Bölüm 25

349 33 2
                                    

Güneşin o altın gibi ve eşsiz ışığının odamın penceresine girmesiyle birlikte yavaşça açmıştım gözlerimi, yorgunluktan şişkin, göz kapaklarım ise ağırdı. Bu natürel huzmenin gözlerime direkt değmesi acı veriyordu. Göz kapaklarımı kısarak telefonumdaki saate baktım 11:30'du. Kahvaltı yaptıktan sonra kâylule uykusuna yatmıştım. Bana gelen bir mesajın olduğunu hatırlayıp telefonumu tekrar elime aldım.
Mesaj Yahia'dandı.

*Cevabımı bekliyorum.. yazmıştı.

Doğru ya! bi evlenme teklifi almıştım.
Kendimi hem sırılsıklam hem hissiz hem de duygusuz hissediyordum.
Bu girdaptan bir tek sen Çıkarırsın Rabbim.. dedim ve boş bakışlarla mesaja baktım..
Bugün turdaki abilerimiz kendimize ayrılan bir süre vermişti. Şahsi olarak yapmak istediklerimizi gerçekleştirmek içindi.
Mescidi Aksada çocukça dolaşmak istiyordum. İlk önce bu yataktan çıkmalıydım. Ben bu vaziyette tavanı izlerken kapı çaldı. Bismillah diyerek yerimden fırladım adeta. Feracemi üzerime hızlıca çekip odamın kapısını kıyılarak baktığımda Tur grubundan
kızları gördüm çok telaşlı bir şekilde;
El kol hareketleriyle Tansu'nun odasını göstererek:

-Nur Hemen gelmelisin!
Tansu abla çok fena ağrı çekiyor!

İrkildim. 
-Neee! inanamıyorum.
Nasıl yani yoksa doğum mu başlıyor!
Allah'ım...
Allah'ım...
Allahım nolur bize Yardım et!
Odadan telefonumu alıp kapıyı kilitlemeye çalışırken ellerim titriyordu.

-Nihat abiye haber ettiniz mi? diye sordum.
Kızlar da telaşla;

-Hayır edemedik Direk sana geldik biz!

Tansu'nun odasına koşarken telefonumun sayı tuşlarına hızlı hızlı basıyordum. Nihat abinin numarasını zar zor buldum elimin titremesi geçmiyor stresten vücuduma ter basmıştı. Ahizeden gelen çağrı sesi kulağımda yankılanıyordu fakat bir türlü telefon açılmıyordu. Koşmaya devam ediyorduk. Telaşımızdan otelin içindeki koridor bile uzamıştı. Koştukça ve yaklaştıkça Tansu'nun acı çığlıklarını duymaya başlamıştım.

Nihayet odaya geldiğimizde kapıya hızla vurmaya başladık. Yarım giyilmiş ceketimin kollarını düzelterek tekrar tekrar vuruyorduk. Sonunda Filistinli bir sağlık çalışanı kapıyı açtı. Gayet boş odanın büyük yatağında Tansu ağlıyor ve sancı çekiyordu.
Sanırım ilk müdahale yapılıyordu.

Tansu'ya doğru ilerlerken telefonumu ve çantamı kenara atmıştım. Yanına oturup ellerini sıkı sıkı tuttum gözlerinin içine bakarak;
- Sakin ol Tansu sakin ol geçecek!
Ağlıyordu. Ablam, ikinci annem, arkadaşım, dostum, sırdaşım, acı çekiyordu. O acı çekerken onunla beraber yaşadıklarımız birlikte olduğumuz anlar gözlerimin önünden film şeridi gibi geçiyordu.Tam bu sırada kenara attığım telefonum çalıyordu. Arayan Nihat abi !
Hızla yerden alarak ahizesine bastım.

-Nihat abi nerdesiniz? Tansu ! odada...

Allah'ım o seslerde neydi? Silah ve bomba sesleri yükseliyordu. Neler oluyordu?
Adeta donup kalmıştım. Aklıma gelen tek şey,
-Yahia..
Kızlarla birbirimize bakıyorduk. Ne oluyor diye göz işareti yapıyorlardı. toparlanıp tekrar sordum. Sesimi yükselterek;
-Nihat abii neler oluyor nerdesiniz?

-Dert etmeyin.....
Sadece kısa bir tartışma.....
alevlendi......
Merkezdeyiz.... konuşamıyordu belli ki sözleri kesik kesik tekrarlıyordu.

İstemsiz ağlamaya başladım. Olduğum yere oturup kalmıştım. Gözlerimden sicim gibi yaşlar dökülürken;
Sözlerim anlaşılmayacak derecede boğazım düğümlenmişti. Hızlı hızlı sordum. Sesimden ağladığım belli oluyordu..
- Ne olur söyle Nihat abi Yahia nerede..?
- Yahia mı? Bak Nur sakin olman gerek
Kendini bırakma bir sorun yok
Herkes iyi kimseye bir şey olmadı siz odalarınızdan çıkmayın biz size haber edeceğiz.

- Nihat abii biz sizin odadayız.
hala ağlıyordum 
Tansu fenalaştı. Sanırım doğum başlıyor. Gelmen gerek!

Telefon kapanmıştı.

Tansu'nun çığlıkları kızların telaşı ve soğuk zeminde oturan ben ne yapacağımı hiç bilmiyordum.





































YAZILARIN TELİF HAKKI KANUNLARI UYARINCA KORUMA ALTINA ALINMIŞTIR. NÜSHASI ALINAMAZ, KOPYALANAMAZ VE ÇOĞALTILAMAZ.

KUDÜS GELİNİ  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin