İnanması güçtü.
Yaşadıklarım gerçek ise rüya olması için dua ettim. Rüyalar gibi olayın en güzel yerinde bitmesini istedim. Tam o anda en bırakılmayacak anında uyanmak istedim. Ama bir türlü bitmiyordu
Uyanamıyordum.Gergin olan kaşlarım yüzümün ifadesini değiştirmişti. Gözlerimi kısıp tekrar tekrar baktım hiç bıkmadan, usanmadan bakışlarımı sağa sola çevirip bırakmadan..
Avludaydık hala.
Mescidi Aksa şaşkındı sanki, bizi izliyordu. Her anıyla her saniyesiyle şahit oluyordu bir bir. Hem de tek bir kelime etmeden, çığlık çığlığa ama suskun, bütün ihtişamı kaplıyordu bedenimi sarıyordu adeta.. Isıtıyordu içimi
Buz gibi çözünmeyen benliğim sanki burada tam da bu vakitte eriyip bitmek için bekliyordu.Nihayetinde bu sinir bozucu sessizliği boğazımı temizleyerek bozdum. Artık konuşmalıydım.
Acınası bir ses tonu ile:- Yahia, sen evlisin.
böyle bir şeyi söylemen bile Sihem'e ne kadar ayıp bir davranış.Olumsuz da olsa cevap vermeme sevinmiş gibiydi. Bir anda kendini toparlayıp:
-Sana herşeyi anlatacağım. Bilmediğin şeyler var Nur! dedi.
Kısa bir sessizlik oldu ne diyeceğimi bilemiyordum. Düşünsenize canınıza şiir olmuş bir kişi tam da olmasını istediğiniz yerde kurmasını istediğiniz cümleler kuruyor ve siz ne yaptığınızı bilmeden onu red ediyorsunuz. Ama yapamazdım. Evliydi. Bir yuvanın bozulmasına asla izin verilmezdi.
Keskin adımlarla tekrar bana doğru yaklaştı ve elime verdiği çiçeğe uzun uzun baktı
tekrar gözlerini gözlerime getirdi avludaki parlak betonu göstererek:-Oturalım mı biraz?
Bir gün bu avluda bu revakların şahitliği arasında evlilik teklifi alacağımı nereden bilebilirdim. Midemi bulandıran birşey vardı. İğrenç bir ikilem içerisinde gibi hissediyordum ve bu durum sinirlerimi bozuyordu.
Yahia Kubbetüs Sahranın tam üzerinde parlayan güneşe gözlerini kısıp bakıyordu.
- Ne kadar güzel değil mi?
Dalmışım. Ne söylediğini bile duymamıştım. mahcup olmamak için anımsamaya çalıştım. Ne söylediğini tekrar sormak istemedim.
ve her ne kadar önemsemiyor gibi görünsem de..onu seviyordum.. ♡
Evet.
Yalan değil.
Ben onu seviyordum
Hemde aptal gibi...
Bir anda boş bir evi Yahia ile gezdiğimizi, boyasına, mobilyasına, mutfağına dolabına köşesine bucağına karar verdiğimizi ve benim deli divane gibi evin içinde oradan oraya gezdiğimi tahayyül ettim. Birden bu düşünceler nereden gelmişti şimdi aklıma..
Hay Allah!Yahia'nın bozuk aksanıyla irkildim.
Bir şeyler anlatıyordu.- Nur! sen beni dinlemiyorsun galiba?
-Aa hayır dalmışım. lütfen kusura bakma.
diyerek her ne kadar şaşkınlığımı gizlemeye çalışsam da becerememiştimYüzünde tuhaf bir sakinlik vardı. Oturduğumuz yerden kalktık. Vaktin nasıl geçtiğini anlamamıştım. Hızla feracemin kolunu sıyrılarak saatime baktım. Tur grubu ile buluşmamıza onbeş dakika kalmıştı. Telaşla Yahia'ya bakıp yetişmemiz gerektiğini söyledim. İnanılmaz kailesiz tavırla:
-Kaybolmayız korkma dedi
Bu arada da elini havaya kaldırmış iki parmağının arasına altın gibi parlayan güneşi almaya çalışıyordu.Verdiği cevap nedense sinir bozucuydu. Şuan yıllar geçmiş olmasına rağmen yazıya aktarırken bile tatlı bir gıcıklık hissediyorum. Nedeni yüreğimize yapılan büyük bir işgalden olsa gerek :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KUDÜS GELİNİ
General FictionEllerimiz Mescid-i Aksâ'nın sokaklarında birleşsin Yâr'im.. Seni severken Kudüse gelin oldum ben Kudüs koktu sen yanım Bir Yaz ikindisi borçlusun bana Kudüs sokaklarında.. Üstün başın özgürlük kokan bir yaz ikindisi İste o zaman birleşsin kalpleri...