BÖLÜM 3

858 66 0
                                    

Neleri vermezdim ki yanında olmak için dediğimiz kişiler kimlerin bakış açısındalar kim bilir.. Şairin dediği gibi onca gereksiz insan varken bu şehirde neden sen yoksun? Bugün seninle görüşmemizin üstünden iki gün geçti. Biliyor musun bir yalnızlık sarıyor yüreğimi. Neden mi korkuyorum yüzünü bir an unutmaktan. Aslında bakarsan her şeyi bir kenara atmak içimdekileri sana söylemek istiyordum. Lakin olmadı yapamadım işte. Eşinle tanıştım oturdum konuştum. bunu nasıl yaptım bilmiyorum. Bazen düşünmüyor değilim Yahia. bunu yaptıran sana karşı sadakatim mi yoksa Sabrım mı diye?
Biliyor musun okuduğum kitapları çoğaltmaya başladım. Çünkü ne zaman yalnız kalsam çıldıracak gibi oluyorum. senin başkasının yanında oluşunu izleyince, düşününce çıldıracak gibi oluyorum Yahia bu yüzden kitaplarım bana yardımcı oluyor en azından unutuyorum acımı.. Aslında unutmak değil de insan o acıya alışır oluyor. İç sesim bu şekilde konuşurken odama doğru ilerledim. Binanın güney tarafında küçük bir odada işlerimi görüyordum. Kapıdaki metal yazıda "Nur Özden" yazısına bakıp her gün amacımı yineleyip giriyordum bu odaya. Bugün öyle olmamıştı. Koridordan yavaş ve isteksiz adımlarla geçip odama girdim bugün bir gayesizlik vardı. Anlamadım bir türlü ama önce Tansu'nun gönlünü almak gerek diye düşündüm. Kapıyı kapatıp ince siyah ceketimi çıkardım ve askıya astım aklıma Odamdaki masanın yerini değiştirme fikri geldi. Odanın içinde gezinip durdum. Pencereden giren güneş odamdaki gölgemi büyütüyor adımlarımı izliyordu. Bugün nerde boş iş varsa yapmaya karar vermiş gibiydim sanki. Kalemlerimi diziyor, masamı oraya mı buraya mı koyayım diye odada göz gezdiriyordum. Çok geçmeden masamı camın önüne dışarıyı görebilecek bir yere koymuştum. Evet çok hoş olmuştu. Tebdili mekanda hayr vardır diye boşuna dememişti Peygamberim (ص) haşa"O" hiç boş konuşur muydu? Tam sandalyeme oturuyordum ki sarı kalemim yere düştü masanın altına girmemle kapının çalması birinin hızla içeri girmesi bir oldu. Of olacak şey miydi? Şimdi göremiyordum kim olduğunu sesini de çıkarmıyordu. Ben hala masanın altında kalem bakıyordum ki ayaklarını da masanın altından gördüm. Bir bayandı.Tanıdık bir sesle;
- Nur...? Dedi.
Ayağa kalkıp baktım ki Yahia. Ne oluyor hayal mi görüyorum olamaz bu halde beni görmüş olamaz! Bir anda önümde dikilenin Meltem olduğunu anlayarak cevap verdim.
- Ah Meltem, sen miydin?
Meltem rahat tavırlarıyla çantasını koltuğa bırakırken;
- Ya sen iyice Leyla oldun! İyi misin?
- Oh be o değilmiş. diye iç geçirdim.
- Kim değilmiş?
- Ha yok canım uykusuzluktan herhalde. Sabahtır sersemliği atamadım. Sen rahat ol ne içersin? Kahve söylüyorum. Hafifçe başını salladı Meltem ve sehpanın üzerindeki gazetelere göz atmaya başladı. Biz yapılacak işleri kahve eşliğinde yapmaya başladığımızda saatin nasıl geçtiğini anlamazdık. Okulum dolayısıyla teşkilata uğramak bazen hayal olabiliyordu. Projeler bazen aksayabiliyordu. Bir de susturamadığım iç sesim de cabası. Meltemle beraber yetim sponsorluğu kampı için organize ettiğimiz bir takım çalışmaları konuşmaya başladık. Kısa sürede teşkilatın çalışanlarından Mine Abla kahvelerimizi getirdi. Nazikçe masamın üzerine bırakılan hoş fincanda kahve mis gibi kokuyor dumanı üzerinde ahenkli bir şekilde dans ediyordu. Hiç beklemden bir yudum aldım bardağı masanın üzerine yavaşça bırakıp ışıltılı bakışlarla;
- Ee Meltem beğendin mi kamp etkinliğini?
Söyle bakalım...

KUDÜS GELİNİ  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin