20-Kalbine Saplasaydın

259 13 5
                                    

Hey! Herkese merhabalar, yeni bir bölümle karşınızdayız 😊 Yorum ve oylarınızı görmek bizi çok mutlu ediyor!😍 İyi okumalarr, yorumlarda buluşalıım :D

-ALİN-

Derin karşımdaki yatağa geçerek bağdaş kurup otururken bende evin ön tarafındaki korumaları saymaya çalışıyordum.Otuz sekize kadar gelmiştim ki sıkılıp saymayı bıraktım ve ben de onun karşısındaki yatağa oturdum. Ellerimi iki yanıma koyup gözlerimi ayaklarıma sabitlediğimde Derin'in sesiyle başımı kaldırıp ona baktım.
"Ne oldu bugün o evde ?" Dediğinde sesli bir nefes verip anlatmaya başladım.
"Evi gezerken bi odaya girdim. Duvarlarda her yaşımıza ait yüzlerce fotoğraf vardı. Bizimle ilgili olan her şeyi toplamışlar. Hatta biz de olmayan dördümüzün çocukluk fotoğrafları bile var o duvarlarda. " Dediğimde Derin sözümü kesti.
"Neden bunu bize yapıyorlar ?" Dedi.
"Neden onlara güvenmemizi istediler ? Anlayamıyorum Alin. " Diye devam etti.
"Bilmiyorum ama Kıvanç beni orada bulduğunda o odayı görmemem gerektiğini söyledi.Planlı bir şey değil bizi kaçırmaları.Eğer o odaya girmeseydim hala iki aptal aşık kızdık." Dedim tükürürcesine ve açılan kapının sesiyle Derin sözlerini söylemekten vazgeçip sessizliği seçti.
Gelen Utku'ydu.Elinde bir tepsi vardı.Odanın köşesindeki kare masanın üzerine bırakıp bize döndü,
"Yiyin şunları."
"Geri götür yemeyeceğiz." Dedi Derin tıpkı o adam gibi kararlılıkla.Utku omuz silkip kapıya doğru adımladığında aklıma gelen fikirle onu durdum.
"Tuvalete gitmem lazım."
Utku dönüp yanıma geldi ve kolumdan tutup beni ayağa kaldırdı.Derin ne yapmak istediğimi anlamamış gibi bakıyordu.Ona göz kırpıp yanımdaki adamın adımlarına ayak uydurarak odadan çıktım.Etrafı incelemeli ve kaçmamızın bir yolunu bulmalıydım.Üst kattan bakılınca salon açık bir şekilde görünüyordu ve hiç koruma yoktu etrafta.
Muhtemelen hepsi kapının önünde nöbet tutuyorlardı.İlk getirildiğimiz karanlık odanın önünden geçip sağa sapıp uzun bir holde yürümeye başlamışken solumuzda kalan kapının önünde durduk.
"Üç dakikan var.Eğer üç dakika sonra çıkmamış olursan ben içeri girerim." deyip açtığı kapıdan beni içeri fırlattı.
İçeri girdiğim gibi etrafı karıştırmaya başladım. Çekmecelerin çoğu boştu tam ümidimi kaybetmişken en alt çekmecede bulduğum jiletle gülümsedim.Utku'nun,
"Giriyorum." Demesiyle kapıyı açması bir olduğu için jileti saklayamamıştım ve avucumun içerisinde kalmıştı.Yine aynı kabalıkla kolumdan tutup beni kendine çekti ve dışarı çıktık.Tam geldiğimiz koridoru geri yürüyecektik ki bize doğru büyük adımlarla gelen Kıvanç yerimizde kıpırdamadan kalmamıza sebep olmuştu.
"Ne bok yiyorsun lan?" Dedi Kıvanç kızgın bakışlarla Utku'ya.
"Tuvalete gitmek istedi." dedi Utku kolumu biraz daha sıkarken.Canımın acısıyla yüzümü buruşturdum.Kıvanç'ın bakışları üzerime sabitlenmişti.Beni baştan aşağı süzdüğünde gözleri sol yanağımda epey oyalanmıştı.Kendi yarattığı eserine bakıyor olmalı.Utku beni çekiştirdi ve onun yanından geçeceğimiz sırada Kıvanç diğer kolumu tuttu.
