Daldım yine düşüncelere...
Tansu'nun sesiyle irkildim. Havaalanına geldiğimizi fark etmedim bile. Heyecanla taksiden indiğimde havaalanına olan gürültülü ve kalabalık havalimanına olan rağbet beni rahatsız etmişti. Nedenini bilmiyorum ama oldum olası kalabalık ortamları sıkıcı buluyorum. Neyse sanırım bunları düşünmenin zamanı değildi.Ben bunları düşünürken Nihat abi tüm ihtiyaçları karşılamıştı, taksi ücretini bile ödemiş, sarı çerçeveli dışarıya açılan kapıları da ardımızda bırakıp o keskin hijyen kokusu olan giriş bölümüne girdik. Güvenlik kontrolünden sonra parlak, kareli tabanı da adımlayarak bekleme salonuna geçtik. Ortam, gün ışığına doymuş sanki her taraf aydınlık ve ferah..
Geniş alanlarda insan kendini kaybedebiliyor. Açık renk granit ile koyu gri halı değişik bir atmosferi ortaya koyuyor. Tansu ile kendimi çantalarla puf sandalyelerin üzerinde bulduk.
Tansu'nun bu hamilelik döneminde nasıl yolculuk yapacağını kara kara düşünüyorum.
Nihat abi pasaport ve kimliklerimizi alıp resmi işleri halletmeye koyulunca, bende
telefonumun şarjını kontrol etmek için çıkardım ve Meltem'in mesajını gördüm. Yolculuk için iyi dileklerini yazmış. Vâr olsun.. Diğer mesajları da kontrol ederken, yüzümü telefondan ayırmadan Tansu'ya gönderilen selamı ilettim.Aniden kollarını iki yana açmış tüm hızıyla bize doğru koşan minik bir kızın bana sarılmasıyla ufak bir heyecandan sonra Meryem olduğunu anladım.
"Nur ablaa" diyordu.
Tansu ile göz göze gelince tebessümlerimiz adeta aynı zamanda aynı şeyi düşündürüyordu. Meryem ve Yahia'da geleceğine göre Yahia'da havaalanındaydı.
Tansu'nun gülümsediğini görmemek mümkün değil. Meryem'i şefkatle kucağımın yarısına oturtarak sorular sormaya başladım. Çok tatlı bir türkçesi vardı. Bol gülmeli sohbete dalmışken Nihat abi yanımıza geldi ve pasaportlarımızı kimliklerimizi elimize uzattı, bu arada
Meryem kucağımdan hızla atlayıp Yahia'nın yanına giderek elini tuttu. Yahia sade açık mavi gömleği üzerinde bej renginde keten ceketi ve siyah pantolonu vardı. Sade ve zevkli giyinişiyle, taranmış saçlarıyla yine harika görünüyordu
Sırasıyla Dernek başkanımız Muhammed abi ve teşkilat üyeleri diğer Kudüs ziyaretçileri ve Yahia'da geldiğine göre grub tam tekmil toplanmıştı. Muhammed abi kısa bir konuşma yaptıktan sonra X-ray cihazlarında nelere dikkat etmemiz gerektiğini, telefonlarımızda bulunan her hangi bir içeriğin İsraile atfen bir resim hakaret içeren bir söz veya bir dosya ne varsa hepsini imha etmemiz gerektiğini söylemişti. garipsedim. ama itaat etmek gerekiyordu.
Kudüse gidince bunu daha iyi anlayacaktım.
Böyle gereksiz tedbirler almayı, bunları yapmaya bizi mecbur bırakan elbette şuan Kudüs'ü sözde abluka altına alan İsrail mezmumu.'''Sizler de eğer bir gün sevdanın şehrine, Kudüse giderseniz..
Yanınıza aldığınız telefon bilgisayar vb. teknolojik olarak kullandığınız materyallerin içeriğini bir kaç kez kontrol edin. İsraile karşı yapılan hakaret, eylem ya da bir söz onları harekete geçirebilir. Bu tamamen korkularından, Çünkü biliyorsunuz ki tarihi tecrübelerin de etkisiyle Yahudiler dünyanın en korkak milletlerinden biridir. Misal vereyim şuan bir Müslüman, Yahudi bir İsrail askerinin elindeki yüksek teknoloji ürünü silahını alsa korkudan ödü patlar. Onların bu tutumu sergilemesine sebebiyet veren tamamen korkularıdır.
İşte ümmetin bağrına korku salanları görüyor musunuz?'''....
