Gece Dolunay'ın Deniz'i sevdiğimi nerden bildiğini düşünerek geçirmiştim. Bir sonuca varamayınca uyumaya karar kılmıştım fakat günümü uykusuz geçiriyordum.
Sınıfa girdiğimde 10. sınıflardan tanıdığım Ece, elinde kağıt ve kalemle duruyordu. Arkasından dolaşıp soluna geçtim ve kolumu omzuna attım. Elindeki kağıta göz gezdirdim. Birkaç isim yazıyordu ama benim gözüme çarpan tek isim Deniz Demir olmuştu.
"Bu ne bücür?" dedim. Boyu benden kısa olduğu için bücür diye seslenmeyi seviyordum.
"Resim kursu açılıyormuş. Onun için öğrenci topluyorlar." Deniz'in resim yeteneği vardı. Tam bir sanatkârdı aşkım.
"Benim ismimi de ekle." Ecelime gidiyorum. Resimden hiç bir bok anlamazdım. Olsun, Deniz için çekilir.
Ece inanmayan gözlerle bana baktı. Şaka yaptığımı falan zannetti herhalde. Ciddi olduğumu belli eden gözlerle bende ona baktım. "Sen resim çizmezsin ki." dediğinde göz devirdim.
"Ablanın içinde bir sanatkâr yatıyor, kızım. Sus ve yaz."
İsmimi kağıda yazdığında gülümseyip saçını karıştırdım. Zil çaldığında Ece sınıftan çıktı. Ben de sırama geçtim. Çantamı koymamla hocanın içeri girmesi bir olmuştu. Ders yine mi Matematik? Öldürün beni.
Hoca, eliyle oturun işareti yaptığında herkes oturdu. Elindeki kağıtları sıra sıra dağıtmaya başladı. Sıra bana geldiğinde önüme kağıdı koyup Deniz'e baktı. "Deniz, Azra'nın yanına geç." Kalbim yerinden çıkacak.
Deniz'i itiraz eder bekliyordum ama hiçbir şey demedi. Kağıdını ve kalemliğini alıp yanıma oturduğunda hoca eğilip sessizce -sadece benim ve Deniz'in duyacağı şekilde- "Şuna yardım et de biraz beyni çalışsın." dedi. Deniz gülmeye başladığında ona baktım. Benim baktığımı görüp dudaklarını birbirine bastırdı.
"Alınıyorum ama." Bu cümleyi hocaya karşı demiştim. Hoca bana umursamaz gözlerle bakıp işine devam etti. Garezi var bana.
Dersin ortalarına gelmiştik ama Deniz ile hâlâ konuşmamıştık. Hiç! Ders dinlemekten sıkılmıyor muydu acaba?
"Kim soruyu çözmek için gelmek ister?" Hocanın dediği şeyle yerime sindim. Göz göze gelme. Göz göze gelme.. "Azra?" Sikerler!
Hocaya bakıp gülümsedim ve kafamı iki yana salladım. "Azra, hadi." dediğinde ofladım.
"Hocam gönüllü olmadım." Hocayla bir süre göz göze inatlaştık. İkimizde pes etmiyorduk. Benden başka öğrenci mi yoktu?
Deniz'in elini kaldırması ile hocanın bendeki gözleri ona döndü. "Ben kalkabilir miyim?" Deniz zekiydi, yapardı.
Hoca sonunda pes etmiş olacak ki Deniz'e kafa salladı. Zafer edasıyla gülümsedim. Deniz tahtaya çıkıp soruyu çözerken bende onu seyrettim. Soruyu çözüp tekrar sıraya geldi.
Yanıma oturup bana baktı. Kafamı ne anlamında salladığımda kafasını biraz daha yaklaştırıp "Seni soruyu çözmekten kurtardım." dedi. Dudaklarımı birbirine bastırıp masum masum baktım.
"Teşekkür ederim." dediğimde gözlerini kıstı.
"İyilikleri karşılıksız yapmam kızıl." Kaşlarımı kaldırdım. Ne bekliyordu, anlamış değilim.
Bileğimden tutup beni kendine doğru çekti. Sıcak nefesini boynuma vererek kulağıma yaklaştı. "Karşılığını alırım." Beni de alabilirdi. Net giderdim yani.
Zilin çalması ile bileğimi bıraktı. Geri çekilip hiçbir şey olmamış gibi eşyalarını topladı ve sıradan kalktı.
Bu kız çok dengemi bozuyor.