Resim kursunun üstünden tam bir gün geçmişti. Deniz'in tam beni öpecek olması ve ansızın hocanın gelmesini düşündükçe kalbim ağrıyordu. Deniz için heyecandan, hocanın gelmesi için sinirden..
Bugün Eflin'in doğum günüydü. Bu yüzden onun evinde kalıp, sabahlamayı planlamıştık. Her zaman yaptığımız gibi doğum günlerimizi birlikte geçiriyorduk.
Ve şu anda Eflin'in mükemmel fikriyle boşuna süsleniyorduk. İnsanda bir üşenme duygusu olurdu. Bilâkis Eflin de bu duygu yoktu.
Dolabından çıkardığı iki elbiseyle bana döndü. Biri kısa, göğüs dekoltesi olan siyah bir elbise iken diğeri beyaz, uzun, yandan bacak yırtmacı olan bir elbiseydi. Uzun elbiseleri fazla tercih etmezdim. Bu yüzden elimi kaldırıp siyah elbiseyi gösterdim.
Maamafih Eflin suratıma elbiseyi fırlatmıştı. "Gerizekalı!" diye söylenerek elbiseyi düzeltip oturduğum yataktan kalktım. Elbiseyi yatağa atıp odadan çıkmak için yöneldim.
Eflin'in arkamdan "Nereye?" diye seslenmesi ile ona baktım.
"Tuvalete gitcem." dediğimde kafasını salladı.
Odadan çıkıp adımlarımı uzun koridorda son kapıya doğru attım. Bu evle kendi evimizi birbirine çok benzetirdim hep.
Banyoya girdim ve kapıyı kapatmak için hareketlenmiştim ki Deniz'in benden önce davranıp içeri girmesi ve arkasından kapıyı kapatıp kilitlemesi ile neye uğradığımı şaşırdım.
Birkaç adım geri çekilip bir elimi mermere diğer elimi belime koydum. Kafamı sol omzuma doğru eğerek "Bu tuvalet muhabbetleri hiç iyi olmuyor." dedim ve kalçamı mermere yasladım. "En son seni nude atarken yakalamıştım."
Deniz gözlerini bende dolaştırıp güldü. Birkaç adımını bana doğru attı. "Evet, sonrada Dolunay'ın çıplak fotoğraflarını yaymıştın." Ve Deniz'de kardeşinin tamamen çıplak fotoğraflarını çekmişti. Bu konuyu açmak istemiyordum.
Kollarımı göğsümde birleştirip dudaklarımı birbirine bastırıp "Hm-hm." sesi çıkardım. "Seninkini yaymadığım için bana teşekkür etmen gerekmiyor mu?" Karşıma geçti.
"Neden benimkini değil de Dolunay'ın fotoğraflarını yaydın?" dediğinde hiç düşünmeden cevap verdim. Dolunay'ın fotoğraflarını yayarken eğer biri bu soruyu sorarsa diye cevabını hazırlayıp yaymıştım.
"Çünkü kendininkini takmazdın. Ama konu sevgilin olursa takarsın." Bana doğru bir adım attı.
"Ama fazla takmadım."
"Çünkü gerçekten sevmiyorsun?" dedim soru sorar biçimde lakin gayet emindim aslında. Ellerini yanımdan geçirip mermere koydu. Kafasını eğip güldü.
"Beni iyi tanıyorsun kızıl." Kafasını kaldırdığında yüzlerimizin çok yakın olması bana nedensizce resim kursunda olanı hatırlatmıştı. "Bunun özel bir nedeni var mı?"
"Hayır, sadece iyi gözlem yaparım."
"Bence var." Kaşlarımı çattım. Resim kursunda da buna benzer imalar yapmıştı.
"Neyi ima ediyorsun?" İrislerini yüzümde dolaştırdı. Kendinden emin bir şekilde başını dikleştirdi.
"Bana aşıksın." dediğinde kısa çaplı bir şok geçirdim. Bunu gerçekten beklemiyordum. Olduğum yerde donmuştum.
Ağzım aralandı. Bir şey demek istiyordum ama ağzımdan kelime çıkmıyordu. Bu halim ona daha da eminlik katmış olacak ki güldü.
Aralanan ağzımı kapatıp dişlerimi sıktım. Kalçamı mermerden ayırıp dikleştiğimde Deniz'in de elleri mermerden ayrıldı. Dolayısıyla geri çekilmek zorunda kalmıştı.
"Bence senin götün fazla kalkmış o yüzden kendi âleminde böyle şeyler düşünmen normal."
Birleştirdiğim kollarımı ayırıp kapıya doğru yürüdüm. Anahtarı açıp çıktım banyodan. Sikiyim ya!
Aynanın karşısına geçip kendime baktım. Giydiğim elbisenin modeli dardı ve bana tam oturmuştu. Saçımı topuz olarak bağlamıştım ve iki taraftan saç tutamı bırakmıştım. Eflin yüzüme allık, maskara ve ruj sürmüştü. Eyeliner sürmesini istememiştim bu yüzden sadece kendisine sürmüştü.
Eflin kırmızı elbiselerinden birini giymişti ve saçlarını açık bırakmıştı. O da benim gibi allık, maskara ve ruj -artı olarak eyeliner- sürmüştü. İkimizde mükemmel olmuştuk bence.
Eflin telefonunu açıp kamerayı açtı. Yanımdaki yerini aldı ve kamerayı aynaya tuttu. "Anı ölümsüzleştirelim!"
Zilin çalması ile Eflin'e baktım. "Birini mi bekliyordun?" Eflin kafasını iki yana sallayıp telefonu bana verdi. Odadan çıkarken telefonu kapatıp yatağa attım ve bende peşinden gittim.
Merdivenleri hızlı hızlı indiğimizde Deniz kapıyı açmış gelenleri karşılıyordu. Çünkü okulun tamamı neredeyse buradaydı. Merdivenin son basamağında durduğumuzda Eflin sinirle "Bu ne ya?" dedi.
Deniz sırıtarak bize baktı. Sadece dudaklarını oynatarak "Eğlence katalım." dediğinde yüksek sesle müzik de başlamıştı.