"Azra!"
Kulağımda yankılanan sesle yüzümü buruşturup gözlerimi açarak tepemde dikilen öğretmene baktım. Yüzüme koyulan kağıt ile kağıdı alıp kafamı kaldırdım. Kağıtta sorular falan vardı. Tek kaşımı kaldırıp kafamı yana çevirdim.
"Hocam?" dediğimde bana baktı. Kağıdı havaya kaldırıp "Bu ne?"
"Kağıt gibi duruyor Azra." Benimle uğraşmayı çok severdi. Sınıftan kıkırdamalar geldiğinde göz devirdim.
Kağıdı sıraya koyup sinirle nefes verdim. Boşu boşuna uykumdan uyandırılmıştım.
Hoca kağıtları dağıttıktan sonra akıllı tahtanın önüne geçti. "20 dakika vaktiniz var. Sorular zaten basit." Kaşlarımı çatıp kağıttaki sorulara göz gezdirdim. "Soracağınız soru olursa-" Elimi kaldırdım.
Hoca bana baktığında elimi indirdim. "Hocam 20 dakika az değil mi?" Sınıftan bana katılan bir takım sesler yükseldi. Hoca ellerini kaldırarak sınıfı susturdu.
"Hayır, sorular kolay." Yoo, değildi.
"Hocam ben 40 dakika da yapamıyorum, 20 dakika da nasıl yapıyım?" dediğimde hoca sabır nefesi çekti.
"Yapan yapıyor, Azra. Quiz başladı. Sessiz olun." diyip yerine oturdu. Sürtük karı.
Kağıdı sıraya bırakıp kafamı çevirdim ve Deniz'e baktım. Soruları çözmekle meşguldü. Çok da zeki. Beynini yerim kadın.
Kağıdı alıp sorulara tekrar baktım. Matematik dersinde değil miydik lan biz?
Elimi kaldırdım. "Hocam!" Hoca bıkmış gibi bana baktı. Çok da sever beni. Elimi indirdim. "Dersimiz matematik değil mi?" Soruyu herkes çok saçma bulmuş olacak ki Deniz bile çözdüğü kağıdı bırakıp bana bakmıştı.
"Evet." Hocanın dediği ile dudaklarımı birbirine bastırdım. Gülmemeliydim.
"Sorulara bakınca edebiyat gibi duruyor da.." Sınıftan gülüşler yükselirken kendimi tutamayıp bende güldüm. Deniz de gülmüştü. Yerim ama...
"Bazılarınız müdürün odasına gitmek istiyor galiba." diyen hocamıza karşı herkes sessizliğini korurken elimi kaldırdım.
"Müdürün yanına değil de revirde şansımı kullanabilirim hocam."
"Neden Azra?"
Elimi karnıma götürüp kafamı omzuma doğru eğdim. "Regl ağrım var."
Beni azarlayan keltoş müdürümüze bakıp dudak büzdüm. "Hocam uzaklaştırma çok değil mi, bir ders için?" Fazlaydı. Ben Deniz'i göremeyecek miydim?
"Değil kızım. Uzak kal okuldan, belki aklın başına gelir."
Elimi yanağıma koydum. "Ters etki yapmasın hocam?" Hoca bana anlamayan gözlerle baktığında açıklamak için dudaklarımı araladım. "Okuldan uzak kalınca diyorum, ya bir daha gelmek istemezsem?"
Masaya doğru eğildi. "Okul bir beladan kurtulur Azra." Hocaya 'ciddi misin' bakışı attım.
"Aşk olsun hocam."
Odanın kapısını açıp çıktığımda duvara yaslanmış oturan Eflin ile karşılaşmayı beklemiyordum. Beni görünce ayağa kalktı.
"Müdürü ziyarete gelmişsin." dedi soru sorar bir biçimde.
"Hıhım. Çok özlemiş beni." Yan yana yürümeye başladık. "Uzaklaştırma verdi. Bıkmış benden." Bunun üzerine Eflin kaşlarını çattı.
"Ne uzaklaştırması ya?" Omzumu silktim.
Eflin'e neden uzaklaştırma aldığımı izah ettikten sonra o, arkadaşları ile takılmaya bende sınıfa gitmiştim. Sınıfa girdiğimde öğretmenler masasının önünde Dolunay, ve onun iki arkadaşı birbiriyle boğuşuyordu. Ellerinde bir kağıt vardı ama ne olduğunu anlamamıştım.
Yanlarından geçip öğretmenler masasına çıktım. Beni fark etmemişlerdi. Açıkçası şu an işime gelmişti bu durum. Dolunay'ın açığını bulmak bir görevimdi ve o kağıtta ne yazıyorsa bu Dolunay'ın şu anki göz yaşlarının nedeniydi.
Ağlaması sikimde değildi ama yazanı merak etmiştim.
Öğretmenler masasının önünde bulunan kızın havaya kaldırdığı kağıdı aldığımda hiç biri beklemiyor olacak ki hepsi bir anda bana döndü.
İrislerimi kağıtta gezdirdim. İki kişi konuşmuş olacak ki karşılıklı konuşma vardı.
"O kız Deniz'e yanık kızım. Bunu görmüyor musunuz gerçekten?
Saçma.
Deniz'in dediği her şeyi yap-"
Ayak bileğimden çekilmem ile okumam yarıda kesilmişti. Sırt üstü masaya doğru düşerken kafa darbesi almaktan bir kol kurtarmıştı beni.
Kahverengi irislerim mavileriyle buluştuğunda nefes düzensizliğim yine baş gösterdi...