Mektubu kırmızı bir zarfın içine katlanmış bir şekilde koyup çekmecemin en alt bölümüne yerleştirdim. Verip vermeme konusundan kararsız olduğumun farkındaydım.. Ancak neden vermeyeyim neden Saklayayım ki! hem yeter bu kadar sakladığım diye çılgın bir fikir de çıkıyordu aklımın bir köşesinden. Ne kadar bekleyeyim ki daha..?
Acaba verince ne olacak.? Duygularımı kabul edecek mi? Peki Sihem? Ona ne olacak.. İçimi kemiren duygular ağırlaşıyordu.. O gece yatağımda bir o yana bir bu yana dönüp durdum ve uyuyamamıştım. Sabah namazına yakın içim geçmiş. Lakin namaz için uyanmıştım. Namazdan sonra bolca duama sevdiğim insanın adına da yer vermiştim. Hala kararsız oluşum kişiliğimin oturmuş olmamasından ve yalnızlığın verdiği özgüven eksikliği olabilir miydi?Kudüse yolculuğumuza günler kalmıştı.. Mektubu yazdığımın arasından 12 saat geçti ve hâlâ umudumu yazdığım aşkımı itiraf ettiğim aynı zamanda da susmayı tercih edişimin yazıya dökülmüş hali olan kağıt hala çekmecemde duruyordu. O gün finallerim bittiği için okulu astım. Ve kendime zaman ayırdım. Oturdugumuz Mahallenin bir kaç sokak ötesinde Çocuk Esirgeme Kurumu vardı. Oraya gidip çocuklar ile vakit geçirmek bana iyi geleceğinden Meltemi aradım. Böyle bir teklifte bulundum. Ancak Mehmet ile bir programları olduğunu söyleyerek red etmişti. Bu da tek başıma gideceğim anlamına geliyordu. Üzerime Geçen sene aldığım bol, koyu yeşil renginde feracemi giyip çıkmıştım. Her zaman ki gibi siyah ve haddinden fazla büyük bir şalım vardı. Sokağın ucundaki kitapçıya uğrayıp gideceğim yerdeki miniklere kitap almayı umut etmiştim yanlız kapalıydı. Adil amcama gidip almak daha mı iyi olurdu acaba?
Kitapçının önünde çaresiz bir iki dakika düşündüm ve Adil amcama gitmeyi tercih ettim biraz yürüdüm ve otobüse bindim. Çocuk Esirgeme Yurduna biraz geç kalacaktım. Ama hediyesiz gitmek istemiyordum. Bindiğim otobüs bir kaç durak sonrasında beni Adil amcamın dükkanının önünde indirdi....
Adil amcama selam vererek içeriye girdim. Almak istediğim kitapların bulunduğu listeyi masanın üzerine bırakırken, Yahiayı fark ettim. Ne işi vardı burada.
kitaplıkları geziyor, derin derin sayfaları karıştırıyordu. Adil amca halimi hatırımı sordu. Bende aynı şekilde sormayı ihmal etmedim. Listede bulunan kitapları poşete koyarken, Yahianın yanına yaklaştım. Birden aklıma mektubu yanıma almayışımın pişmanlığı girdi.-Hangi kitabı arıyorsunuz?
Beni görünce biraz şaşırır gibi oldu. Tatlı bir tebessümle toparlanıp Arapçayı tamamen bırakamamış aksanı ile cevap verdi.-Aa Nur hanım.. Sizi burada görmek ne güzel. Aradığım özel bir kitap yok maalesef. Türkçe kitap okumak istiyorum Özel bir tavsiyeniz var mıdır ?
- Evet var tabi, hazır burada iken size bir kitap göstereyim. Roman raflarına doğru ilerledim. Parmaklarımı kitapların üzerinde gezdirirken, Sabahattin Ali Kürk Mantolu Madonna güzel kitaptır Okumanı tavsiye ederim dedim. Ben bunları söylerken Yahia beni izliyordu üzerimde bakışlarını hissediyordum. Yahia bana hiç bakmazdı göz göze bile gelmezdik. Ne oldu da bu hale gelmişti. Evli olduğunu unutuyordu sanırım. Kitabı eline verdiğimde farkettim. Hemen toparlandım girişe doğru ilerledim. Adil amca kitaplarımı hazır ettiğini söyledi. Yahia kitabı eline alıp ödemeyi yaptı. Adil amca bana dönüp sen sıkıntı etme sonra alırız dese bile yinede ücreti vermiştim. Adil amcamı Allaha emanet ederek Kapıyı yavaşça açtım. Durağa doğru yürürken arkamdan Yahia seslendi. Yine o tatlı Arapça aksanı ile ;
-Nur hanım, kitap için teşekkür ederim.
-Rica ederim ne demek.
Tebessüm edip yoluma devam etmek istedim ama izin vermiyordu kalbim. Yahia yürüdüğüm yolu izleyerek geliyordu benimle ve merakla sordu.
-O gün apar topar gitmenize bir anlam verememiştim. Telafi etmek mümkün müdür? Ne kadar hoşuma gitse de bu teklif kabul etmek ya da kabul etmemek arasında gidip geldim ve en sonunda yurda gitmem gerektiğini söyledim. Aslında yazdıklarımı okumasını istiyordum ve Bunu fırsat olarak görebilirdim. Hayır demenin ilk defa bu kadar zorluğunu yaşıyordum. Yahia üzülürken otobüs saatlerini düşündüm ve saatimi kontrol ettim. Gitmem gerek deyip ayrıldım. Daha henüz uzaklaşmadan
-yarın saat 14:00'de aynı yerde bekliyor olacağım. Demişti. Kısık sesle Mektup dedim sustum bir yandan neye uğradığımı şaşırmıştım ama artık çok geçti. Resmen bana sormadan randevu vermişti.''Allahım ya Rabbim mübarek'' deyip gülmüştüm içimden yoluma devam ederken.......
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KUDÜS GELİNİ
General FictionEllerimiz Mescid-i Aksâ'nın sokaklarında birleşsin Yâr'im.. Seni severken Kudüse gelin oldum ben Kudüs koktu sen yanım Bir Yaz ikindisi borçlusun bana Kudüs sokaklarında.. Üstün başın özgürlük kokan bir yaz ikindisi İste o zaman birleşsin kalpleri...