Derin'in kulağıma fısıldadığı şeyle yüzümdeki gülümseme iyice arttı.
"Onu seviyorum."
Ben de aynı tonda cevapladım onu.
"Biliyorum ve senin için çok mutluyum."
Benden ayrıldı ve doğru kelimeleri seçmeye çalışır gibi birkaç saniye bekledi.Ardından konuşmaya başladı.
"Senin de mutlu olmanı istiyorum Alin."
"Ben zaten mutluyum sarışınım."
"Biraz önce bana kızıyordun şimdi aynısını sen yapıyorsun."deyip kaşlarını çattı Derin.Onu kızdırmamak için konuşmama devam ettim.
"Peki peki kızma.Bak kastettiğin şeyin farkındayım ama bizimkisinin henüz tam olarak ne olduğu belli değil."
"O ne demek Alin?Belli işte boş değilsin ona karşı."
"Bilmiyorum Derin biraz kendimi dinleyip ne olduğunu bulmam lazım."
"Tamam seni zorlamayacağım ama etrafına koruyucu kalkanlar koyma.O seni üzmez."
"Buna nasıl emin olabiliyorsun?"
"Biliyorum işte hissediyorum."
"Hıh,bi müneccim olmadığın kalmıştı onu da oldun sarışınım. Neyse şaka maka yarın büyük gün yatalım mı yaa ?"
"Olur Alin,hatta beraber yatalım. Sen beni Kıvanç olarak hayal edersin rüyalarına girer belki ha?"
"Zevzek zevzek konuşma Derin ya" diyerek elimde yastıkla kovaladım onu. Derin bu sırada bana laf yetiştirmekle meşguldü.
"Evde kalıcaksın kızım evde!Bak çocuk taş gibi,hatta kaya ,meteor resmen. Sen bunu da kaçırırsan Allah çarpar seni. "
Bu lafı üzerine dudaklarımı büzerek alınmış gibi yaptım.
"Sen Arda'yı kaçırma da sarışınım sonra bana gelirsin bak. Ben ettim bi hata,sen etme Alin,diye. Almam bak seni evime. "
"Hah!Çok biliyorsun sen.Hadi sus da uyu." deyip arkasını döndü Derin.Birbirimize iyi geceler dileyip kendimizi uykuya teslim ettik.
Sabah perdenin arasından sızan güneş ışıklarıyla uyandım demek isterdim ama kapıya alacaklı gibi vuran kişi yüzünden bu pek mümkün olmadı. Üzerime sabahlığımı giyip,aşağı indim. Derin de arkamdan inmeye çalışıyordu ya da sürükleniyordu desem daha doğru olur. Kapıyı açıp beş tur koşmuş gibi gözüken ve 'beşte kalktım ve çok mutluyum' bakışıyla bana bakan Arda'yla karşılaştım.
"Günaydın Alin. Aa,siz uyanmadınız mı daha? Kalkın uykucu tembeller,bugün çok işimiz var!"
Ben tam beyinsiz misin Arda diye bağıracaktım ki aşağı kata inen Derin böğürmeye başladı.
"Sabah sabah kim o gerizekalı,kapımızı kıran kişi Alin,hayır illaki güvenlik mi koydurm...Aa sen miydin Arda'cım. Ne de güzel erkenden gelmişsin. Dur bi saate bakayım yedi buçuk.Hmm,nasıl da iyi yapmışsın nasıl..."
Ve bi anda ikimizinde şaşkınlıktan açılan ağzını kapatacak şekilde cırlamaya başladı.
"Arda sen mal mısın? Yedi buçuk nedir Arda ?Hayatımda o saatte uyanmamışım ben,bak napalım biliyor musun,sen şimdi git 2-3 saat sonra yine dayan kapıya..."
"Aa olur mu kızlar ben size kahvaltı getirdim ama" diyerek kapıdan girdi Kıvanç.
"Hıh,ben de bunun şıracısı nerde diyordum. Gel gel sen de gel,hiç uyumayalım biz zaten. " Diyerek Kıvanç'ı da payladı Derin.
"Şıracı ne be?" Diye sordu Arda anlamamış gözlerle bakarken.
"Bozacının şahidi şıracı." diye söylenerek yanımızdan ayrıldı Derin.
"Hoşgeldiniz,her ne kadar saat konusunda haklı da olsa iyi düşünmüşsünüz. Siz geçin ben masayı halledeyim,Derin de hayatında bir ilk yaşayarak uyanmaya çalışsın. " diyerek mutfağa götürdüm onları. Çocukların gülmelerine gözlerini deviren Derin,söylenerek yukarı çıktı. Mutfakta olmamıza rağmen hepimizi güzellik uykusunu alamamasıyla ilgili cırlamasını çok net duyuyorduk. Arda,cebinden katladığı kağıdı çıkararak hazırladığı konuşmayı okudu. Şimdi çocuk o kadar uğraşmış bizim kız için.
Tam Arda'ya konuşmanın ne kadar güzel olduğundan bahsedecektim ki kapı yine çalınmaya başladı. Derin merdivenlerden bu sefer gelenler için söylenerek aşağı indi. Kapıyı açtığında bizimkiler toplaşarak içeri girdi. Aslında aralarında en dinç olan ve besbelli bu saati seçen Emre'ydi.
"Ya sizi parayla mı yolluyorlar,hadi bunlar Amerika'dan. Ya siz bu saatte hangi güçle kalktınız?" diye klasik söylenmesini yaptı Derin. Yankı yarı uyur haliyle olaya el attı.
"Çok haklısın sarışınım,siz beni bi iki saate uyandırın ben senin odaya kaçar. " Diyince Arda Yankı'nın üzerine kıskanç erkek bakışlarını yollamaya başladı. Belli ki sabah sabah olay çıkmasını istemeyen Derin Arda'nın yanına gelip kulağına bir şeyler fısıldadı. Bunu daha sonra ona sormayı not ettikten sonra Emre'nin bir lider gibi konuyu anlatmaya başlamasına hiç şaşırmadım. Evet Derin'le benim dışımda herkes hazırlanıp gelmişti. Bir de Yankı vardı ama o zaten her olayda tembelliğini gösterirdi. Emre'nin emir dolu cümleleri ve Kıvanç'ın bu durumdan rahatsız olduğunu hiç çekinmeden belli eden hareketleriyle geçen kahvaltıdan sonra hepimiz hazırlanıp yola koyulduk. Derin konuşmasını yoldayken ezberlediği için tamamıyla hazırdı zaten. Yardım yemeğinin düzenleneceği yere geldiğimizde hepimiz hazırlık için üst katta bulunan odalardan birine geçtik. Emre'nin özel olarak seçtiği makyöz ve kuaförler kızların hepsini hazırlayıp gittiler. Canan Teyze en son gelecekti. Bu yüzden hepimiz son hazırlıklara yardımcı olmak için görevlerimize odaklandık.Derinler ses sistemiyle ilgili sorunu hallederken biz de yani Kıvanç ve ben de davetli listesini son kez kontrol ediyorduk.Kapıdan içeri giren biri olduğunu hissettiğimde başımı kaldırıp o yöne baktım ve burada olmasını hiç beklemediğim kişiyle karşılaştım...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hatırlamadığım
Teen FictionYıllar sonra Amerika'dan kalkıp gelen Arda ile Kıvanç. Müthiş bir arkadaş grubuna sahip olan ancak yıllarını gerçek aşkı bulmaya harcamış Alin ve Derin. Eski hatıraların ve sırların arasında sıkışıp kalmış iki genç kız. İntikam mı aşk mı ? # Kıvanç...