Keyifli okumalar... 🙃*Bazı insanların gerçekten sorunları var. bazıları ise şansız.*
Ayaklarıyla yerdeki sonbahar yapraklarını iteleyip benim baktığım yere baktı. Yanımda durduğundan aramızda ki dağlar kadar boy farkı hemen kendini belli etmişti, adamın göğsüne denk geliyordum. Yüzüne baktığımda kaşlarını çatmış siyah tozlara bakıyordu. Koyu kahverengi gözleri bana döndüğünde yeniden tebessüm etmeye başladı.
Doğrusunu söylemek gerekirse attığı tebessüm o kadar sahteydi ki aynı şekilde ona tebessüm ederken buluyorsunuz kendinizi, aynı sahtelikte...
O gülmede ki sahtelik kolay kolay anlaşılmazdı tabii ama kaşlarını çatan bir insan bir anda yine tebessüm edemez değil mi?
Aramızda mesafe olmasına rağmen yine de geri çekildim. Kollarımı birbirine bağlarken başımı aksice sallayarak cevap vermiştim. Üzerimde ki korku saklamaya çalışsam da hala yerini koruyordu.
"S-sabah turu, şey... Kara tozları görünce baktım öyle. Çöplük gibi olmuş güzelim orman, sadece bu da değil baksanıza aşağıda şişe ve tenekeler dolu, yazık cidden."
Başta hafif kekelesem de toparladığıma emindim.
Adama şurada bir ölü beden var mı diye bakındım, diyecek değildim ya? Bakışlarımı ondan çekip aşağı üzücü bakışlar atarak cık cıklamıştım.
"Duyarlı bir insan olmanız ne güzel... Kendiniz gibi."
Tamam, bu iş kendini belli etmişti. Kafamı kaldırıp yüzüne baktığımda o da kibirli şekilde çenesi kaldırarak bana bakıyordu. Gözleriyle resmen beni tarıyordu. Bende baştan aşağı onu süzmüştüm gözlerimle, eh kısasa kısas...
Beyaz tenine zıt şekilde kapkara kısa saçlara sahipti. Keskin çene hatlarıyla ve kahve tonlu gözleriyle otuzlarına yeni basacak birine benziyordu bu gözleri fır dönen adam.
"Burada... Yenisiniz galiba? "
Yüzünü gizemli şekilde eğip yan sırıttığında, tek kaşımı kaldırarak cevap bekledim.
"Öyle gibi, çözmem gereken bir iş varda."
Lafı sanki bana söylemiş gibi kanım donmuştu, kollarımı çözüp ceplerime geri koydum. Başımı olumlu anlamda sallarken özgüvenim götüme kaçarak geri geri adımlamaya başladım.
"İyi günler."
Ona ters dönüp ilerlediğimde ayağım takılıp yeri boylamıştım.
Ciddi misin sen? Şuanda mı?
Hafif ellerim üzerimde doğruluğumda yerin gayet düz toprak olmasıyla kaşlarımı çattım. Taş falan yok ki burada?
Ellerimi ve üstümü silkeleyip ayağa kalktığımda dibimde duyduğum sesle korkarak geri çekilmiştim. Bugün o tarafı boylamasam iyiydi.
"İyi misin?" gülmesini beklerken kendini beğenmiş bakışlarına devam ediyordu. Hayatımda hiç bu kadar egolu biri görmemiştim.
"İ-iyiyim."
Ona ters bir bakış atıp yoluma devam ettim. Düz yolda düşmekte kaçıncı seviye artık yani...
Başımı sağa sola yavaşça sallarken o herifin bakışlarını sırtımda hissediyordum. Umarım sırtımdadır...
~~~~~~~
Çalıştığım küçük kafeye giriş yaparken patronla konuşan Ali'yi görmüştüm. Gözünde kocaman bir morluk vardı. Belli ki dünden kalan bir şey, patronla birbirine sinirli bakışlarını atarken o susuyor patron ağzına geleni sövüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SERUM
FantasiDünya'nın hakimi olmak için yapılmış bir serum... Ve tanrının yeryüzündeki koruyucuları; Avcılar... Rüya Çelen, yirmi dört yıllık yaşamı boyunca kendini bir ruh hastası olarak görmüş güçlerine perde çekmiş bir kadındı. Oysaki bundan daha fazlasıydı...