Deniz ile yaşadığımız mükemmel andan sonra hiç konuşmamıştık. Çok dengesiz bir ilişkimiz vardı. Bunu yeni yeni farkediyordum. Birkaç gün geçmişti ve bugün resim kursunun olduğu gündü.
Sırf Deniz için resim kursuna geldiğime inanamıyorum.
Sınıfa girdiğimde kısa bir süre bakışlar bana döndü fakat sonra umursamayıp önlerine geri döndüler. Resim yeteneği olmayıp sevdiğim kadın için kursa geldiğimi bilseler ayakta alkışlarlardı bence.
Sınıfta belli aralıklarla her yerde tuval ve boyalar vardı. Dönüp kapıya baktım. Geri mi kaçsaydım acaba?
Önüme dönüp adımlarımı en arkaya atarak soldan en arkaya oturdum. Önümdeki tuvale ve boyalara baktım. Biri bana nasıl çizileceğini öğretmeliydi.
Sınıfa giren Deniz ile küfür mırıldandım. Şu ana kadar çok cesurdum ama bundan sonra olamayacaktım galiba. Saçını bağlamıştı ve eşofman takımı giyip gelmişti. Yine harikaydı.
Mükemmel haftasonumu resime harcadığım için kendimden nefret ediyordum. Hoş, ismimi yazdırırken hangi mantıkla yazdırmıştım acaba?
Sınıfa giren öğretmen ile herkes sustu ve bakışlarını oraya çevirdi. "Merhaba gençler." diye söze başladı. Birkaç öğrenci ona cevap veriyordu. Ben hocayı bile dinlemiyordum...
Oflayıp öndeki kız seslendim. Bana döndüğünde gülümsedim. "Fazladan tokan var mı?" Kafasını sallayıp bileğini uzattığında bileğindeki tokayı çıkarttım. "Sağol."
Saçımı topuz yapıp hocanın çizmemiz için ortaya koyduğu vazoya baktım. Tamam, vazo çizmek kolaydı. Fırçayı suya batırıp herhangi bir renge batırdım.
Yaklaşık yarım saat geçmişti. Fırçanın arkasını alt dudağıma koydum. Hoca herkesin çizdiği resime teker teker bakarken sıra bana gelmişti. Yanıma geldi. Elini omzuma koydu. "Daha çok bir maymuna benzemiş." dediğinde hocaya baktım. Ayıp ama.
Bana eliyle bir dakika yapıp Deniz'in yanına gitti. Kulağına bir şeyler söylerken kendi resmime baktım. Hoca yanlış gördü bence vazoya benziyordu.
Fırçayı yeni bir renge batırıp çizdiğim vazoyu boyamaya başladım. Tuvalin önümden alınması ile kafamı kaldırıp kimin aldığına baktım. Hoca yaptıysa büyük kavga çıkarırım.
Kahverengi irislerim mavi irisleriyle buluştuğunda ilk şaşırsam da sonra kendimi toplayıp kaşlarımı çattım. "Tuvalimi verir misin?" Kafasını hayır anlamında sallayıp götürüp arkaya koydu ve temiz bir tuval ile geri geldi.
Yeni tuvali önüme koyup yandaki sandalyeyi çekti. "Bu ara hep karşıma çıkmaya başladın, farkettin mi?" Aşk tesadüfleri sever.
Fırçayı suya batırdım. "Aynı okuldayız." Fırçayı kırmızı boyaya batırmak için hareket ettirdiğim sırada Deniz elimi hafifçe tutup kahverengiye batırdı.
"Sence sadece aynı okulda olmamızdan kaynaklı mı?" Elimi bıraktı. Kafamı çevirip gözlerimizi birleştirdim. Sorusunun cevabını biliyordum ama tabiki söylemeyecektim.
Omuz silkip önüme döndüm. Fırçayı tuvale bastıracaktım ki belimden tutulup arkaya doğru çekilmemle anlık nefesimi tuttum. Bugün sağ çıkarım bu odadan umarım.
Deniz, kolunu sol tarafımdan geçirip elini elimin üzerine koydu. "Fazla bastırmadan, fırçanın ucu ile yap." Elimi hareket ettirip fırçayı yavaşça sürmeye başladı.
Nefesi boynuma çarptığından fazla konsantre olamıyordum. Zar zor nefes alıyordum zaten. "Hafif dokunuşlarla." diyerek elini elimden çekti. Boşluğa düşmüş gibi hissettim o an.
Elimden fırçayı alıp suya batırdı. Bu sefer ilk siyaha sonra sarıya batırdı. Fırçayı bana uzattığında parmaklarımın arasına aldım. "İçini mi boyayacağız?" diyip ona baktım. Fazla yakındık.. Kafasını hayır anlamında salladı.
"Bazen iki rengin birleşimi yeni bir renk yaratır kızıl." Tekrar kolunu sol tarafımdan geçirip elini elimin üzerine koydu. Anlık nefesimi tuttuğumda güldü. "Nefes al Azra."
Bir şey demeden önüme döndüm. Ben bir şey demeyince o da üstelemedi. Elimi hareket ettirip fırçayı kahverengi ile çizdiğimiz yerlerden tekrar geçirdi.
Kısa bir süre böyle devam ettik. Ve o an ölmediğim için şükrettim. Sonunda bittiğinde fırçayı suya bıraktı Deniz. Gözlerimi çizdiğimiz resimde gezdirdim. Güzel olmuştu. Deniz ile her zaman böyle olacaksa ben hep gelirdim buraya.
"Güzel oldu mu sence?" diyip kafamı çevirdim ve Deniz'e baktım. Sesimdeki mutluluğu anlamış olacak ki gülümsedi.
"Çok güzel oldu." İlk defa böyle güzel bir resim çizince mutlu olmuştum.
Uzanıp kenardan peçete aldı. "Boya olmuş yüzün." dediğinde elimi yüzüme götürüyordum ki elimi tutup peçeteyi dudağımın kenarına bastırdı.
İrisleri dudaklarımda gezdiğinde istemsizce dilimle dudaklarımı ıslattım. Yaklaşmaya başladığında gözlerimi dudaklarına indirdim. Deniz yaklaştıkça nefesimi tutuyordum.
"Bugünlük bu kadar yeter." diyen hoca ile Deniz geri çekildi ve bende derin bir nefes aldım. Önüme dönüp dişlerimi dudağıma geçirdim. Birkaç gün bunun etkisinden çıkamazdım.