Ben uykumun gelmesi ile başımı Tansu'nun omzuna yaslayıp bunları içimden geçirirken bekleme salonunda bir hareketlilik doğmaya başladı ve nedendir bilinmez iki grub yabancı kelimelerle söz savurmaya başladılar. Kocaman parlak zeminde ordan oraya koşup duran, kareli zeminde ayaklarını çizgilere basmamaya gayret gösteren, oyunlar oynayan Meryem hızla Yahia'ya gelip sıkı sıkı sarıldı. Belli ki korkmuştu. Grubumuzun da sakinliğini bozup bütün dikkatini celb eden bu olay güvenlik görevlileri tarafından kısa sürede farkedilince geç de olsa sessizlik sağlandı yankı yapan koridorlarda.
Sonradan öğrendik ki
Avustralya'ya uçağı olan bir Yahudi haham ile Ürdün uyruklu müslüman bir bayanın birbirlerine karşı rahatsız edici bakışmalarından, imalarından ve sözlerinden dolayı tartışmaya dönüşen bir kavgaymış.
Polislerin gelmesiyle sakinleşen ortalık Ürdünlü bayanın tutuklanması ile sonuçlandı ve biz Yahudilerin bir kez daha
ne denli arsız güç sahibi ! olduğunu kanlı canlı bu olayda anladık.Herkes bekleme salonunda eski yerini alırken, Yahia'da içinden bir şeyler geçiyor, yerinde duramıyordu.Yanında ki arkadaşları ile hiddetli şekilde bir müddet arapça konuştuktan sonra tekrar eski sakinliğine döndü.
..
Oturmaktan sıkıldım ve o büyük salonda Her bir uçağın uçuş saatlerini gösteren dev ekranların önünde dolaşmaya başladım. Tabi heyecan yok değil, bu eşsiz duygu göğsümü daraltırken bir de o deniz mavisi gözleri her defasında göz hizamda görmek ayrı bir mutluluk sebebi.. ara ara üzerimde onun bakışlarını da hissettim.
Bir kere havaalanında beklemek demek bir sürü farklı insan görmek ve gözlemleme demek. Yani bu imkan arayışında olduğum için değil de farklı izdüşümleri görüp yorumlamak gibi bir şey. Az evvel ki tartışma ve tutuklanma geldi aklıma.
Daha Kudüs'e gitmeden olaylı başlayan bu gecede, yolculuğun ve kutlu ziyaretin seyrini düşünmeden edemiyordum.Sonunda saatler 20:30'u göstermişti ki, Tel-Aviv'e gidecek uçakların kalkmasına az kalmıştı. Muhammed ve Nihat abiler, ziyaret grubumuz, Filistinli kardeşlerimiz, Tansu ve Meryem.
Bir tatlı telaş içimizi kaplarken hareketlenmeye başladık. Tansu'ya yardım edip oturduğumuz yerden kalktık. Grubumuzda ki herkes valizlerini almış upuzun kaygan bir yolu geçiyorduk. Güvenlik görevlilerini görür görmez çantalarımızı ve eşyalarımızı uçağın kargo kısmına veriyoruz. Hiç bir naneye benzemeyen ne olduğu belirsiz cihazların içimden geçtik. Geçtik geçmesine..
Her şeyin bizim güvenliğimizin sağlanması için yapıldığının farkındayız ama bunu bilmek ne yazık ki çokça zaman kaybetmeyi ve tanımadığınız biri tarafından üzerimize dokunulmasını daha az rahatsız edici hale getirmiyor. Değişik ve tuhaf bir aramadan sonra ancak piste geçiyoruz. Dümdüz beton alanı uzunca yürüyoruz. Yahia bir sağıma geçiyor bir soluma ne yapmaya çalıştığını bir türlü anlayamıyorum ama hoşça geliyor bu durum bana.. :)Meryem bi anda elimi tutunca ona bakıp gülümsedim bir baktım ki Meryemin diğer elini de Yahia tutuyor.. Tuhaf ama sıcacık hisler bürüyor kalbimi, Arkamızdan yavaş yavaş Nihat Abi ile yürüyüp gelen Tansu'nun bana baktığını yakalayıp kızardım bir ara. Gecenin soğukluğu ve karanlığı yüzümüze çarparken Kudüs'e bir adım daha.. bir adım daha yaklaşmanın içime verdiği huzur, mutluluk ne yazılabilir dilden ne de anlatılabilen. Burada aciz kalıyorum affola.
Temmuz 2000
Atatürk Havalimanı / İstanbul
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KUDÜS GELİNİ
General FictionEllerimiz Mescid-i Aksâ'nın sokaklarında birleşsin Yâr'im.. Seni severken Kudüse gelin oldum ben Kudüs koktu sen yanım Bir Yaz ikindisi borçlusun bana Kudüs sokaklarında.. Üstün başın özgürlük kokan bir yaz ikindisi İste o zaman birleşsin kalpleri...