"Sen git ben hallederim." dediği gibi Utku kolumu bırakmış ve yanımızdan ayrılmıştı.Kıvanç yürümeye başladığında büyük adımlarına ayak uydurmaya çalıştım.Bir yandan da kaçamak bakışlarla onu izliyordum.Daha dün bana zarar vermeyecek tek kişi gibiyken bugün canımı acıtmaktan hiç çekinmiyordu.Odanın önüne geldiğimizde beni kapı ile kendisinin arasına alıp anahtarla kapıyı açtı.Onun hemen arkamda olduğunu bilmek ve nefesini hissetmek vücudumun ısısını yükseltmişti.Nihayet kapıyı açıp içeri girdiğimizde Derin odada yoktu.
"Derin nerede?" Diye sordum öfkeyle. "Ona bir şey mi yaptınız?"
Kıvanç cevap vermek yerine yumruk şeklini almış elime bakıyordu.
"Elinde ne var?" Dedi ürkütücü sesiyle.
"Hiçbir şey." Dedim elimi biraz arkama çekerek.İki adımda yanıma gelip kolumu kendine çektiğinde çırpınmaya başladım.
"Aç elini Alin, kanıyor." dediğinde onu ittirmeye çalıştım ve ne olduğunu anlayamadan elimdeki jileti ona doğru savurdum.Kıvanç kollarımı bırakıp biraz gerilediğinde elini koluna götürdü.Elini çektiğinde açık mavi keten gömleğinin kanla kaplandığını gördüm.Elimdeki jilet yere düşmüştü.Ağzımdan çıkan ufacık bir çığlıkla birlikte Kıvanç'ın yanına yaklaştım.
"Çekil." deyip beni geri savurduğunda içeri Arda ve Derin girmişti.Derin benim elime bakıp çığlık attı ve koşarak yanıma geldi.Onun çığlığına kadar elimden akan kanları farketmemiştim.Arda Kıvanç'ın kolundan tutarak onu dışarı çıkardığında biraz önce olanların şokunu üstümden atamamış bir şekilde kapanan kapıya bakıyordum.
"Ne yaptı sana hayvan herif?" Diye söylenip yatağın üzerindeki çarşaftan bir parça yırtıp elimi sardı Alin.Bir yandan da söylenmeyi ihmal etmiyordu.
"Ben yaptım..." dedim başımı çevirip ona bakarken. "Ona zarar verdim Derin.Nasıl yapabildim bunu?" Dedim gözlerimin dolmasını engelleyemeyerek.
"Az bile ona.Keşke kalbine saplasaydın." dedi Derin başını iki yana sallarken.Bir an düşündüm ya ona daha büyük bir zarar verseydim yaşayabilir miydim? O beni her yaptığıyla öldürmeye devam ederken ben hala onu düşünüyordum tıpkı bir aptal gibi.
"Neler oldu?" Diye sorduğunda olan biteni anlattım.
"Ben de senin ardından tuvalete gitmem gerektiğini söyledim.Daha önce görmediğim iki adam beni alt kata indirdiler." Yerinden kalkıp camın önüne yürüdü.
"Merdivenlerden içince solda bir kapı var, büyük ihtimaller arka bahçeye çıkıyor.Eğer oradan çıkmayı başarı..."
"Onca adamı atlatmamıza imkan yok." Derken sesim fısıltıdan farksızdı.Derin çaresizlikle başını ellerinin arasına alıp oturduğunda kapı açıldı.İçeri Utku ve ilk kez gördüğüm bir adam girdi.Utku kapının yanında beklerken tanımadığım adam gelip yanıma oturdu.
"Elini ver."
"Ne?" Deyip biraz geri çekilmeye çalıştım.
"Elin kesilmiş, pansuman yapacağım hadi." Dedi ve ona uzattığım elimi alıp Derin'in sardığı bez parçasını çıkarıp temizlemeye başladı.
"Hayvanlıktan terfi edip insan olmaya mı karar verdiniz?" Dedi Derin alaycı bir gülüşle yerinden kalkıp Utku'nun karşısına dikilerken.
Utku öfkeyle parlayan gözlerini Derin'in üzerinde dolaştırdıktan sonra hızla onun üzerine yürüdü.Kolundan tutup,
"Bana bak..." Diye hırladığında Derin acıyla inledi fakat cevap vermekten geri kalmamıştı.
"Kör müsün yoksa gerizekalı mı?Zaten sana bakıyorum."
Utku bunun üzerine havaya kaldırdığı elini Derin'in yüzüne indirdiğinde ikimizde aynı anda çığlık attık.Derin yere savrulduğunda kolumu tutan adamdan kurtulup yanına çöktüm.Ağzımı açıp Utku denen adama saydırmaya başlayacaktım ki Arda'nın sesiyle kelimelerim ağzıma geri tıkıldı.

HatırlamadığımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin