Bölüm 29

683 40 4
                                    

İçeriye şaşkın bakışlarla girdim. Ağır steril koku ve kan kokusu karışmıştı. Acilde hastalar vardı her biri bir yatakta inliyordu. Hasta bakıcıları ve danışmada ki görevliler sürekli telefon alıyorlardı. Sümeyye? Nihat abi? Aklımdan milyon kez seçenek geçti ve ne olduğunu düşünmek istemiyordum. Hızlıca merdivenleri çıkarak Nihat abinin odasına girdim. Nihat abi yatağında uyuyordu. Endişeliydim odaya göz gezdirdim Sümeyye yoktu !
-"Neler oluyor ! Sümeyye nerede ?!! diye sormaya başlamıştım. Koridora çıkıp hızlıca adımlarken yanımdan her geçene Nihat abinin odasını göstererek Sümeyye'yi soruyordum. Bir süre sonra
Yahia yanında beyaz giyinimli bir hemşire ile karşıma çıktı. Yanımızdan onlarca insan geçiyor bazıları koşuşturma içerisindeydi. Çıkan gürültüden de korkmaya başlamıştım. -Yahia ! neler oluyor? Çok korkuyorum. Sümeyye nerede? Nereye götürdüler onu? Yahia bitkindi. Dünden beri giydiği kahverengi ceketi çıkarma fırsatı dahi bulamamıştı. Tüm benliğimiz durmuştu sanki Düşünme gücümü yitirmemden korkuyordum. Çığlıklarım gözyaşlarıma karıştı. Yahia benim yanıma sokularak hemşire ile arapça konuştular. Sonra bana döndü ve bir anda sımsıkı sarıldı. Onun omzunda daha da çok ağlamaya başladım. Kendimi tutamıyordum. Hemşire de bize tebessümle bakıyor arapça bir şeyler söylüyordu. Yüzünün ifadesi teselli ediyor gibiydi. Gayet sakindi. Yahia da aynı tavırla;
-Sakin ol lütfen. Herşey çok güzel olacak inan bana.
-Yahia bu ne şimdi! ne oluyor ki beni teselli ediyorsun? Küçücük yavruyu nereye götürdüler? Bu kalabalık neyin nesi?
- Gazze'de patlama olmuş yakındaki hastalar bu hastaneye getiriliyor Çok fazla yaralı yokmuş Hamd olsun. Sümeyye de, öğleden sonra biraz rahatsızlandı küveze aldılar bu kadar. Ciddi bir şey yok olsa söylemez miyim?
Yahia'nın sımsıkı saran kollarından sıyrılarak hemşire hanıma döndüm. Az ama idare eden arapçam ile -Sümeyye nerede onu görmek istiyorum ! dedim. Bana bir şeyler söylüyordu ama çok hızlı konuştuğu için anlamıyordum. Yaşlı gözlerimle Yahia'ya baktım hemşireyi tercüme edince "Girilmesi yasak"  dediğini söyledi. Aniden sert tavrımla;
- Nasıl yasak onu görmek istiyorum lütfen! dedim. Ayakta durmakta zorlanıp olduğum yere oturup kalmıştım. Kollarımı başımın içine gömüp ağlamaya başladım. Kendimi tutamıyordum. Yahia, hemen yanımda ayakta duruyor hemşireye bir şeyler söylüyordu. Çokça anlattı hızlı hızlı konuştu. Hiç bir şey anlamamıştım. Bana doğru eğilerek;
- Nur kendine gel lütfen. Önemli bir şey yok. Neden bu kadar üzüyorsun kalbini?
Sadece ağlıyordum. Eliyle çenemi kaldırdı tebessüm ederek baktı gözlerime. Akan yaşları parmaklarıyla yumuşak hareketlerle sildi.
- Üzülme..
Bir kaç dakika böyle geçtikten sonra hemşire yanımıza gelerek fısıldıyan sesiyle;
-Benimle gelin. dedi
Yerimden fırladım. Yahia'da panikledi. Hemsirenin arkasında Yahia ve ben ucu görünmeyen koridorlardan geçiyorduk. Hastalarına tıklım tıklım olduğu Acil bölümü geçtikten sonra duvarın kenarında biraz beklememizi söyledi.
Tedirginliği devam ediyordu ve ben gözyaşlarımı tutamıyordum. Kendiliğinden akıyordu.
Etrafa bakınan Yahia ne olduğunı anlamaya çalışıyor gibiydi. Kahverengi keten ceketinin cebinden çıkardığı mendili bana uzattı ve elimi tuttu sımsıkı.
Öyle güven vericiydi ki öyle sıcak bakıyordu ki gözlerime. içimde yanan ateşle gözlerinde ki sıcaklık birleşip adeta meydan okuyordu kalbime..
Hemşire yaklaşık yarım saat içeride kaldıktan sonra kapıdan belirdi güler yüzüyle. Yahiayla beraber hemşireyi tekrar takip etmeye başladık. Yahia elimi hiç bırakmıyor sımsıkı tutuyordu. Utanıyordum. ve terlemeye başlamıştım. Bir kaç kat aşağı indikten sonra bizi Sümeyye'yi camdan görebileceğimiz biraz karanlık ve boş bir odaya götürdü. Adeta rutubet kokan olan bu odalar bu kadar büyük ve son derece lüks yapılmış bir hastaneye yakışmıyordu. Sanırım üzüldüğümü anlamıştı. Sümeyye'nin annesinin olmaması iyi yürekli hemşireyi harekete geçirmişti. Gizli bir odadan geçmiştik bu kısma. Yahia'da benimle birlikte gelmişti. İkimizde camdan küvezde mışıl mışıl uyuyan Sümeyye'yi seyrediyor, parmaklarımı camda gezdiriyordum. Yahia'da kolunu omzuma atarak bana sarılmıştı. Rahatsız olsamda hiç bir şey diyemiyordum bana sarılmasına. Bu ana engel olamıyordum.. Sümeyye nefes almak için minicik karnını indirip kaldırırken siyah saçlarıyla küçücük elleriyle çok tatlı görünüyordu. Tırnakları o kadar küçüktü ki Rabbimizin mucizesine hayran olmamak elde değildi. İçimden bolca şükür ederken Yahia oldukça fazla süren sessizliğimizi bozdu;
- Sümeyye.. dedi ve sustu. Ah Sümeyye..
Ona bakıp gülümsedim. Duraksayarak konuşmaya başladım;
-Nefes almakta güçlük çektiği için kuveze getirilmiş ha? Hassas bir bebek. Tıpkı annesi Tansu gibi. Sahi annesi olmayan bir bebek ne kadar sağlıklı nefes alabilir ki zaten..? derken gözlerimden yaşlar boşanıyordu.

Artık yüküm çok ağırlaşmış,
yolum son derece uzamıştı.














KUDÜS GELİNİ  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin