23. Bölüm

176 121 7
                                    


Herkese merhaba, 7 gündür olmayışımın sebebi kapak ve karakter kartlarıyla uğraşmam bir de instagram sayfama yeni editler yapmayı düşünüyorum kitapla ilgili bundan sebebtir. Yakında karakter tanıtımı da yapacağım. Başta yapmayacağım diyen ben şimdi kartlar hazırlıyor ksnsosmespeödp

Keyifli okumalarr....

*Bedenimden daha büyüğüm, bu evden daha soğuğum, şeytanlarımdan daha acımasızım...*


"LAN!"

Rüzgar bacak arasından yediği darbeyle sonunda ahtapot kollarını üzerimden çekmiş eğilerek malum yerini tutuyordu.

Ne kadar acı çektiği artık gizleyemediği mimiklerinden belliydi. Zaferle sırıtarak olduğu yerin önüne tükürdüm. Bu yaptıklarım azdı bile. Onu da gebertmek gerekiyordu.

Hatta kaynayan suların içine atarak diri diri yakmak gerekiyordu.

Onun için yazdığım kötücül senaryoları düşünmeyi bırakarak çıkışa doğru ilerleyebildim. Kendine gelirse öküz gibi bedeniyle beni yere serebileceğinden korkuyordum.

Üstelik bunun dışında buradan kaçmakta ilk düşüncemdi.

Kapıdan dışarı çıktığımda alev çıkartmalı motosiklet merdivenlerin önüne hızla gelip ani bir dönüş manevrası yaparak kendini durdurdu. Kim olduğunu biliyordum ve bekletmeden inerek kendimi pis halime rağmen çekinmeden kollarına attım.

"Rüya'm." Kollarını bana dolamadan önce kaskını çıkarmıştı. Saçlarımda kurumuş kan kalıntıları vardı, aslında vücudumun her yerinde bana ait olmayan kan izleri vardı. Bunları umursamadan bedenimi kendisininkine yapıştırarak hapsetti.

Benim aksime mükemmel kokuyordu, erkeksi odun kokusunu çekinmeden burnuma doldurmuş kafamı boynuna gömmüştüm. Kokusu sadece nefesime değil ruhuma da işliyordu ve bunun sadece parfümle alakalı olmadığını artık daha iyi kavrıyordum.

Onda kaybolurken aklı başında taraf olup geri çekildi. Endişeli bakışları yüzüm ve bedenimde dolaşıyor kanların bana ait olup olmadığını anlama çalışıyordu.

"Benim değil-"

"Senin şu kadının yüzünden çocuklarım olmayacak, çocuk da sevmem ama bu alet işime yarıyor eski dostum, iki oldu bu kıvırcık ayıp ediyorsun." Lafım alaylı sözleriyle havaya gitmişti.

Arkamızdan hala eğik bir şekilde yürüyor ekşi bir yüzle bizi izliyordu pezevenk. Karan da tıpkı benim gibi iğrenir ifadeyle yüzünü izliyordu.

Kolları beni sarmayı bırakarak hızla yanımdan ayrılmış Rüzgar'a doğru ilerlemişti. Onu durduramamıştım, bunun nedeninin zamanımın olmamasıyla alakası yoktu. Rüzgar bunu hak etmişti. Bir vuruşa daha dur diyemezdim.

Oldukça sert bir darbe yüzüne inerken dudaklarımı büzmüş çıkan kırılma sesine gözlerimi acıma dolu bir ifadeyle kısmıştım. Ama zerre acıma hissetmiyordum.

"Erkekliğinden utan piç!" dedi Karan tiksinir yüzüyle.

Rüzgar buna da tepki göstermemiş bedeni yere yığılarak çenesini tutuyordu. Sanırım çenesi yerinden çıkmıştı. Karan onun çenesini yerinden çıkarmıştı, sadece bir yumrukla. Arkasını dönüp bana doğru ilerlediğinde, yüzümde ciddi bir ifade yerini almış ben de olmayan bakışlarını izliyordum.

Ürkmeme sebep olan neydi? Özellikle de Rüzgar'ın bunu hak ettiği açıkken. Soğukkanlılığı mı?

Bilmediğin tarafı, diye yanıtladı iç sesim. Haklıydı.

 SERUM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin