3.0 (Deniz)

530 33 12
                                    

Dolunay'ın görmeyeceğini bildiğim halde gözlerimi abartılı bir şekilde devirdim. Sıkılmıştım bu kızdan. Gerçekten onu sevdiğimi düşünüyor olamazdı. Her gün onunla telefonda konuşup, ailevi mevzularını dinlemek istemiyordum. Ailesi de kendisi de sikimde değildi.

"..değil mi?" dediğinde ağzımı aralamadan onaylarcasına bir ses çıkardım. Dolunay konuşmaya devam ederken sınıfa giren Azra ile gözlerim onu buldu. Bana bakmadan sırasına yöneldi. Birkaç gündür göz göze bile gelmiyorduk ve bu kalbimde sızıntıya sebep oluyordu.

Zilin çalması ile fırsattan istifade Dolunay'a "Zil çaldı. Kapatıyorum." dedim. Kendi kendine sızlansa da sonunda kapattı. Telefonu kilitleyip masaya koydum ve Azra'nın yanına gitmek için hareketlendim ama sınıfa giren Eflin buna engel olmuştu.

Gözleriyle beni süzdüğünde 'ne var' dercesine kafamı salladım. Gözlerini devirip Azra'nın yanına gitti. Kafamı kollarımın üstüne koyup gözlerimi kapattım. Öğretmen gelene kadar gözlerimi dinlendirebilirdim.

Beynimde yankı yapan sesle yüzümü buruşturup gözlerimi araladım. Elimle gözümü ovuşturarak kafamı kaldırdım. Sınıfta kimse yoktu. Büyük ihtimalle teneffüs zili çalmıştı. Yerimden kalkıp sınıftan çıktım. Dolunay'ın arkadaşlarından olan Selin yanıma geldiğinde kafamı ona çevirmedim bile. Ne istiyordu ki? 

Merdivenleri inmeye başladığımda Selin de konuşmaya başladı. "Dolunay neden gelmiyor?" Gözlerimi devirmemek için kendimi zorlayıp sahte bir gülümseme takındım. "Ailevi meseleler." diyerek kısa bir açıklamada bulundum. Kafasını hafifçe salladı. 

Kantine girdiğimde gözüm ilk olarak sandalyede oturan Azra'ya daha sonra da aynı masada onunla oturan Eflin'e kaydı. Azra'nın yanına gitmek için fırsat kolluyordum ve Eflin sanki bunu biliyor gibi hiç yanından ayrılmıyordu. 

"Bu akşam bara gidiyoruz. Sen de gelsene." Kafamı çevirip Selin'e kısa bir bakış attım. Kalçamı kalorifere yasladım. Selin de önümde duruyordu ama sağ tarafım Azra'yı görebilmem için açıktı. 

"Yok ya. Dolunay falan da yok zaten." Aklıma gelen detayla kaşlarımı çattım. "Hem 18 yaş altıyız." Selin sanki büyük bir şeyi başarmış gibi sırıttı. "Arkadaşım oranın güvenliğinden sorumlu. Hem Dolunay gelmese bile bu, onsuz eğlenmeyeceğin anlamına gelmez." Haklıydı aslında. Kafamı dağıtmaya ihtiyacım vardı. 

"Aslında kafamı dağıtmaya ihtiyacım var." diyip güldüğümde Selin de güldü. Üzerimde hissettiğim gözlerle kafamı sağ tarafa çevirdim. Selin bir şeyler anlatıyordu ama anlamıyordum. Azra ile göz göze geldiğimizde hemen başını çevirdi. Bu ister istemez gerilmeme neden olmuştu. Azra'yı hayatımdan çıkarmam gerekiyordu. Hemde hemen!

Tekrar önüme dönüp Selin'i dinlemeye çalıştım ama olmuyordu. Azra beynimin merkezindeydi resmen. Kavga ettikten sonra sabaha kadar sahilde yürümüştüm. Normalde kavgaları kafaya takmam. Ben barışmak için çabalamazdım, karşı taraf gelip barışırdı. Lakin konu Azra ise bir farklılık oluyordu ve ben bunu istemiyordum.

Kulağımı acı dolu bir inleme doldurduğunda gözlerim dehşetle açılmıştı. Ben de dahil herkes sesin geldiği tarafa baktı. Azra eliyle göğsünü tutarken Eflin önüne diz çökmüş onu sakinleştirmeye çalışıyor bir yandan da etraftakilere bağırıyordu. Kalbim ve beynim yanına gidip gitmemek arasında savaş yapıyordu ve sonucu beynin kazanması oldu. 

Kalbimi kontrol etmeliydim.


Sen Dolu || G×GHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin