16. Bölüm

269 208 9
                                    

Gecenin üçünde üşenmeyip bölüm atıyorum evet. Baya severek yazdığım bir ölümdü uzunda oldu.

Öncelikle bir kaç şey demek istiyorum. Yazdıklarımın hepsi kurgudur hiçbir tarih olayıyla karşılaştırılmamasını tavsiye ediyorum.

Fazla uzatmadan sizi bölüme alıyorum. Satırcık arası yorumlarınızı eksik etmeyin canlarım

Keyifli okumalarr....

*Kalbini verme kimseye o bende kalsın.*

Derin bir sessizlik içinde eve vardığımda geçerli bir mazeret olması umuduyla fırına uğrayıp çörek ve poğaçalar almıştım. Saatin öğlene gelmesi geçerliliğini yitirse de aklıma başka bir şey gelmemişti. Bu fikirde gelmemişti doğrusu, yoldan geçerken fırını görmüş ve almam gerektiğini düşünerek adım atmıştım. Belki de asıl işime gelecek olan çoktan evden ayrılmış olmalarıydı.

Kapıyı açıp eve girdiğimde ayakkabılarımı etrafa dağınıkça fırlatıp içeri geçtim. Evde en az arabadaki gibi sessizlik içindeydi. Şuana kadar tek bir isteğimin gerçekleşmesi moralimi düzeltmeli miydi emin değildim.

"Neredeydin? Sabah göremedim seni."

Kesinlikle moralimi düzeltmemeliydi, hiç hem de.

Mutfağa geçtiğimde kızıl saçlarıyla görüş açıma giren Meryem girmemle ilk sorusunu dizmişti.

"Sabah öylesine tur atmaya çıkmıştım. Kahvaltı için çörek falanda aldım."

"Kahvaltı için biraz geç olmuş. Ama kahveyle gitmeden bir taneye hayır demem." Dedi aynı anda kahve makinasını hazırlarken.

Oldukça huzurlu ve dinç görünüyordu. Benim aksime her şeyi tozpembe görüyor olmalıydı. Bunun sebeplerinden birinin de Selçuk olduğunu düşünüyordum. Onun gerçekte bir katil olduğunu bilmeden.

Birini öldürmesine rağmen o kadar sakin görünmüştü ki hala gözümde o an canlanıyordu. Dışardan efendi ve en az Karan kadar centilmen görünen bu adam bir katildi.

Bunları düşünmek aklıma Karan'ın da insanları öldürmüş olduğu düşüncesini getirip duruyordu.

Uzun süredir daldığımdan dolayı önüme koyulan sıcak bardakla kendime gelirken masaya bile oturmuş olduğumu yeni fark ediyordum.

"Durumlar nasıl? Senle Selçuk..." cümlenin devamını getirmeyip hafif bir yan sırıtışla omuz silkmekle yetinmiştim.

"İyi, yani her zamanki gibi işte biliyorsun." Geçiştirici ve aksi çıkan sesi kaşlarımın hafifçe çatılmasına sebep olmuş ve aklıma şüphe düşürtmüştü.

Bu kadar süredir beraberlerdi. Selçuk gerçek kimliğini saklamış mıydı? Serumlu muydu? Ki Meryem böyle biriyle bile biler birlikteliğe devam eder miydi?

 Selçuk gerçek kimliğini saklamış mıydı? Serumlu muydu? Ki Meryem böyle biriyle bile biler birlikteliğe devam eder miydi?

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
 SERUM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin